28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye’nin en temel sorunu: Güven!

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

Bana, “Bugün Türkiye’nin en önemli sorunu nedir” diye sorsalar bir saniye bile düşünmem. “Güven” derim.

Ekonomideki yaşanan kriz de, Türkiye’nin güvenliği de, komşularla, Avrupa ve Asya ile ilişkilerimiz de buna bağlı.

Nasıl mı? Anlatayım:

EKONOMİDE

Ekonomide işler güvene dayanır. Merkez Bankası’nın kasasındaki döviz ve altın rezervinden daha önemli olan ekonomi yönetimine güvendir. Güven varsa sonrası kolaydır.

Ama ne yazık ki şuanda ekonomi yönetimine güven yok.

İki gün önce özel bir bankada çalışan bir dostumu ziyaret ettim. Bankada bir milyon lira üstü mevduatı bulunan müşterileri ile ilgileniyor. Konu ister istemez ekonomiye geldi. İki noktaya dikkat çekti:

| Bankadaki mevduatların çok önemli bir kısmı dövize döndü.

| Müşterilerimiz bankada kasa kiralıyor, hesabındaki dövizi çekip kasaya koyuyor.

Ekonomiye ve ekonomi yönetimine güvensizliğin geldiği nokta.

BÖLGE POLİTİKASINDA

Türkiye, Rusya ve İran arasında işbirliği sürüyor. Irak ve Suriye de resmen olmasa da fiilen bu işbirliğine dahil.

Irak’ın kuzeyinde “2. İsrail”in kurulmasını birlikte engellediler.

Ama bazı sıkıntılar var. Türkiye’nin Esad yönetimi ile doğrudan ve açık temasa geçmemede ısrar etmesi kafalarını karıştırıyor.

ABD İLE GİZLİ GÖRÜŞME

ABD yöneticileriyle baş başa yapılan temaslar da aynı. Gizli yürütülen Suriye görüşmeleri güven sarsıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Münbiç’te Rusya ve İran yok. Bu nedenle ABD ile bağımsız görüşme yürütüyoruz” tarzındaki sözleri not edilmiş.

“Fırat’ın batısında Rusya ve İran’la, Fırat’ın doğusunda ABD ile çözüm arıyoruz” anlamına gelen, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü rafa kaldıran” tutum endişe yaratmış.

GÜVEN BUNALIMI

2017 yılında İran’ın davetlisi olarak Tahran’a gitmiştim. Dışişleri bakanlığı üst düzey yöneticileriyle, Cumhurbaşkanlığı danışmanlarıyla, İran Meclisi’nde milletvekilleriyle görüşmüştüm.

Hepsi Türkiye ile ilişkilere çok sıcaktı. Astana sürecinden memnunlardı. Ancak bir güven sorunu yaşandığı hemen belli oluyordu. Dönüşümde İranlılardaki bu havayı ilgililere anlatmaya çalıştım.

“Güven arttırıcı önlemlere ihtiyaç olduğunu” belirttim.

Herkes durumun farkında. Ama adım atılmıyor.

TÜRKİYE’Yİ KOPARMA POLİTİKASI

ABD yönetiminde etkin olan yeni ekip, “Türkiye’nin komşu devletler ile Suriye konusunda oluşturduğu ve giderek de ABD çıkarları aleyhine gelişen işbirliğinin önünün kesilmesini” esas almış durumda. Pompeo ve Balton bu politikanın fikir babaları ve uygulayıcıları.

ABD bölge ittifakı istemiyor. Türkiye’yi Rusya ve İran ittifakından koparmaya çalışıyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı Makron da bunu açıkça ifade etti.

HERKES DİKKATLİ OLMALI

Eskişehir’in Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) açılış törenine Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko da katıldı. Özetle, “TANAP’ın Putin’e yanıt” olduğunu iddia etti. “Seçilmiş davetliler” alkışladı.

Düzeltme yapan da olmadı.

Bu koşullarda Türkiye’nin çok dikkatli olması şart. Güven sarsıcı hareketlerden kaçınması gerekiyor.

Suriye’de, Rusya ve İran’la ilişkileri bozacak adımlar atmak yanlış. Bedeli ağır olur. Unutmayalım Irak’ı, Libya’yı, Suriye’yi kana bulayan ABD’nin hedefinde Türkiye de var.

CANİKLİ’NİN SÖZLERİ

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli salı günü AA Editör Masasında Kandil’e yönelik operasyonla ilgili soruları, “İran ile görüşmelerimiz devam ediyor. Operasyonu birlikte yapalım önerimiz oldu. Birlikte yapabilecek noktaya gelmedik, ama İran’ın desteği söz konusu. Etrafımızdaki komşu ülkelerin İran dahil olmak üzere bu operasyonlara itirazları yok” şeklinde yanıtladı.

İran PKK’yı uyardı. “Sınırı geçmeyin, vururuz” dedi. Sınır köylerinde halka, “PKK sızmalarını önleyin, güvenlik birimlerine haber verin” talimatı verdi.

Yeter mi?

Kandil’e yönelik operasyon İran’la birlikte yapılsa kesin sonuç alınır.

Zamanında “güven arttırıcı” hamleler yapılsaydı iş çok daha kolay olmaz mıydı?