25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye ‘yuları başkasında’ olan attan inmeli

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

Osmanlı’nın son döneminde ipler Almanların ve İngilizlerin elindeydi. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışıyla birlikte iş değişmeye başladı. Kurtuluş Savaşı ile birlikte at da yular da Türkiye’nin eline geçti.

Atatürk’ün at üstündeki fotoğrafları da bunun simgesi. Bindiği atın yuları hep kendi elinde!

Atatürk’ün ölümü sonrası adım adım işler tersine döndü. 1950 milat oldu. 1952’de NATO’ya girişimizle birlikte Türkiye’nin bindiği atın yularını tamamen ABD’nin eline geçti. Türkiye’yi istediği yere çekti durdu.

LİBYA, SURİYE, IRAK, ...

Daha önce Türkiye’yi AB kapısına bağlamışlardı. AB’nin içine sokmuyorlar, uzaklaşıp Asya’ya gitmemizi de engelliyorlardı. AKP’nin iktidara getirilmesi ile birlikte yuların ipini iyice kısalttılar. Rahat hareket etmek için bir manevra alanı bile bırakmadılar.

“Libya’da NATO’nun ne işi var” sözünü bir günde tersine çevirdiler. Arkasından Suriye geldi. “Emevi Camii’nde namaz kıldırma” havucuyla Suriye sınırımızı Pakistan-Afganistan sınırına çevirdiler.

Arkasından Irak geldi. Barzani ile kapalı kapılar arkasında Irak Merkezi Yönetimine karşı kumpas kurdurdular. ABD, Maliki’yi sevmeyince, Erdoğan ve AKP de sevmedi.

EKONOMİDE DE DURUM AYNI

Cumhuriyet Devrimi ile birlikte milli ekonomiye geçtik. Türkiye’nin her yerini demir ağlarla ördük. CHP Genel Başkanının beğenmediği 1930’lu yıllarda büyük dünya ekonomik krizini hasarsız atlattık. Birçok ülkenin ekonomisi yere serilirken Türkiye Cumhuriyeti büyüdü.

Ama 1950 sonrası “Küçük Amerika” olma sevdasına düştük. Ekonomide de bindiğimiz atın yuları başkasının eline geçti. Eski başbakanlardan Tansu Çiller, “Özelleştirme Yasası” TBMM’de kabul edilince “Son sosyalist devleti yıktık” demişti. Dediği oldu. O devlet adım adım yıkıldı. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetten eser kalmadı.

Ekonominin yularını ele geçiren yabancılar, Cumhuriyetin kurduğu fabrikaları peş peşe yağmaladı. İşçiler sokağa atıldı. Çarşılarımız bile yabancıların kontrolüne geçti.

BORSA DA YABANCILARIN ELİNDE

Borsada “köşe dönme” hayalleri kuran garibanlar var. Gözleri sürekli kırmızı yeşil rakamlarda. Bir umut diye çırpınıyorlar. Ancak borsanın da yuları yabancının elinde. Yaklaşık yüzde 70’i yabancıların kontrolünde. İstedikleri zaman yükseltiyorlar, istedikleri zaman indiriyorlar.

Garibanları borsaya sokup birikimlerini iç ediyorlar. Adını bile koymuşlar: “Keriz silkeleme”

YULARI ELE ALMA ZAMANI

Bu duruma itirazlar artıyor. Toplumun her kesiminden tepki var. “Ayn El Arab” (Kobani) tartışmalarını ve TSK’nın tutumunu da bu çerçevede ele almak gerek.

“Türkiye yuları başkasında olan attan inmeli. Yuları kendinde olan ata binmeli” talebi hızla yükseliyor. Anketlere yansıyan yüzde 26 “kararsız”(!) oy da bunun göstergesi. 2015 seçimleri öncesi “kıpırdanma” erken başladı. “İyi olacak” diyenler çoğunlukta. Gelişmeler umut verici. Parlamentoda temsil edilen partiler erirken, parlamento dışı partiler sahneye çıkıyor.

Hayırlara vesile olur inşallah!

***

10 BİN DOLAR NEREDE?

Bayramda Antalya’daydım. Gazipaşa’da. Köylülerle bol bol sohbet ettim. En büyük dertleri geçim sıkıntısı. Çörüş köyünden Mehmet Amca çok sinirliydi. Hükümete bağırıp çağırdı. “Erdoğan sürekli milli geliri 10 bin doların üstüne çıkardık deyip duruyor. Nerede bu on bin dolar. Ben niye görmüyorum. Bizim köyde 10 bin doları gören yok” dedi.

Arkasından da bana kızdı:

“Bunları niye yazmıyorsunuz. Köylünün durumunu niye dile getirmiyorsunuz?”

Biraz geç oldu ama, Mehmet Amcaya selamlar..!