18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiş Liboş Times, sen de kus kinini!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Tarikat gazetesi "Türkiye"yi bilirsiniz... Hani şu 12 Eylül'ün ardından Özal iktidarı ile birlikte siyaseti pohpohlayarak kısa sürede holdingleşen bir tarikatın eski mahalli gazetesi...

Bu gazete hep hükümetlere sırtını dayayarak, etliye sütlüye karışmadan sinsice büyüdü ve bünyesindeki finans kurumu üzerinden on binlerce muhafazakâr insandan topladığı paraları da har vurup harman savurdu...

Bu gazetenin arkasındaki holdingin din ticareti üzerinden neler çevirdiğini zaman zaman arkadaşımız Sabahattin Önkibar'ın kaleminden okuyoruz...

İşte bu gazete bir süre öne tarikat-siyaset ilişkisinin rantiye kulvarına girmeye karar verdi ve liboşlaşmanın yolunu seçti...

Piyasada yeterince din sömürücüsü-tetikçi gazete olduğu için Türkiye, Atatürk ve cumhuriyet düşmanı dönek liboşları bünyesine katarak farklı bir kulvara girmeye çalıştı... Tabii ilk iş, bu silik gazetenin logosundaki Türk Bayrağı'nı atmak oldu...

Türkiye gazetesinin kimin bayraktarlığını yapacağı, kiraladığı kalemşorlardan belliydi ama 10 Kasım'da, ezeli düşmanlığını da tamamen deşifre etti!..

10 Kasım günü gerici-bölücü birkaç paçavranın dışında, birinci sayfasında, habercilik uğruna da olsa, 10 Kasım'dan söz etmeyen tek gazete Türkiye'ydi...

Anlayacağınız, "Taraf" adlı kinci paçavradan transfer edilenler önce bayrak, sonra da Atatürk düşmanlığından geri kalmadılar...

Bu gazeteye ve başındaki liboş döneklere "yazık" demeyeceğim, yalnızca taşıdığı isme yazık oluyor... Söyler misiniz, ülkenin bayrağı ve kurucusuna düşman bir tarikat gazetesinin "Türkiye" adını taşımaya hakkı var mıdır?..

Kin kusmaya başlayan bu gazetenin yöneticileri, logolarından Türk Bayrağı'nı atmışken o kâğıt tomarının adını da "Türkiş Liboş Times" koysalar da, belki ikiyüzlü olmaktan kurtulurlar!..

Vay zavallı vay!..

"Mustafa Kemal'i sever miyim? Hayır sevmem. Birçok inkılabın bu topraklara, tarihimize zarar verdiğini düşünüyorum. Mustafa Kemal'in icraatlarını beğenmiyorum, dünya okumasını paylaşmıyorum, geleceğe dair perspektifini onaylamıyorum."

Kim söylemiş bu zırvaları biliyor musunuz; 10 Kasım günü, Koç Holding'in "Olmasaydın olmazdık" ilanına karşılık, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı bir gazeteye "Olmasaydın da olurduk" yazılı komik ve saçma sapan bir ilan veren, adı sanı belirsiz, misyonu malum Sancaktar adlı sıradan bir derginin sahibi...

Sancaktarcı zihniyetin Aydınlanma devrimini anlamasını beklemek zaten gülünç olur... Çünkü inatla karanlıkta kalmak isteyenler için yapılacak fazla bir şey de yoktur!..

Ama emin olun ki; Ata biraz daha yaşasaydı, bugün toplumu karanlıkta tutmaya çalışan bağnazlığın son kalıntıları da, belki aydınlanmadan ders alırlar da, böyle saçmalamaktan kurtulurlardı!..

AKP karanlığa götürüyor...

Bu köşede geçen hafta "Susma sustukça hilafete gelecek" diye yazmıştım değil mi?.. Bakınız işte türbanın muhalefet-iktidar işbirliğiyle Meclis'e girmesinin ardından, AKP lideri Erdoğan, öğrenci evlerinde harem-selamlık baskınları yaptırdı...

