19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Uluslararası felaket noktası

Seyyit Nezir

Seyyit Nezir

Eski Yazar

A+ A-

Dünya Sağlık Örgütü geçen yıl tam da bugün Kovit 19’u küresel salgın ilan ederek tüm ülkelere önlem alma çağrısında bulununca Türkiye de ilk hastasını saptamıştı! Bu arada kendi küresel bunalımını nicedir tüm insanlığa işsizlik, yoksulluk ve umutsuzluk olarak geri döndüren kapitalizm son bir yıldır geleceğe dair tüm beklentileri anbean yıkım ve tükenişe taşıdı. Salgını aşma çalışmalarında sürekli mutasyon keşiflerinden öte geçemeyen emperyalizm, çabaladıkça bocalıyor, kendi batışını tüm insanlığa yaşatmaktan çekinmiyor, batışını şantaj ve tehdit olarak kullanıyor.

ABD’NİN İPİ: HİTLER’İN YALANLARI

Küresel salgını bile kitleleri sindirmek için fırsata çeviren kapitalizm ve sarmalları, insanın toplumsal ve bireysel tükenişini dönüşsüz bir türsel çöküş süreciyle tarihsel sona götürmeyi kendi tasarımına uygun bir akışla yürütemeyince korkularını bütünleşik tehdit algısı olarak tüm halklara yüklüyor: Gerileme ve çöküş sürecini özellikle salgın döneminde denetimine alamayan ABD, kendi yok oluşunu durdurmak üzere çıkışı, son bir çabayla tüm dünyada Çin’e karşı bütünleşik bir tehdit algısı oluşturmaya bağlamakta buluyor. Bu, Hitler’in Sovyetler Birliği karşısında Yahudi düşmanlığının arkasına geçerek “uygarlığın korunması” propagandasıyla yarattığı küresel tehdit algısının bire bir aynısıdır. Mussolini ve Hitler’in yalnızca geniş kitleleri değil, Ezra Pound gibi şairleri, Knut Hamsun gibi yazarları bile teknolojinin uygarlığa getirdiği yıkımı durdurmak üzere kapitalizme ve komünizme karşı savaşta faşizmin saflarında yer alma yanılsamasına düşüren bu propagandayı büyük güçler arasındaki gerilimin şiddetini artırırca şimdi de kimi Batıcı aydınların desteklemesi ise hiç de uzak bir olasılık görülmüyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde kendimi böyle bir tartışmanın içinde buluverdim (https://m.facebook.com/story.php?story_fbid =10159432777503408&id=740483407).

RÜYADAN TRAJEDİYE

Küresel oligarşinin gözde temsilcilerinden Eski Alphabet ve Google CEO’su Eric Schmidt’in 2019’da Ulusal Güvenlik Yapay Zekâ Komisyonu’nca düzenlenen konferansa taşıdığı saptamalar sonrasında ABD’nin YZ çalışmalarında (Yapay Zekâ/Artificial Intelligence -AI) geride kaldığı ve kapsamlı bir rapor hazırlanması gerektiği sonucuna varılmıştı. 915 uzmanın küresel salgın sonrasındaki gelişmelere ilişkin görüş ve değerlendirmelerini de kapsayan ve geçtiğimiz günlerde yayımlanan 756 sayfalık raporda, Çin’de ve Rusya’daki teknolojik gelişmelerin ABD’ye ve tüm uygarlığa tehdit oluşturduğu vurgulanarak, tarihin evrensel rüyaya dönüşen bu en gelişkin uygarlığının da öncekiler gibi bir kalıntı olarak geçmişe gömülmek istendiği kaygıları ima ediliyor. Yanı sıra ABD Başkanı Joe Biden imzasıyla yayımlanan rehberde ise, bu kaygı ilk kez devletin en büyük kurumu ve temsilcisince, Amerikan rüyasının gerçek bir trajediyle sonuçlanabileceği itiraf ediliyor.

TEHLİKE NEREDE?

İnsanlık için gerçek tehlike kapitalizmin ta kendisi... Yeryüzünde dokunduğu her nesneyi, her sözcüğü, her imgeyi kral Midas gibi paraya ve mülkiyete dönüştürmeyi varoluş gerekçesi gören küresel oligarşi, nicedir bilim ve teknolojiyi de aynı amaçla kullanıyordu. Özellikle YZ çalışmaları tam da insanın her saniye kusursuz denetimini öngörüyor, bu yönde tasarlanıyordu. Ancak bir gün YZ’nin denetimden büsbütün çıkarak, insan zekâsının yerini alacağı kaygıları algoritmanın yaratıcılarınca da paylaşılmaya başlandı. YZ alanında çalışan mühendisler ve konuya kafa yoran aydınların büyük çoğunluğu ise, son bakışta YZ’nin bir araç, insanın yarattığı bir algoritma olduğunu savunuyor, insanın insanı denetlemek üzere oluşturulan başka araçlardan farklı olmadığı görüşünde ısrar ediyordu. Ne ki son YZ raporu, YZ’nin ulaştığı hızın her an denetimden çıkarak en yetenekli ve bilgili insanı hesaplanmayan işlemlerle yüz yüze bırakabileceği kaygısını yansıtıyor, bir YZ’nin yönettiği başka YZ’lerin yanlışının insan özne tarafından görülemeyecek tehditler doğurabileceğini saptıyor. Tehlike, küresel oligarşinin ve emperyalizmin ellerinde büyüttüğü bumeranga dönüyor.

Ne ki daha da büyük tehlike aydınların, düşünür ve sanatçıların aymazlığa varan vurdumduymazlığıdır. Ressamlar kendilerinin renge ve boyaya YZ’de olmayan duygular kattığını, şairlerse sözcüklere sözlüklerde olmayan anlamlar yüklediklerini söyleyedursunlar, bir noktadan sonra kapitalizmin emrindeki yüzlerce YZ’ye buyruk veren Tepe YZ’nin yanlışını düzeltmeye aynı anda aynı noktaya odaklanmış binlerce mühendisin süper kavrayış hızı yetişemeyecek... Uluslararası felaket anı gelip çattığında ne yapmalı sorusu hiçbir anlam taşımayacaktır.