25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 24°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Volkan Demirel ektiğini biçiyor...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Kültürümüzde köklü bir yer edinmiş “Rüzgâr eken fırtına biçer” özdeyişini hepiniz bilirsiniz. Volkan Demirel’in, Kazakistan ile oynanan Ulusal karşılaşmadan önce yandaşlarca küfürlü protesto edilmesi tam da bu özlü sözü anımsatıyor insana. Göze karşı göz isteyen, kin tutan, yapılan hataları başka alanlara taşıyan biri değilim. Ancak Volkan Demirel’in hatta takım kaptanı Emre Belözoğlu’nun yaptıklarını tribünlere türlü nedenlerle ve çok çeşitli, değişik sorunlarla giden yandaşların yadsıması olanaklı görünmüyor bugünkü kültürel yapımız içerisinde.

Kazakistan maçından önce yapılanları büyütmemesi gereken Volkan Demirel olmalıydı. Çünkü yandaşların birikimi var. Volkan’ın tribünlere edep yerini göstermesi, Fenerbahçe gol attığı zaman sevincini, Melo’nun(bu oyuncunun da Volkan’dan eksiyi yok ya...) sırtına sıçrayarak abartılı bir şekilde göstermesi, gazetecileri tehdit etmesi insanların belleklerinin bir yerinde canlılığını korumaktadır. Yaşamın içerisinde türlü ekonomik ve sosyal sıkıntılarla boğuşan bu insanlar statlara belli oranda da olsa sorunlarından kurtulmak, rahatlamak, hatta küfrederek stres atmak için gidebilirler. Bu durumda anlayışlı olması, olayı anlayıp yerli yerine koyması gereken tribünler değil futbolun asıl unsurları yani futbolculardır.

Çoğu en alt düzeyde ücretle çalışan ya da işsiz gençlikten oluşan saldırgan yandaşlara futbol adına hiçbir şey sunmayacaksınız, Kazakistan maçı öncesinde üç karşılaşmada bir puan alarak izleyicinin karşısına çıkarsanız geçmişte yaptıklarınız karşınıza çıkar. Hocanız ayda bir milyon lira alırsa, siz futbolcular her takım değiştirme döneminde yıllık 3-5 milyon Avrolara imza atarsanız, bir de ortada futbol adın üretiminiz yok denecek kadar az olursa kısa çöp uzun çöpten hakkını alır.

Üstat Pir Sultan Abdal’ın yaklaşık 400 yıl önce dediği “gün gelir kısa çöp uzun çöpten hakkını alır” söylemine göre yandaşlar hakkını salt küfrederek alıyorsa öpüp başınıza koyun. Adaletsizliğin ve futbolsuzluğun bu denli büyük olduğu bir ortamda öncelikli olarak yargılanacaklar vatandaşlar olamaz. Önce, bu kirli futbol ortamını yaratan futbolcular, teknik adamlar ve yöneticiler temizlenmeli, sonrada tribünler sorgulanmalı.

Bir futbolcu neden kendine koruma tutar ve o korumalar gazetecilere neden saldırır? Volkan Demirel bu sorunun da yanıtını vermelidir. Metin Oktay sokaklarda, kahvehanelerde halkıyla sarmaş dolaş ömrünü geçirdi, Volkan Demirel kendini halkından koruyor. Bu ne yaman çelişkidir.

Volkan Demirel küfürden bu denli rahatsızsa kendini Ulusal takıma çağıran küfürbaz hocası Fatih Terim’e şu sözleri söylemeliydi: “Siz küfrün odak noktası olmaktan yargılı(mahkûm) durumuna düştünüz. Ben sizinle aynı ekibin içinde olamam.” Deme ki, ortada içtenlikten yoksun bir tutum var. Bu içtenliksiz tutum ve davranışlar içerisinde, eldivenleri atıp stadyumdan ayrılmak hiç de doğru durmuyor...