20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tuvalet parasının siyasetimizdeki yeri

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Müthişti...!

Tuvalet parası!

“2005 yılında aramızda en önemli ekonomik reformlardan birini yaparak, paramızda istemediğiniz kadar sıfır var. O sıfırları attık mı attık. Tuvalete girişin fiyatı bir milyondu ya..

Halbuki eskiden delikli kuruşlarla gidiyorduk... Ülkeyi nerelerden nereye getirdik...”

Tayyip Erdoğan aynen böyle söyledi.

Geçen hafta yer kalmadı. Yazamadım. Ama tarihe not düşmeliydik. Bu hafta bayramlık yazı yaptım.

“Sıfırları” kağıdın üzerinden silince ucuzladığını düşünen biri Türkiye’nin önündeki ekonomik sorunları nasıl çözecek.

Kulaklarıma inanamadım. Yazmak için tekrar dinledim.

O sırada birkaç “Tuvalet parası” haberine rastladım.

“1 TL’lik tuvalet parasını vermek istemeyen genç, takunya ile dayak yedi. Emre G. baygınlık geçirdi. Olay, Kasımpaşa’daki bir cami tuvaletinde meydana geldi.”

“Sarıyer’deki Maslak Üçyol Camii’nin hemen yakınında korkunç bir cinayet yaşandı. Caminin tuvaletini temizleyerek evinin geçimini sağlayan Fırat Karavil (36), tuvaleti kullanan kişiden 1 liralık ücreti istediği için çıkan tartışmada başından vurularak öldürüldü.”

Hızımı alamadım. Başka haberlere sıçradım.

Başlık şöyle: “Devletin zirvesi tuvalete el attı”

Haber şaşırtıcı değil, ama yolumuzu aydınlatıcı:

“Erdoğan canlı yayında Kılıçdaroğlu’na sert çıktı.’Gelip baksın. Altın klozet varsa istifa ederim. Ne zamandan beri sarayın tuvaletlerini temizledin de biliyorsun’ dedi. Dün Cumhurbaşkanlığı’ndan CHP’ye resmi yazıyla davet gitti. Erdoğan’ın avukatı dava açacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu ise ‘Ben sarayda değil, valinin konutunda altın klozet var dedim. Kaçak saraya gitmem’ diye rest çekti.”

Şaka yapıyorum sanıyorsunuz değil mi... İnanın, aynen kopyalayıp yapıştırıyorum haberleri. Bu en sonuncusu 2015 Haziran seçim çalışmaları sırasında geçen tartışmalar. Zaten haber gazetede “seçim yaklaştıkça siyasi gerginlik adım adım tırmanıyor” diye verilmiş ve eklenmiş:

“Seçim süreci boyunca tarafsızlığını unutup AKP’nin genel başkanı gibi davranan, miting üstüne miting yapan Erdoğan, şimdi de muhalefete tuvaletten yükleniyor! Sanki muhalefet “Sarayda altın tuvalet var” demiş gibi konuşuyor. Kavga çıkaracak son mermilerini kullanıyor.”

Mermilere bakınız!

Bu arada haberin devamından tuvaletin dünya tasarım ödüllü olduğunu “Bağırsakları rahat boşaltan tasarım” arabaşlığı altında öğreniyoruz:

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kamuoyunun gündemine giren klozetinin altın olmadığını açıkladı. Klozetin altın olmadığı meçhul, ancak tasarım ödüllü. Bir Türk firmasının, dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden biri olarak bilinen “Reddot Design” ödülünü alan klozeti, konutta kullanıldı. Bu özel klozet alafranga ve alaturka tuvaletin birleşiminden oluşuyor.”

Bir başka haber daha. Bunların hepsini olduğu gibi veriyorum. Sakın dalga geçtiğimi sanmayın. Muhalefet boş durmuyor.

Başlık:

“Tuvalet ayağına dolanıyor! Erdoğan’ın tuvaletine ev parası”

Haber:

“Anayasayı buldozer gibi çiğneyerek seçim kampanyası yürüten, ancak anketlerdeki AKP’nin oylarındaki erimeyi durduramadıkça çırpınan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu yalancı duruma düşürerek, CHP’nin oylarındaki artışı engelleme çabası ayaklarına dolanmaya başladı. Erdoğan’ın Kara Saray’ındaki tuvaleti altın kadar pahalı.

“Kullanılan musluklar, lavabo, duş için alınan fiyatın 37 bin 608 Euro olduğu öğrenildi. Bu fiyat 2013 yılında ve kur 2.7486 seviyesindeyken alındı. O zamanki fiyatlarla banyodaki bu tip malzemelere yapılan 86 bin 569 TL’lik ek düzenleme ve 34 bin 188 TL’lik yüzde 18 KDV farkı dahil edildiğinde toplam 224 bin 127 TL’lik bir harcama söz konusu oldu.”

