19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Devlet yaralı kekliğin peşini bırakmıyor

Mustafa Uysal’ın oğlu, ranta karşı bilirkişi oldu. Kaymakam, ‘Yaralı kekliğin işini bitirin’ dedi. Kendi halinde bir köylü olan Mustafa Uysal’a dava üstüne dava açıldı

Devlet yaralı kekliğin peşini bırakmıyor
A+ A-

Yusuf Çelik / Mersin

Mustafa Uysal, Mersin’in Bozyazı ilçesine bağlı 1730 rakımlı Dereköy’ün bir mezrasında yaşıyor. Hayvancılıkla geçimini sağlayan bu köylünün 4 yıldır başına gelmeyen kalmadı. 2013’ün ekim ayında kaymakam ona “yaralı keklik” adını koydu. O gün bugündür hangi devlet dairesine gitse ona “yaralı keklik” diyorlar.

Aydınlık okurları Mustafa Uysal’ın başına gelenleri hatırlar. Onu, 30 Mart 2014 günü “Devlet yaralı kekliğin peşinde” diye haber yapmıştık. Yaralı keklik önceki gün kapımıza geldi. Masanın üzerine yığdığı evrakları göstererek başladı konuşmaya: Şunlara bakın! Kimi savcıdan, kimi kaymakamlıktan. Cumhurbaşkanlığından gelen bile var. Durmadan dava açıyorlar. Davaları kazanıyorum, tekrar açıyorlar. Cumhurbaşkanına da yazdım, sonuç yok. Sizden başka gidecek yerim kalmadı.

Mustafa Uysal, bütün bunların başına neden geldiğini anlattı. İddiaya göre Ahmet Şerif Gümüş adında bir işadamı Bozyazı’nın şirin beldesi Tekmen’in denize sıfır Sazlıyokuş mevkiinde hazineye ait 24 bin metrekare alan üzerine sera kurdu. Hazine, işgalci hakkında dava açtı. 2008 yılında bilirkişi arazi üzerinde inceleme yaptı. Bilirkişi, rüşvet tekliflerine yüzünü çevirdi. Bütün tehditlere rağmen arazinin orman vasfını koruduğunu, 2B statüsüne alınamayacağını rapor etti. Mahkeme işgalciyi haksız buldu. Yargıtay da yerel mahkemenin kararını onayladı. Yaralı keklik’in hikayesi burada başladı.

Rüşvet yemeyen, tehditlere boyun eğmen o bilirkişi, Mustafa Uysal’ın oğluydu. Tüm suçu namuslu bir evlat yetiştirmekti. Merak edenler için söyleyelim. Söz konusu arazi, 2B kapsamına alındı ve yağma Hasan’ın böreği oldu.

AKIL SAĞLIĞI RAPORU

Daha önceki haberde yazdıklarımıza ek gelişmeler var. Mustafa Uysal’ın evine 200 metre uzaklıktaki çeşme. 3 yıl öncesine kadar akıyordu. Ama artık akmıyor. 2 Temmuz 2013 gecesi, dozerler gelip çeşmenin yanındaki alanı kazmaya başladı. Uysal, “Ne yapıyorsunuz” diye sordu. Ancak yanıt alamadan kovuldu. Çalışmalar 19 gün boyunca hep geceleri devam etti. Köyde göletin neden kazıldığına dair dedikodular herkesin dilindi. Bu kazıda devletin araçlarının kullanıldığı herkesçe biliniyor. Durum bu iken “yaralı keklik” eski kaymakam Mehmet Kamil Sağlam ve Tarım İlçe Müdürü Savaş Çelik tarafından köyün taşınmazına tecavüz suçlamasıyla mahkemeye veridi. Uysal bu davayı da kazandı. Bu tutmayınca bu kez “şahıslara iftira atıldığı” gerekçesiyle bir dava daha açıldı. Anamur 1. Asliye Ceza Mahkemesi davayı reddetti. Bu kez 2. Asliye Mahkemesi’nde halen sürmekte olan bir dava daha başladı. 13 Mart 2016 günü jandarma, Mustafa Uysal’ı alıp Anamur’a götürdü. Mahkeme başkanı “Cezai ehliyetinin olup olmadığını anlamak için seni Adana’ya hastaneye göndereceğiz, ama üç gün sonra” dedi. “Üç gün burada ne yaparım? Gideyim yine geleyim?” dedi ama işe yaramadı. Bir de üstüne her gün tekmil vermesi istendi. Olanlar bununla kalmadı. Yaralı keklik anlatıyor, “Nasıl bir tesadüfse aynı akşam mezradaki evime hırsız girmiş. 26 damızlık koyunum çalındı. Köpeklerimden ikisi zehirlenerek öldürüldü. Eşim yalnız olduğu için korkusundan evden çıkamamış, hâlâ şokta. Gidip şikâyette bulundum. ‘Şahidin var mı? Bekçi tutsaydın’ dediler.” Bütün bunlardan sonra “akıl sağlığı yerindedir” raporu alabilmiş.

