25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye’nin ‘güvenli bölge’ taktiği

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Tayyip Erdoğan, Çin’den dönerken açıkladı.

Suriye’de yine “güvenli bölge” istedi.

Bölgenin adresini de verdi: Cerablus-Azez hattı.

Türkiye’nin halen harekat yürüttüğü 98 km’lik alan.

Dedikleri şöyle:

“O bölgenin süratle uçuşa yasak bölge haline getirilmesi için çalışıyoruz.”

“Sayın Obama’ya da, Putin’e de teklifim budur. Koalisyon güçleriyle bu sağlanabilir.” (6.9.2016).

***

Kafalarda soru işaretleri doğdu. IŞİD’in de uçağı yok. PKK/PYD’nin de.

Uçak kimde: Suriye devletinde. Yani Esad’ta.

Haklı olarak soruldu: Hani, Türkiye bölgeyle işbirliğine yönelmişti?

Amerikan cephesinden uzaklaşıyordu.

Baksanıza, Erdoğan’ın hedefi yine Esad.

Obama ile görüşmede yine uzlaştılar mı?

***

ABD cephesine bakalım.

Türkiye bir teklif yaptı. Cevap, Barack Obama’nın ofisinden geldi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Ben Rhodes konuştu.

“ABD askeri kaynaklarının Suriye’de bir uçuşa yasak bölge için tahsis edilmesinin en iyi yol olduğuna kanaat getirmedik” (6.9.2016).

Basit özet: ABD, Türkiye’ye “hayır” demişti.

***

ABD, “güvenli bölge”yi niçin reddetti?

Konu, Financial Times gazetesinin de gündeminde.

Önce bir durum tespiti yapıyor: “(Erdoğan) Suriye’deki savaşta şu ana kadar büyük oranda hüsrana uğradı.”

Neden güvenli bölge arayışında: “Türkiye idaresindeki bir güvenli bölge, savaşta çok önemli bir oyuncu olmak anlamına geliyor.”

Hatırlayalım. Öneri hem Putin’e, hem Obama’ya yapıldı.

Ankara, niçin iki tarafı birden ikna etmek istiyor: Türkiye’nin çağrısı karşılık bulsa, “savaş planları hem Rusya, hem de ABD tarafından kabul edilmiş olan tek taraf olacak”.

İngiliz ekonomi gazetesi sonucu özetliyor: “Washington bölgede resmi bir güvenli bölge oluşturulması önerilerine ısrarla karşı çıkıyor” (6.9.2016).

***

Şimdi bir durum tespiti de biz yapalım.

Bir: Kesindir. Türkiye’nin dış politikada temel meselesi Amerikan koridorudur.

Yani: PKK/PYD’nin elindeki üç kantonun birleşmesine engellemek.

Dışta bütün hamlelerin temelinde bu var.

Bu gerçeği atlayarak hiçbir analiz yapılamaz.

***

İki: Türkiye’nin devlet aklı da biliyor. AKP liderliği de.

Koridor açılırsa, önce Suriye bölünür. Ardından Türkiye.

Yani: Koridor savaş, kaos ve parçalanma demektir. Bölge için de, Türkiye için de.

***

Üç: AKP liderliği bir gerçeği daha biliyor.

Koridora teslim olan bir hükümet, Türkiye’yi yönetemez. Ayakta kalamaz.

Ne diyor Başbakan Binali Yıldırım: “Bizim önemle üzerinde durduğumuz konu Suriye’nin bölünmemesi. Toprak bütünlüğünün korunması” (22.8.2016).

Bir kerelik bir söz değil bu.

Artık alıştık: AKP liderliği her Suriye açıklamasında toprak bütünlüğü diyor.

Söylemekle yetinmiyorlar. Adım da atıyorlar peş peşe.

Rusya’dan uçak için özür dilediler.

Cerablus-Azez hattında askeri harekatı bunun için başlattılar.

***

Dört: “Koridor”, ABD için de Suriye’de birinci mesele.

Ne yapıp edip üç kantonu birleştirmeye çalışıyor.

İlk adımı attı: Doğudaki Cezire ve Aynelarap (Kobani) kantonlarını Telabyad’ta birleştirdi.

Şimdi: İki kantonla batıdaki Afrin’i buluşturmak istiyor.

***

Beş: 98 km’lik bir boşluk kaldı arada.

ABD, Türkiye’nin ayağa kalkmasını istemedi.

Daha güneyden, Menbiç-El Bap üzerinden dolaşmaya karar verdi.

TSK tam bu aşamada Amerikan koridoruna silahla girdi.

***

Altı: Olayların seyrine bakalım.

Türkiye, baştan beri “güvenli bölge” önerdi.

Önceleri amacı başkaydı: Bu bölge üzerinden Esad yönetimini devirmek. Libya’da olduğu gibi.

Fakat: 2013 ortalarında sahada durum değişti. PKK/PYD kantonları kuruldu.

Türkiye de politika değiştirdi kantonlar yüzünden.

“Güvenli bölge”yle koridoru kesmek istiyordu artık.

***

Yedi: Türkiye, son önerisinin reddedileceğini biliyordu aslında.

Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye de “taktik” yaptı.

Yürüttüğü harekâtın meşrûiyet alanını genişletmeyi hedefledi.

***

Sekiz: Amerika’nın pozisyonu da aynı kaldı. “Hayır” dedi.

Başlarda: Güvenli bölgenin maliyetini üstlenmek istemiyordu.

Şimdi ise: Kendi koridorunu kendi eliyle kesmekten kaçınıyor.

***

Son söz: Suriye sahasında en meşrû adım bellidir. Esad hükümetine şöyle bir çağrı yapmak.

“Ben bir adım attım. Hem koridorun önünü kestim. Hem de IŞİD’i sınırdan temizledim.”

“Gerisini de ya birlikte tamamlayalım. Ya da gel sınırlarını teslim al.”

O zaman siyasi maliyet de düşer, askeri maliyet de.

Rusya'nın dünkü açıklaması tam da böyle: "Suriye'yle birlikte yap" diyor.