Ne sanıyorsunuz ekonomi bilgisi CHP’de de var, yani...

Merak edersiniz diye şu ünlü ödüllü tasarımın fotoğrafını da ekliyorum.

Siz karar verin.

Neye?

Bu yazıyı herhalde tuvaletin “türü” ve “ünü” için yazmadığım kesin.


BAYRAMLARINIZ KUTLU VE MUTLU OLSUN

Genelde bayramlarda tek tek sizi ziyarete gelip büyüklerin elinden, küçüklerin gözlerinden öpemediğim için yıllardır mendil arasında lokum tadında bazen şiir, bazen marş, bazen öykü, duruma göre bazen sevda ve özlem sözleri armağan ederdim.

Bu yıl siyaset çok yoğun.

Özür dilerim, “tuvalet” bastırdı. Hiç bayramlık gibi olmadı ama... yine de bir türkü sözü ile kutlayayım. Bazen söyleriz ama anlamına dikkat etmeyiz.

İyi bayramlarınız olsun. Cumhuriyetiniz çok yaşasın. Zaferleriniz daha büyük, daha anlı ve şanlı olsun, efendim...

Zahit bizi tan eyleme

zahid bizi tan eyleme
hak ismin okur dilimiz
sakın efsane söyleme
hazrete varır yolumuz

Sayılmayız parmağ ile
tükenmeyiz kırmağ ile
taşramızdan sormağ ile
kimse bilmez ahvalimiz

Erenlerin çoktur yolu
cümlesine dedik beli
gören bizi sanar deli
usludan yeğdir delimiz

Muhy-i ola sana himmet
aşık isen cana minnet
cümle alemlere rahmet
saçar şu yoksul elimiz


MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİ FETÖ’YÜ DÖVER

Neden Şehitlikte alkol alınır, göbek atılır? İçki içmeye karşı olmadığımı biliyorsunuz. Anlamlı bir toplulukta keyifli bir lokma, bir yudum... sohbet uzar gider... Biz şarkısız türküsüz yapamayız. Karadenizli sırası gelir “bu kadar düşünsem ben de oynarım” diye dalga geçer ama nağmelerini duyduğunda kalkar zeybek de oynar, Karslı horon da teper... beğen beğen oyna... hepsi neşeli, hepsi bir köke, kültürel derinliğe dayanır... Şuracıklarımızda hepsi bir şeyler oynatır. Kendi köyümüzünki azcık daha fazla; ama hepsiyle duygu ortaklığımız vardır. Ama kusura bakmayın üç-dört kişi de olsa Çanakkale’deki o görüntüler mide bulandırıcı, bakamadım. Hemen çevirdim.

Arkasından Saidi Nursi fetvaları geldi.

Kulaklarımı tıkadım.

Bunlar rastlantı değil.

Neden bizim bir toplantımızda, binlerce kişiyi yürüttüğümüz eylemlerde böyle görüntülerin yaşanması olanaksızdır.

Sıfır altı eksi karedir.

Çünkü bizde “Mustafa Kemal’in askeriyiz!” serbesttir.

Saidi Nursi yasaktır. Kürsüden FETÖ’cülere selam gönderilmez, eldeki kağıttan sabahtan akşama “TC”ye sövenlerin, Atatürk’e katliamcı diyenlerin tek tek adları okunmaz. Anımsayın. Gezi de öyleydi.

“Mustafa Kemal askerleriyiz” sloganları oralara egemen olana kadar...

Ayraç budur.

Bu bir tercihtir.

Rastlantı değildir.


SURİYELİLER NEDEN DÖNÜYOR?

Suriyeli mülteciler bayram için memleketlerine gidip sonra tekrar geri dönüyorlar.

Belli ki şu ya da bu nedenden ötürü Türkiye’de yaşamayı seçiyorlar.

Üstelik Suriye diğer Arap ülkelerine göre koşulların daha iyi olduğu, laik bir ülkeydi.

Yine de Türkiye ile kıyaslanmaz. Her bakımdan, Cumhuriyet Devrimini yapmış, o beğenmedikleri “TC” vatandaşlığını en azından yasalar önünde sağlamış bir ülke.

“Kürdistan”, “Kürdistan” diyenlere soruyorum.

Diyelim ki ABD’nin projesi tuttu ve kuklası kuruldu.

Hanginiz Türkiye’yi bırakıp Barzanistan’a gidersiniz

Bizim köylülerimiz, esnafımız, işadamlarımız gitmez de...

Söyleyenlere de bakmayın.

Gençleri dağa sürenlere... Çeşmedeki yazlığını bırakıp nereye gidecek.

Olsa olsa Batı ülkelerinde “sığıntı” olur... o da kurulana kadar...

İş bitince kullanılmış mendiller çöpe atılır.