28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye’nin tarihsel dinamiği

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

Yaşadığımız süreci anlamak için stratejik bakışa ihtiyaç var.
ABD’NİN STRATEJİK BAKIŞI VE EYLEMİ Örneğin ABD, Türkiye’yi 21. Yüzyılın ufukları içinde izliyor. 2000’li yılların hemen başında Washington yönetiminin stratejik bakış açısını belirleyen bir rapor vardı. “21. Yüzyılın Perspektifleri” başlığını taşıyordu. Orada Türkiye’nin stratejik çıkarlarının Asya’da olduğu belirleniyordu. İşte bu saptama, ABD yönetiminin Türkiye siyasetine yön verdi. Türkiye, önünde sonunda Asya’da konumlanacağına göre, zayıf olmalıydı, parçalanmış olmalıydı, başı belâda olmalıydı. ABD’nin Kürdistan planı, 21. Yüzyılın eşiğinde uygulanmaya konmuştur. 1991 yılında ABD, Irak’a saldırdığı zaman, birçokları petrol üzerinden açıklamalar yaptılar. Oysa Saddam Hüseyin, petrol yüzünden ABD ile savaşı göze alamazdı. ABD’nin öncelikli meselesi, petrol değil, Irak’ı parçalamaktı. Nitekim ABD Bağdat’ı işgal etmedi, ama Irak’ın kuzeyinde Barzanistan’ı kurdu. ABD, 2002 yılı baharında Irak’a bir kez daha saldırdı. Bu kez Irak’ı bütünüyle işgal etti ve BAAS yönetimine son verdi. Barzanistan’ı pekiştirmenin ötesinde, Kuzeyde Diyarbakır’a doğru ve Batıda Doğu Akdeniz’e doğru genişletme planı yürürlüğe kondu. İkinci Körfez Savaşının hedefinde Irak kadar Türkiye de vardı. Tayyip Erdoğanlar ABD stratejisine göre, savaşın eşiğinde Türkiye’nin tepesine oturtuldu. Bunun için Ecevit’in partisi ve hükümeti bölündü, Türkiye erken seçime sürüklendi.
2 SAYFA 9 MADDELİK EYLEM PLANI2003 yılı baharında ABD orduları Irak’ı işgal ederken, ABD Savunma Bakanı Powell da Ankara’ya geldi ve Abdullah Gül’e “2 sayfa 9 maddelik anlaşma”yı imzalattı. Tarih: 2 Nisan 2003. AKP Hükümetinin Hizmet Sözleşmesi olan o 9 madde içinde, PKK’nın yasallaştırılması da vardı, Kürdistan’a özerklik de vardı, Ermeni soykırımını tanımak da vardı.Abdullah Gül bu ihanet sözleşmesini Tayyip Erdoğan yönetimi adına imzaladı. Hangisi isterse dava açsın, yargı önünde hesaplaşalım, gerçekler yargı hükmüne bağlansın. “Büyük Kürdistan” dedikleri İkinci İsrail projesi böylece Türkiye’yi kapsayan boyutlarda eylem planına alınmış oldu. Türkiye’nin kargaşalıklara itilmesi planı artık silah zoruyla yürürlüğe konuyordu. Türkiye’de iktidar olmak için, borç para bulma yeteneğiniz olmalıydı. Borç para almanın koşulu ise, 2 sayfa 9 maddeye bağlanmıştı. Açılımdı saçılımdı, özerklikti, Ermeni soykırımını tanımaktı, Sünnî-Alevî çelişmesini derinleştirmekti, artık Türkiye’nin gündeminde bölünme olacaktı. Türkiye, Asya’daki olası konumuna kan revan içinde ulaşmalıydı.
TÜRKİYE’NİN 21. YÜZYILDAKİ ASYALI KİMLİĞİAncak Türkiye’nin de güçlü direnme kaynakları vardır. O kaynaklar, Türk milletidir, Türk Ordusudur, sanayicidir, çiftçidir ve üreticidir. Birçoğumuzun bir türlü hesaba katmadığı kuvvet, işte bu direnç odaklarıdır.Türkiye, yaşama iradesini o direnme odaklarından alır ve işte Asya’daki konumuna yönelmiştir. Enerjisini öncelikle Rusya, İran ve Azerbaycan’dan sağlıyor. En büyük ticaret ortakları artık Çin ve Rusya’dır. Büyük sermayenin ve özellikle sanayicilerin gözü artık Doğuya çevrilmiştir. Çince ve Rusça merâkı yükseliyor. Türkiye, artık Çin ile askerî ilişkiler kuruyor, füze anlaşmaları imzalıyor. ABD’nin Türkiye’nin tepesine oturttuğu Tayyip Erdoğan bile düne kadar Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmaktan söz ediyordu.
DİKENLİ SALATALIK ÜRETİCİLERİNİN ASYALI EYLEMİ Türkiye’nin Asya’ya kayışı, stratejik bir süreçtir. Bakınız, önceki gün akşam haberlerinde Ulusal Kanal’da izledim: Antalya Gazipaşa ilçemizin dikenli salatalık üreticileri ellerinde “Türk-Rus kardeştir” pankartlarıyla eylem yaptılar. Stratejik düzlemdeki etkenler, kaçınılmaz olarak kendi toplumsal hareketlerini de yaratır. Türkiye’nin Asya’daki yerini alması süreci, göreceksiniz hele bu Rus uçağının düşürülmesinden sonra hızlanacaktır. Bu sürecin farkında olmazsak, falanca şunu dedi, öbürü onu dedi, Musul’a asker gitti, Bayırbucak Türkmenlerine bu oldu gibi ayrıntıların içinde asıl dinamiği göremeyiz. Yaşanan süreçleri kendi canlandırma dünyamızda istediğimiz gibi eğebilir, bükebilir, tersine kıvırabiliriz. Ama hayat kendi temel mecburiyetlerine göre yürür gider.
DURDURULAMAYAN DİNAMİK Türkiye’nin Asya’daki konumuna yerleşmesi, tarihsel bir dinamiktir, hiç kimse önleyemez. ABD’nin Kürdistan projesi, aslında İpek Yolu’nu kesme projesidir. Amaçları, Türkiye’yi İran’a, Azerbaycan’a, Çin’e ve Orta Asya’ya bağlayan yolu tutmaktır. Haramilerin yapmak istediği budur ama başaramayacaklardır. Rus uçağı, Türkiye Rusya ilişkilerinin değil, Tayyip Erdoğan’ın başına düşmüştür. Çünkü Türkiye’nin Asya ilişkilerini bozmaya yönelik her eylem, tarihsel dinamiklere meydan okumadır.Türkiye’nin başında kim olursa olsun, Türkiye’nin mecburiyetlerini hiçe sayamaz. Aksi takdirde yıkılır. Tayyip Erdoğan yönetimi, o mecburiyetlere teslim olduğu için 1 Kasım seçimini kazandı. 23 gün sonra Rusya ile kavgaya tutuşup o mecburiyetlere meydan okuduğu için yıkılma sürecine girmiştir.
YARIN: 24 TEMMUZ’UN DOĞASI