23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye Osmanlıcılık-mandacılık kıskacına hapsedilemez

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ABD’nin tek süper güç olarak kalması, devrim mücadelesini bütün dünyada eskisine göre daha geri mevzilere sürükledi. Varoluş sorunuyla karşı karşıya kalmak, Ezilen Dünya’nın kurtarıcı güç olarak “millet”i yeniden ve bu kez daha derinden keşfetmesine yol açtı. Çin’in “mucize” olarak nitelenen ve Ezilen Dünya’nın içinden bir Gelişen Dünya’nın çıkmasında başı çeken gelişmesi de en önde Batı Asya olmak üzere Amerikan emperyalizminin saldırılarına karşı direnişin yükselmesi de hep bu milletin yeniden keşfinin ürünleri olarak ortaya çıktı.

MİLLİYETÇİLİK VE HALKÇILIĞIN ÇATIŞTIRILMASI

İkinci Dünya Savaşı’ndan 1980’lere kadar olan döneme damgasını vuran, Mao’nun betimlemesiyle “devletlerin bağımsızlık, milletlerin kurtuluş, halkların devrim” istemesiydi. ABD, bu cereyana karşı durmak için, milli demokratik devrim kavramının temelinde yatan iki ana çizgiyi, milliyetçilik ve halkçılığı karşı karşıya getirip çatıştırma yolunu seçti. Milliyetçilik, Orta Çağ unsurlarıyla da donatılıp antikomünizmin peşine takılarak “Amerikancılaştırılmaya” çalışıldı. Milliyetçiliği antiemperyalist özünden arındırma çabası, Atatürk Devrimi’nin keskin bir öngörüyle bir araya getirmiş olduğu milliyetçilik ile halkçılığın arasına kama sokmayı amaçlamaktaydı.

ABD’NİN HESABA KATMADIĞI ETKEN

ABD, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ezilen milletleri doğrudan hedef tahtasına koydu. Onun dilinde küreselleşme, Ezilen Dünya’nın milli devletlerinin yıkılması ve milletlerinin dağıtılmasıydı. Ama ABD’nin denkleminde yalnızca onun etki alanı içinde yer alan ve yönlendirme olanağına sahip olduğunu düşündüğü güçler yer almaktaydı. Hesaba katmadığı şey, milli devletlerin direneceği ve milletlerin emperyalizmden bağımsız güçler olarak mücadele sahnesine çıkacaklarıydı. Amerika, “emsalsiz askeri gücüyle” yalnızca yıkarak amacına ulaşabileceğini sanıyordu. Oysa yıkıma uğrattığı ülkelerde bile kendi tasarımladığı türden bir toplumsal mekanizmanın sürdürülebilirliğini sağlayacak asgari bir toplumsal tabandan yoksun kaldı.

TARİH EN BÜYÜK ÖĞRETMENDİR

Bugün dünyanın her tarafında ve hayatın her alanında karşı karşıya gelen güçler, ABD emperyalizmi ile Ezilen-Gelişen Dünya’nın milletleridir. Emperyalizme karşı başarının ön koşulu, milletleşme sürecinin ilerletilerek milletlerin birliğinin pekiştirilmesidir. Gerilemekte olan emperyalist sistemin ülkemizde milletin birliğine karşı sarıldığı iki dal vardır. Biri, Atatürk’e karşı Abdülhamit’le, millete karşı ümmetle simgeleştirilen Osmanlıcılık’tır. Abdülhamit istibdadının önünü tıkadığı toplumsal süreç milletleşme süreci olmuştur. Hürriyet Devrimi, milletleşmenin önünü açmıştır. Bu süreç içinde zaman zaman yeniden sınanan Osmanlıcılığın çıkmazını millet kendi deneyimi içinde yaşamıştır. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimini olanaklı kılan, bu süreçtir. Bugün Osmanlıcılık hem iç hem de dış cephede birliği tahrip etmenin bir aracı olarak kışkırtılmaktadır.

MANDACILIK ÇIKMAZI

Günümüzde emperyalizmin sarıldığı diğer dal da mandacılığın güncelleştirilmiş biçimidir. Neoliberalizmin rüzgârı artık sönmüş, “renkli Soros devrimleri” gündemden düşmüştür. Kılık değiştiren mandacılığın değişmezi, uluslararası düzlemde Batı’dan medet ummak, ülke içinde de Batı’dan medet umanların ittifakını oluşturmaktır. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimi, önce ülke içinde mandacılığın alt edilmesiyle olanaklı hale gelmiştir. ABD’nin iç cephemizi bölme programı, ülkemizi Osmanlıcılık-mandacılık kıskacına alma üstüne kuruludur.

KADINLARIN VE GENÇLERİN BULUŞMASI

10 Mart’ta Ankara’da toplanan Batı Asya kadınları, emperyalizme geçit vermeme konusundaki kararlılıklarını bütün dünyaya ilan ettiler. Türkiye Gençlik Birliği ve Dünya Antiemperyalist GençlikBirliği (WAYU), 17-23 Mart tarihleri arasında İstanbul ve Ankara’da “Uluslararası Antiemperyalist Gençlik Buluşması” düzenliyor. “Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekâtı’nın haklılık ve meşruluğunu uluslararası kamuoyuna birinci ağızdan duyurmayı ve Atatürk Türkiyesinin çağdaş birikimini bütün dünyaya göstermeyi” amaçlayan bu etkinlik, gençliğin emperyalizmin bölgemizde kurmaya çalıştığı tuzaklara karşı yanıtını oluşturacaktır.