24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çuval dikiş tutmuyor

"Korkarım ülkemiz bir Ulusal Birlik Hükümeti kurulmasını zorunlu hale getirecek daha da karanlık günlere doğru sürükleniyor."

Çuval dikiş tutmuyor
A+ A-

OKTAY EKŞİ’YLE 3 SORU 3 CEVAP

M. İlker Yücel

1. TOBB’un açıkladığı son rapora göre şirketlerin iflası kapıda. Patlama veya saldırının olmadığı hafta yok. Fırat Kalkanı Harekatı sürüyor, Mehmetçik sınır güvenliği için savaşta. FETÖ soruşturmalarındaki kargaşa devam ediyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcısıyla birlikte 14 savcının yeri değişti. KKTC’yle ilgili gizli bir pazarlık süreci yürüyor. Meclis’in görev ve yetkileri gasp ediliyor. Türkiye referanduma böyle gidiyor. Bu manzara sizde hangi çağrışımları yapıyor?

Doğrusunu söylemek gerekirse ben de Türkiye’nin manzarasını aynen sorunuzdaki gibi görüyorum. Sadece sizinle ben öyle görsek pek de önemli sayılmayabilirdi. Hangi gazeteyi açsam, sözüne kulak verilir insanların “Artık bu ülkede yaşamanın tadı kalmadı” türü bir düşünceyi tarttıklarını sonra da “Bu ülkede yaşamaya devam edeceğim” diyenlerin sözlerinin haber değeri taşıdığını görüyorum. O demektir ki, bu ülkede yaşamak istemeyenlerin durumu olağanlaşmış, ötekilerinki dikkati çeker hale gelmiş. Bu fevkalade vahim bir durum. Neyse ki Sn. Cumhurbaşkanı ülkenin geleceğinin (artık o da halinin iyi olduğundan söz etmiyor) parlak olacağını ifade ediyor.

Şaka bir yana! Durum hakikaten kötü. Maalesef çuval artık dikiş tutmuyor. O yüzden -eskiden senede bir veya birkaç kere tanık olduğumuz yahut duyduğumuz- kötü olaylar, kötü haberler gün geçmeden birbirini izliyor. Bunun içinden çıkabilmenin tek yolu olarak “Ulusal Birlik Hükümeti” kurulması gerektiğini birkaç defadır söylüyorum. Tabii dinleyen yok, onu da görüyorum. Ama korkarım ülkemiz bir Ulusal Birlik Hükümeti kurulmasını zorunlu hale getirecek daha da karanlık günlere doğru sürükleniyor.

Ne var ki Anayasanın sadece sistematiğini değil, -başta hukuk devleti ilkesi olmak üzere- her şeyini altüst eden değişiklik önerisi TBMM’den geçtikten sonra bir Ulusal Birlik Hükümeti kurmak, daha da zorlaştı. O nedenle “bu manzaranın bende hangi çağrışımları yaptığına” ilişkin soruya verebileceğim tek yanıt, “Allah yardımcımız olsun!”dan ibaret.

2. Saadet Partisi de ‘Hayır’ cephesine katıldı. Herkesin gözü özellikle MHP tabanındayken 1980’den beri Ülkü Ocakları başkanlığı yapmış tüm isimler ‘Hayır’ diyeceklerini açıkladılar. Nasıl bir ‘Hayır’ çalışması başarılı olur?

Önümüzdeki “referandum” olayı, Milliyetçi Hareket Partisi kurulduğundan beri bu partide siyaset yapanların ve bu partiye gönül/destek verenlerin DEMOKRASİYİ, geride kalan yıllar boyunca ne kadar öğrendiklerini, ne kadar benimsediklerini, ne kadar özümsediklerini ortaya koyan ilk sınav olacak. Çünkü MHP bir “itaat” partisi olarak doğdu, o kimlikle bugüne geldi. Ama Anayasa’da değişiklik önerisi bu partide ilk defa farklı kanaatlerin esas alındığı bir “açık tartışma” ortamını yarattı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye muhalif kanadın, parti tüzüğünde TEK MADDEYİ değiştirme amacıyla toplanan kongrede 13 madde değiştirmek gibi bir büyük ve inanılmaz bir HUKUK (ve taktik) YANLIŞI yapması yüzünden her şey ters-yüz olmasaydı belki de karşımızda bugünkünden çok farklı bir MHP görecektik. Ama maalesef o treni kaçırdılar. Şimdi muhalifler KENDİ EGOLARINI NE KADAR KONTROL ALTINA ALABİLİRLER, ne kadar el-ele verebilirler, ne kadar işbirliği yapabilirler, bilmiyoruz. İyimserlik için -en azından şimdilik- bir sebep göremiyorum. Ama eğer kendi EGOLARINA HÜKMEDİP, dört aday adayı aralarından biri etrafında el birliği yaparsa, MHP dünyası, Bahçeli’yi değil bu yeni -potansiyel- lideri tercih edebilir. O zaman Anayasayı değiştiren önerinin referandumdan HAYIR oyu alması ihtimali çok artar.

Burada Saadet Partisinin “hayır” oyuna katkısının “marjinal” düzeyde kalacağını sanıyorum. HDP de eğer aldığı yargı darbelerinin yarattığı moral çöküntüsünü üstünden atar, sahaya güçlü bir “HAYIR” kampanyasıyla çıkarsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayalleri suya düşebilir.

3. Trump göreve başladı. ‘Öngörülemez oluşu en öngörülebilir durum’ yorumu yapılıyor. Sizin öngörünüz nedir?

Trump’ın Cumhuriyetçi Parti adına Başkan adaylığı kesinleştiği günden beri yabancı basında erişebildiğim her şeyi okudum. Bugüne kadar bu zatın aklı başında bir “Başkanlık” yapacağına dair tek bir tahmine, tek bir satıra rastlamadım. Bu zat bana İtalya’da altı-yedi sene Başbakanlık yapan Silvio Berlusconi’yi anımsatıyor. İtalyan siyasetini yakından takip edemiyorum ama “hafif”likleri, üslubunun ayarsızlığı ona benziyor. Nevar ki bunun dünyayı etkileme gücü, Berlusconi’yle kıyaslanamayacak kadar büyük olduğu için Trump’ın hem ABD hem de tüm dünya için daha büyük bir tehlike teşkil edeceğini ben de söyleyebilirim.

Son Dakika Haberleri