25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk kadınları ancak ‘rüyada’ görebilir!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Okurlarımız hatırlayacaktır. “Özgecan” kızımızın hunharca katledilmesinden kısa bir süre önce “Kadının Adı Yok” başlığı ile bu köşede bir yazı kaleme almıştım.

O yazıda Dünya Ekonomik Forumu -WEF- tarafından yayınlanan 2014 yılına ait “Küresel Cinsiyet Eşitsizliği” raporunda, Türkiye’nin 142 ülke arasında, kadınlara yönelik “cinsiyet eşitsizliğinin” en kötü olduğu son 18 ülke arasında yer aldığını ve bunun bir “utanç” tablosu olduğunu söylemiştim.

Ve devam etmiştim; “...Atatürk’ün Avrupa ülkelerinden bile yıllar önce seçme ve seçilme hakkı tanıdığı kadınlarımız, kapasitelerini, ideallerini, performanslarını ortaya koyup, kendilerini kanıtlayabilecekleri çalışma yaşamından giderek soyutlanıyorlar maalesef.

OECD tarafından yayınlanan istihdam raporu verileri Türkiye’de kadınların işsizliğinin arttığını, kadının çalışma yaşamından son yıllarda giderek uzaklaştırıldığını açıkça gösteriyor.

TİSK tarafından bu konuda yapılan açıklamalara göre de OECD ve AB ülkelerinde kadın işsizliği azalırken, Türkiye’de maalesef artıyor.

Kadını iş hayatı ve sosyal yaşamdan uzaklaştırmaya, eve kapatmaya yönelik zihniyetin iktidarı kadınlar için giderek kâbusa dönüyor...”

Şimdi ise, The Economist dergisinin son sayısında 28 seçilmiş ülkedeki çalışan kadınlar için çalışma ortamı ve şartlarını inceleyen yeni bir endeks daha yayınlandı.

Bu endekste, kadınlar için yüksek öğrenim imkânları ve fırsatları - emek gücüne katılımları, ücretleri- hamilelik hakları- meslek ve iş eğitimi ve okulları fırsatları- üst düzey görevlere gelebilme imkânları bir arada değerlendiriliyor.

100 olan en iyi ve yüksek skora, bu 28 ülke arasında Finlandiya, Norveç ve İsveç 80 puanla en çok yaklaşarak, kadınlar için çalışılabilir ortam ve çevreyi sağlayan en iyi ülkeler olarak ilk 3 sırayı paylaşıyorlar.

Türkiye maalesef yine bu 28 ülke arasında kadınlara çalışma koşulları bakımından sunduğu ortam ve imkânlarla 23 puanla 26. sırada yani sondan 3. durumda.

The Economist bu araştırma haberini “Türk kadınları, Finlandiyalı kız kardeşlerinin çalışma hak ve olanaklarını ancak rüyalarında görebilir” diyerek, son derecede düşündürücü ve üzücü bir cümleyle bitiriyor.

Daha önce de söylediğimiz ve yazdığımız gibi, Türkiye giderek Arap-Vahhabi kültürünün ve bağnaz-yobaz siyasi zihniyetin egemenliği altına giriyor.

Laik-demokratik -sosyal- bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin, kadınlara karşı bu utanç tablolarında yer almaması gerekirdi.

Öte yandan, kadınlara karşı en kötü cinsiyet eşitsizliğinin yapıldığı ülkelerin istisnasız tamamının İslam ülkeleri olması ise çok daha üzücü ve düşündürücü.

Hâlbuki Laik Cumhuriyet Türk kadınlarına hak ettiği önemi -değeri ve fırsatları vermiş olmasına rağmen, bugün iktidara egemen olan bağnaz-softa-tutucu ve gerici zihniyetin son yıllardaki etkisi ve baskısı kadınları giderek çağdaş yaşamdan da, iş hayatından da giderek uzaklaştırmaktadır.

Kadını bu halde olan, hiçbir toplum, ne ekonomik ne de sosyal olarak gelişemez. Bunun tek bir istisnası dahi yoktur.

Çözüm laik-çağdaş Cumhuriyet değerlerinde birleşmek ve bu gidişata karşı kadın-erkek hep birlikte mücadele etmekten geçiyor.