25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ulusal takım yarışırken gelişmek zorunda...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Ulusal takımın 2018 Dünya Futbol Şampiyonası Finalleri için başladığı çekişme (rekabet) zorlu bir karşıt olan Hırvatistan ile başladı. Hırvatistan’ın zorluğu, çok iyi hatta evrensel düzeyde oyunculara sahip olması. Ancak Hırvatlar eski Yugoslavya geleneğinin sanki bir kopyası. Yugoslav futbolcular da Avrupa’nın en büyük takımlarında oynarlardı ama ulusal takıma gelince elde avuçta bir şey yoktu. Bildiğim kadarıyla, Yugoslavya emperyalistler tarafından kurgulanan bir tuzak sonrası parçalandıktan sonra, ana parçadan kopan Hırvatistan, İngiltere 1996’da Alpay Özalan’ın armağanı sonrası Vlaovic’in 86. dakikada attığı gol ile bizim gruptan çıkarak çeyrek finalde Almanya’ya 2-1 yenilip elenmişlerdi. Bu Hırvatlar’ın ilk Avrupa Şampiyonası’ydı. O karşılaşmaların hepsini yerinde izlemiştim. Biliç (Beşiktaş’ın teknik direktörlerinden), Asanovic, Prosinecki, Suker, Boban ve Boksic gibi başarılı oyuncuların önderliğinde o kadro Fransa 98’de dünya 3.’sü oldu. Bütün başarıları bu. Bugünde çok iyi bir kadroları var ama takım değiller. Herkes kendine oynuyor.

ÖDÜN VERMEMELİ’

Bizim Ulusal takımımız bu gibi takım oyunundan uzak ekiplere kolay yitirmiyorlar. Hırvatistan son derece uyumsuz bir takım. En kötü takımımız bile son Avrupa Şampiyonası’nda bir hata golü ile yenildiler. Evet, Hırvatlar Avrupa Şampiyonası’nda oynadığımız karşılaşmada çok gol kaçırdılar, Pazartesi akşamı oynadığımız maçta defalarca üst direğe takıldılar. Bu da onların bireysel oyuncular olduğunu kanıtlıyor. Bizim takımımız yeni bir takım. Yarışırken gelişmeye çalışmak zorunda olan oyunculardan kurulu. Bu nedenle ilk karşılaşmada aldığımız sonuç başarı sayılabilir. Belki rastlantılar bize yardım etti ama İsmail Köybaşı’nın akıl ile bağdaşmayacak girişimi de Hırvatlar için avantaj sayılmalı.

Bundan sonra neler yapılmalı? İsmail Köybaşı’nın yerine mutlaka bir sol bek bulunmalı. Hasan Ali kaldırım bile ondan daha iyidir. Fatih Terim eleştiriler karşısında geriye adım atıp bu kadrodan ödün vermemeli. Dışarıda bıraktığı oyuncular bu takımın içine girerse her şey tersine dönebilir. Yapılması gerekenlerden biri Emre Mor’un azgın sürgünlerini usta bir bahçıvan gibi budamaktır. Daha önce de yazdım. Emre Mor çok başına buyruk oynuyor. Hırvatistan karşısında onun kişisel girişimi ile kazanılan duran toptan golümüz geldi. Ancak bu bir rastlantıdır ve futbolda rastlantılara dayalı oynanan oyun ile bir yere varmak olanaksızdır. Takım oyununu mutlaka yerleştirmek gerekiyor ki bu da salt Ulusal takımla olmaz. Türk futbolunun genel sorunu olarak karşımızda durmaktadır. Türkiye Futbol Direktörü unvanlı Fatih Terim ligi oluşturan takımların hocalarıyla, ivedi olarak bu konularda bilgi alışverişinde bulunmalı.

En önemlisi de Ulusal takıma ilişkin tüm kararları Fatih Terim’in kendisinin vermesidir. Fatih Terim’in yanında ona yardımcı olacak bir tek insan yoktur. Bu Terim’in kendi seçimiyse -ki böyledir- yanlıştır. Çünkü yardımcılarının hiçbirinin antrenörlük deneyimi yoktur ve Terim’e yol gösterecek birikime sahip değiller. Gerektiğinde Terim’in yapacağı yanlışlıklara karşı duracak güçleri de yoktur. Fatih Hoca’nın yanında emir kulu olarak o mevkide duranların orada işi olamaz.

Biten Avrupa Futbol Şampiyonası’na bakıldığında öncesi de sonu da karmaşıktı, kavga düzeyinde çekişmeler vardı. Şimdi en azından kavga eleştiri düzeyine indi ve iyi sayılabilecek bir başlangıç yapıldı. Bundan sonrasında her durumda akıl oyunları öne çıkartılmalı. Kavgadan alınan enerji kısa vadede küçük şeyler kazandırsa da uzun erimde hiçbir işe yaramadığını Fransa 2016’da gördük...