O yazıda, "Muhalefet sustukça AKP durmayacak" da demiştik... Nitekim durmuyor... Baksanıza, AKP Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, "Tekke ve Zaviyeler"in kapatılmasına ilişkin yasanın herhangi bir ihtiyacı karşılamadığını iddia ederek yürürlükten kaldırılmasını istemiş...

"Bu öneriniz eğitimde birliği zedelemez mi?" sorusuna ise Özdalga, "Hayır, eğitimin birliği ile bu kanunun hiç alakası yok" diyerek saçmalamış!..

Türkiye'de, üniversiteler dahil eğitim kurumları giderek medreseleşiyor... Öğretmenlere molla-militan zihniyeti egemen olunca, öğrencilere de zorunlu biçimde mürit olmak düşüyor!... AKP iktidarı bu tablonun bile laik eğitimi beklenen hızla yıkamayacağını anlamış olmalı ki, bağnazlığın yuvaları olan tekkeleri imdada yetiştirmeye çalışıyor...

Hiç merak etmeyin; böyle pervasız, gerici iktidar ve böylesi dümen suyundaki Meclis muhalefeti olduğu sürece, tekkelerin açılmasından sonra önce okullarda karma eğitime son verilir, sonra da belediye otobüslerinde harem-selamlık uygulanır!..

Eeeee... Demokrasi zaten "araç" değil miydi, belli ki son durak da hilafet olacak!.. Bu iktidara da, ona boyun eğen ve utanmazca destek veren işbirlikçi muhalefete de yazıklar olsun...

Sarıgül'ün bitiş fotoğrafı!..

Sosyal medyada ve internet basınında görenleri şoke eden bir fotoğraf dolaşıyor!..

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu bir dizi yolsuzluk dosyasının önünde gösteren bir fotoğraf bu... Hani şu AKP'lilerle yolsuzluk tartışmalarına girerek şöhret olan ve bunun ardından CHP Genel Başkanlığı koltuğuna çok kolayca oturan Kılıçdaroğlu!..

Fotoğrafa lütfen çok dikkatle bakınız... Yolsuzluk dosyalarının üzerinde çok tanıdık isimler var... "Şaban Dişli, Kemal Unakıtan, Abdullah Gül..." Ve AKP dönemine ait onlarca KİT'le ilgili yolsuzluk dosyaları!..

Bu dosyalardan biri ise çok ama çok dikkat çekiyor; çünkü üzerinde "M. Sarıgül" yazıyor...

Hani şu CHP'den "yolsuzluk ve rüşvet" raporlarıyla kovulan, "pis kokulu" ilişkileri Wikileaks raporlarına düşen, CHP'ye en yakın gazete olan Yurt'un bile yolsuzluklarını günlerce manşet yaptığı Mustafa Sarıgül...

CHP Genel Merkezi bu fotoğrafla ilgili bir açıklama yapacak mı acaba?.. Sarıgül dosyasının içinde neler vardı ve onlarla ilgili nasıl bir işlem yapıldı?.. Ve de en önemlisi ne zaman ve niçin çekildi bu fotoğraf?..

AKP medyasının da şimdiden kullanmaya başladığı bu fotoğraf, hem Kılıçdaroğlu'nun "yolsuzluklarla mücadele" eden imajını zedeleyecek hem de CHP'yi ağır biçimde yaralayacak...

CHP yönetimi, İstanbul'u gerçekten almak istiyorsa Sarıgül ve Gürsel Tekin gibi şaibeli isimlerden uzak dursun ve tertemiz, birikimli, eğitimli, kültürlü, vizyonlu, yepyeni bir aday bulsun...

Bu iktidardan gerçekten kurtulmak için AKP'nin ve medyasının eline koz vermeyecek şaibesiz bir isim şart... Aksine ana muhalefet için hüsran kaçınılmaz...