KÖYLÜYLE DERDİNİZ NE!

“Akıl sağlığı yerindedir” raporu almış ama “tehditler devam ediyor” diyor. “Seni tımarhaneye tıkıncaya kadar hastane hastane dolaştıracağız” diyorlarmış. Yetkililere sesleniyoruz! Türkiye Cumhuriyeti dağ başı mıdır? Değilse birisi bize anlatsın: Devlet’in “yaralı keklik”le derdi ne?

SUÇU ŞİKAYET ETMEK

Mustafa Uysal, başına gelenleri tek tek anlatıyor. Aslında 80 koyunu olduğu ve kontrol eden memurlar da bildiği halde 156 koyunu olduğu iddia edilerek sağlık yardımı almasının önüne geçildi. Memurlar koyunlarının tamamını aşılamak yerine, yalnızca 12’sini aşıladığı için Uysal’a 6 bin 500 lira para cezası kesildi, tarlalarına da haciz kondu. Çiftçi destek ödemelerinden 5 yıl süreyle men edildi. Karar yargıdan döndü ama ödemeler halen yapılmıyor. Jandarmaya ihbar geliyor “28 ağaç kesilmiş”. Zanlı kim? Tabii ki yaralı keklik! Mahkemede o zaman kırık olan bacağını göstererek “Hâkim bey ben bu ağaçları bu halde nasıl kesebilirim?” deyince o davadan beraat etti.

SÜRÜNDÜR’

Alanya’da Mustafa Uysal adında bir kişiye 4 bin TL trafik cezası kesildi. Mal Müdürlüğü bunu da “yaralı keklik”ten almaya kalktı. Mustafa Uysal, “Benim ehliyetim yok, bisiklet kullanmasını bile bilmem. Üstelik hayatımda hiç Alanya’ya gitmedim” deyince “Onu biz de biliyoruz. Senin asıl suçun devamlı dilekçe yazıp devlet görevlilerini şikâyet etmek” yanıtını aldı. Gün geldi. Kaymakam başka yere tayin oldu. Jandarma “ Yeni kaymakam seni çağırıyor” dedi. Yaralı keklik yola koyuldu. O gün ne olduğunu anlattı: “Odaya girdiğimde birçok ilçe müdürünün de orada olduğunu gördüm. Kaymakam beni oturtmadı ve ‘Giden meslektaşımı ve bazı ilçe müdürlerimi şikâyet etmişsin, niye uğraşıyorsun?’ dedi. Ben de ‘Onlar benimle uğraşıyor’ diyecek oldum ama daha lafımı bitirmeden beni kovdu. Meğer giden kaymakam ‘Sana yaralı bir keklik bırakıyorum, süründür” demiş. O günden beri hangi daireye gitsem ‘yaralı keklik’ diyorlar.”

Son Dakika Haberleri