28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Ulus Devlet’e neden karşı?

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

“PKK elebaşısı Öcalan” bu Nevruz’da da “ulus devlet” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırmaya devam etti. Peki, derdi nedir? 

Ulus devletler, dünyanın her yanında eski din devletlerinin yerine kurulmuştur. En son devlet biçimi budur. İspanya, Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, Çin, Japonya ulus devletlerdir. Kimse buralarda “Ulus devletin sonu geldi!” diyemez; diyene de gülerler. Çünkü ulus devletler; farklı etnik yapıları (kabileleri, aşiretleri, kavimleri) ve farklı din -mezhep mensuplarını bir kimlik içinde toplayarak onlardan daha yüksek bir enerji elde etmiş yapılardır.  

Üstüne üstlük; bugün ülkemizde geliştirmeye çalıştığımız Batılı demokrasi de ulus devlet modeliyle iç içe doğan-gelişen bir rejimdir. Modern demokrasi ancak ve ancak ulus devlet modeli ile yaşayabilmektedir.  

ABD NE DURUMDA? 

En son ulus devlet olan Amerikan Devleti (USA), 250’den fazla etnik yapının tek potada eritilmesiyle yaratılmıştır. Burada tek dil (İngilizce) temeldir, etnik yapılara “resmî dil” hakkı verilmemektedir. Örneğin İngilizce konuşanlar kadar fazla bir nüfusun kullandığı İspanyolca, ABD’de resmî dil konumuna asla getirilmemiştir; getirilmesi teklif dahi edilmemiştir. 

Amerikalı stratejist Zibigniew Brzezinski, bu ülkedeki toplumsal uzlaşmanın “Ortak bir dil ve paylaşılmış anayasal değerler”e dayandığını , ortak dilin ve ortak anayasal değerlerin dışına çıkmanın Amerikan toplumunu parçalayacağını, buna izin verilmeyeceğini vurgular. 

(Türk Kimliği isimli eserimizin Kimlik Tartışmaları bölümünde ayrıntılar vardır.) 

Bu yüzden Almanya’da Almanca, Fransa’da Fransızca, Çin’de Çince tek resmî dildir.  

YA TÜRKİYE? 

Batı emperyalistleri; kendi ülkelerinde “tek dil-tek millet” derken Türkiye’ye PKK’nın isteklerine uygun biçimde “çoklu dil-çoklu millet” dayatması içindeler. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti de batı tipi modern bir ulus devlet olarak şekillendirildi. Kurucu iradeyi temsil eden Mustafa Kemal yaptığı devrimlerle; gücünü dinden veya hanedanlıktan alan ayrıcalıklı sınıfların bütün üstünlüklerini budadı. Mezhebine, dinine, soyuna sopuna bakmadan eskinin horlanan halk çoğunluğunu özgürleştirdi ve “yurttaş” kimliğinde eşitledi. 

1930’larda, Avrupa ve Asya faşizmin kanlı pençesinde inim inim inlerken; Amerika’da zenciler diri diri yakılırken, Kızılderililerin çocukları alınıp 19 yaşına kadar beyaz okullarında asimile edilirken; Atatürk Türkiyesinde Kürt kökenlilere asla ikinci sınıf insan muamelesi yapılmadı.  

Lakin, bugün “gericiler-bölücüler-5. Kol aydını liberaller” el ele vererek, 1930’lar dünyasının övüncü olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kötülemekteler... 

Gericiliğin ilericilik, bölücülüğün demokratlık gibi gösterildiği bu yalan ortamında yeni CHP nerede duruyor peki?  

O da yarın...