25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Üç ‘cumhuriyet’ nasıl kuşatıldı?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Ülkenin ve rejimin kuşatılması operasyonunun “üç koldan” sistemli olarak sürdürüldüğünü gösteren çok vahim olaylar yaşanmaya devam ediyor!..

Hep uyarırız ya; son yıllarda adında “cumhuriyet” geçen her yapı ve kurum ürkütücü bir dönüşüm gösteriyor... Hem de “yeni”lik tuzağında!..

Ve bu süreçte devlet, siyaset ve medyadaki “cumhuriyet” de çok ağır yara alıyor... Üstelik kuşatma sürerken, toplumun büyük bölümü de ne yazık ki izlemekle yetiniyor...

Geliniz; ülkenin “üç koldan” nerelere sürüklendiğine ve bunun nasıl da bir derin plan olduğuna bir kez daha dikkat çekelim;

AKP’nin, “kinci cumhuriyet” uğruna “cumhuriyet”in yapısı ve kurumlarına nasıl taarruz ettiğini hepimiz biliyoruz... Yani hedef Atatürk’ün kurduğu Türkiye “Cumhuriyet”i...

Hilafet özlemciliğinden vazgeçmeyen AKP, devleti “Yeni Türkiye” zırvasıyla yeniden dizayn etmeye çalışırken, rejim gericilik-bölücülük tuzağında ağır biçimde sarsılıyor...

Atatürk’ün her alanda devletten silinmesi, ulusal bayramların yasaklanması, kurumların ve kadroların bertaraf edilmesi, özellikle de eğitimin gericileşmesinin tek hedefi var;

Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık gerekçelerini tamamen ortadan kaldırarak, “başkanlık” sevdasıyla krallığı ya da padişahlığı dayatmak!..

Bu sinsi plan ne yazık ki medyanın tetikçiliği ve en acısı da Meclis’teki tüm muhalefetin beceriksizliği nedeniyle adım adım ilerliyor...

Çünkü mesele cumhuriyetin geleceğiyse, burada sistemi “değişim” ve “yeni”lik dayatmasıyla sarsan ne yazık ki yalnızca AKP değil...

ALTIOK’U PARÇALAMAK!..

Bir de CHP’deki “yeni” kurgusu var ki; adında “cumhuriyet” olması, köklü bir partinin neden hedef seçildiğini ve nasıl dizayn edildiğini de göstermeye yetiyor...

CHP lideri Kılıçdaroğlu, ana muhalefet partisini hangi çizgiye getirmek istediğini ve bunda nasıl başarılı olduğunu geçen haftalarda şöyle açıklamıştı; “Dünyada en hızlı değişen parti biziz...”

“Yeni CHP” dayatmasının altındaki ideolojik değişimi, “1930’ların CHP’si değiliz” diyerek de apaçık ilan eden Kılıçdaroğlu, partinin Altıok’tan yalnızca ideolojik olarak uzaklaşmadığını, Altıok’lu amblemin yerine bir “çınar ağacı”nı kullanarak da göstermişti...

CHP lideri; partiden ayrılanlarla ilgili “ağaç budandıkça büyür” yaklaşımıyla, amblem olarak kullanılan çınarın aslında hem kadro hem de ideolojik olarak kökünden darbe aldığını ne yazık ki görmezden geliyor...

Zaten görebilseydi eminim Erbakancı Mehmet Bekaroğlu’nun “Ulusalcılar giderse CHP büyür” şeklindeki, partinin gerçek tabanını yaralayan ve küstüren o itici ve gafil sözlerine de sessiz kalmazdı!..

Velhasıl gafillerin düşündüğünün aksine, sevenleri ve koruyanları değil, bizzat yöneticileri CHP’yi yaralıyor...

Kılıçdaroğlu bile “1930’ların CHP’si değiliz” dediğine göre, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi de “değişim-yenilik” hatasının altında ne yazık ki erozyon yaşıyor, taban kahroluyor...

Ve tabana “Oylar bölünmesin” propagandası yapılırken, Kılıçdaroğlu-Gürsel Tekin ikilisi, “HDP’nin barajı aşması bizi mutlu eder” diyerek, bizzat tabanı şaşkınlığa uğratıyor...

YUNUS NADİ’NİN KEMİKLERİ!..

Geriye kaldı “cumhuriyet”i sarsan kuşatmanın medya ayağı...

Medyanın yandaşlaşması- candaşlaşması bir yana, “Cumhuriyet” gazetesinin de tıpkı Türkiye “Cumhuriyet”i ve “Cumhuriyet” Halk Partisi gibi “yeni”leşme-değişim tuzağında tüketilmeye başlanması rastlantı mı?..

Söyler misiniz; cemaatin “TUSKON” adlı kuruluşunun yurt dışı seferlerine muhabir gönderdikten sonra, çalışanlarını PKK’nın karargahı Kandil’de konuk ettiren “Cumhuriyet”in, ikinci cumhuriyetçi kalemşorlar ve yöneticilerce işgal edilmesi ne anlama geliyor?..

Cemaate 40 yıl küfür ettikten sonra Fethullahçılarla utanmadan kol kola giren Hikmet Çetinkaya gibilerin halen o gazetede pineklemesi ve Atatürkçü yazarları tasfiye ettirmesi neyin projesidir?..

Ve söyler misiniz; kimi yazarları son günlerde bir yandan “faşistlerce teslim alındı” diyerek CHP’ye saldırırken bir yandan da HDP’yi pohpohlayan Cumhuriyet’in, sık sık haber ve yorumlarla HDP’ye oy toplamaya çalışması kime hizmet ediyor?..

Vatansever ve Atatürkçü siyasetçiler dururken, dünkü manşetinde, milleti adeta “HDP’ye vermezseniz AKP gelir” diye kışkırtmaya çalışması, Cumhuriyet gazetesinin hızla elden çıktığını göstermiyor mu?..

Atatürk’ün kurduğu “Türkiye Cumhuriyeti” ve partinin yanı sıra, adını Atatürk’ün koyduğu gazetenin de ikinci cumhuriyet planıyla savrulmasını görmemek bir yana, görüp de sessiz kalmak yalnızca Yunus Nadi’nin değil, Büyük Önder’in kemiklerini de sızlatıyor!..

Hiç kuşkunuz olmasın; hangi kör gafiller kızarsa kızsınlar, “Tehlikenin farkındayız” demeye devam edeceğiz... Altıok’a, cumhuriyete ve Atatürk’e gerçekten inananlara da zaten bu tavır yakışır...