18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Osmanlı’nın beyaz kadınları

‘Ey yirminci yüzyıl! Sen kadın yüzyılısın seni kutsuyorum. Kadın devrimi bir erkek devrimi gibi kanlı olmayacak, tersine böyle temiz, sessiz ve verimli olacak. Kurtuluşa yürüyoruz hanımlar’

Osmanlı’nın beyaz kadınları
A+ A-

İncisel Aytar / İzmir

1911 yılının Osmanlısında Fatma Nesibe Hanım böyle hitap etmektedir kadınlara. Bu toplantılar (Beyaz Konferanslar) büyük konaklarda yapılıyor. Hepsi örtülü, (çarşaflı) beyazlar içinde 300 kadın. Beyaz Konferanslarla özdeşleşen Fatma Nesibe Hanım’la ilgili derinlemesine bilgiye kaynaklarda ne yazık ki rastlamadım.

1908-1910 yılları arasında Selanik’te çıkarılan Kadın adlı dergide bu konferansların dizi halinde verildiğini biliyoruz. Tüm kaynaklarda Beyaz Konferanslar diye aradığımızda karşımıza Fatma Nesibe Hanım çıkıyor, ancak ne toplantıya katılanların ne de Fatma Nesibe hanımın fotoğrafları yok. Bugüne kadar elimizdeki bilgiler, konferansların dokuz kez İstanbul’da yapıldığı, aynı konakta mı yoksa farklı konaklarda mı yapıldığına dair de kesin bilgi yok. Konak sahibinin, konferanslara katılan kadınların adları meçhul ama konuşmacı olarak hep Fatma Nesibe Hanım görünüyor.

Kadınların giysileri gibi salon da özenle hazırlanmış, her şey beyaz. Fatma Nesibe hanım kaynaklarda: Başı dik, erkek egemen topluma kafa tutan, ikinci Meşrutiyet döneminde yaşamış Osmanlı feministi, otuzlu yaşlarda, Avrupai, İngiliz tarzı topuz yapmış, ölçülü konuşma endişesi taşımayan ateşli bir hatibe olarak tarif ediliyor. Bir başka kaynakçada şöyle tarif ediliyor: Hak mücadelesinin, kadın dayanışmasının önemini konuşmalarına yansıtan cüretkâr bir kadın.

Konferanslara katılanların muhtemelen Tanzimat’la başlayan modernleşme, yenileşme hareketinden etkilenen kültür ve sanatın merkezi kabul edilen Selanik’le bir bağlantıları vardı.

İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra (1908) faaliyet gösteren kadın dernekleri ve dergileri onların ufuklarının açılmasında önemli yer tutmuştur.

YAZI KURULU ÜYELERİ VE İMTİYAZ SAHİBİ KADIN OLAN DERGİLER

1. KADIN dergisi, (1908-1910)

2. ŞÜKUFEZAR (Çiçek yeri, çiçek bahçesi) dergisi, (1883-1884)

3. KADINLAR DÜNYASI dergisi, (1913-1921)

Bu dergiler kadınların toplumsal yaşama katılmalarını ve örgütlenmelerini sağlamak amacı ile yayın hayatına girmişlerdi. Amaçları yayın yolu ile kamuoyu oluşturmaktı.

Beyaz Konferanslara katılan kadınların bunca yayın organından etkilenmemeleri mümkün değildi.

Fatma Nesibe Hanım konferanslarında erkek egemenliğine isyanını uzun uzun dile getiriyor. Kadınların durumlarının kader olmadığı, sosyal hayatlarını mücadele ederek değiştirebileceklerini ifade ediyor ve bunu nasıl başaracaklarının yolunu gösteriyor ve şöyle diyordu: “Size metanet tavsiye ederim hanımlar. Bugünkü içtimai yapanlar düşünülsün ki kadınlardır. Demek ki ciddi ve sabit bir adım atılıyor. Bu ilk adımdır. Şüphesiz ikincisi de atılacak ve madem ki yürünüyor bunu diğerleri takip edecektir. Ah! Yirminci asır, ey muhterem kadın asrı, sen ilk mes’ud. Seni takip edecek zamanlardan eminiz.” (Zeynep Avcı Kadının Güncesinden sayfalar)

Kadının sosyal hayata uyumu için nasıl mücadele edilmesi gerektiğini anlatıyor konuşmasının sonunda mücadelenin birlik ve beraberlik içinde olacağını şu sözlerle ifade ediyordu: “Hanımlar, size bütün kadınlık hatta topraklarında müebbeten susan dudaklar namına teşekkür ederim. Görüyorum ki hiçbir iskemle boş kalmamış. Demek ki iki kat, üç kat davete icabet edecek hemşirelerimiz var. Oh! Bu ne kadar mesut beşarettir (müjde). Bugün üç yüz kişiyiz değil mi hanımlar? Demek hiç aldanmıyorum ve bu cesaretle iddia ediyorum ki, içtimaimize vakıf (haberleri olsa) olsalar üç yüz bin hatta milyon kadın bize hiç olmazsa kalben iştirak edecekler. O halde, vereceğim şu birkaç konferansla ben üç bin refikama (arkadaş) telkin-i hakaike (gerçeği anlatmak) muvafık olursam siz niye olamayasınız, bu kuvvet sizden niçin beklenilmesin? Her şahsa üç bin kişinin isabeti pek açık, pek aşağı bir hesapla gösterir ki, her birimizin üç bini ile dokuz milyon kalbin, hele kadın teşebbüsünün müzahir-i istinadı (güvenilir destekçisi) olacağız değil mi? Ve bu az bir kuvvet mi? Biz bugün vakıa üç yüzle başlıyoruz, yarın mutlaka üç binle, ertesi gün altı binle, nihayet bir gün kitlesiyle başlayacağız.”

Son Dakika Haberleri