Ya Fenerbahçe’ye kurulan paralel tuzak?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Paralel Çete/Terör Örgütü” diye nitelendirdiği Gülen Cemaati, hükümeti kullandığı saldırı döneminde Fenerbahçe’yi ele geçirmek için de tuzak kurdu. Ergenekon kumpasının mimarı Savcı Zekeriya Öz’ün başlattığı bu saldırı sonucunda Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve diğer bazı yöneticiler azılı suçlular gibi basılıp tutuklandı.  

Şimdi bu oyunu düzenleyenler, başka davalar yüzünden perişan durumda... Lakin, yeniden görülen Fenerbahçe’ye karşı şike davasının başında yargıç Ahmet Civelek bulunuyormuş. Bu yargıç, Ergenekon kumpasının sebebi gösterilen ve Ümraniye’de bulunduğu söylenen bombaların 24 saat içinde imha edilmesi kararını vermiş. Sanıkların lehine olabilecek kumpas delilleri acilen yok ettiren bu yargıç şimdi Fenerbahçe’yi yargılıyormuş. 

ERDOĞAN ÇELİŞKİSİ 

İşte bu durum; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Paralel yapı ile mücadele ediyoruz!” iddiasının havada kaldığını göstermektedir. Çünkü o, paralel örgütle mücadelede ikili davranmaktadır. Konu kendisini ve partisini ilgilendiriyorsa, müthiş bir kararlılıkla saldırmaktadır. Ki, AKP’lilere ilişkin yolsuzluk iddiaları karşısında böyle yapmış, olayı kapatmak için her şeyi çiğnemiştir.  

Eğer dava başka kumpaslarla ilgili ise Erdoğan, Cemaat’in kurduğu tuzağı görmezden gelmektedir. Bunun en açık örneği de paralel örgütün Fenerbahçe’ye karşı düzenlediği bu saldırının davasıdır. 

TAM PARALEL ŞİKE 

Fenerbahçe’ye karşı 5 Temmuz 2011 tarihinde başlatılan operasyonda paralel polisin düzenlediği fezlekeyi, Savcı Mehmet Berk iddianame yapmış, iddianameyi yargıç Mehmet Ekinci gerekçeli karar haline getirmiş ve basmıştı cezayı...  

Bu süreci çok yakından izleyen birisi olarak birçok kez davanın cemaat işi olduğunu yazdım. Sadece bir örnek vereyim: İddianamede, o dönemin TFF Başkanı Mahmut Özgener’in, Aziz Yıldırım’a Türkiye Futbol Federasyonu’ndan yasadışı biçimde para aktardığı, Yıldırım’ın bu paraları şike için kullandığı iddia ediliyor. Bu kadar açık ve büyük bir suçlama ortada iken; Şike davasına bakan mahkeme, Mahmut Özgener’i ne şüpheli olarak ne de tanık olarak çağırdı. Çağırmadı çünkü, Sayın Özgener konuşsa idi, iddianameyi çökertecekti...  

Saldırının propaganda ayağını; Cemaat medyası üstlenmişti. Fethullah Gülen imzası her yerden sırıtıyordu. Hatta bu Cemaat lideri, Fenerbahçe’nin Galatasaray ile yaptığı şampiyonluk maçından sonra çıkan olaylar hakkında konuşurken, taraftarı “katillik”le suçlayacak kadar kendinden geçmişti. 

Ve Fenerbahçe stadının içinde, seyirciye saldırıp kışkırtan da işte bu zatın polisi idi... 

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir polis şefi gibi paralelin izini sürerken niçin Fenerbahçe’nin içindeki o kocaman ayak izlerini görmezden geliyor? O mahkemeye bu yargıcın başkanlık etmesini sağlamak; paralel yapının bu kumpasını sürdürmek değil de nedir acaba?  

*** 

Sayın Cumhurbaşkanı, Fenerbahçe yönetimine nedense düşman gibi davranıyor. Bunun bir örneği de İstanbul Valiliği ile kulübün yaptığı okul protokolünü, yasaya aykırı biçimde Milli Eğitim Bakanı’nın yok saymasında gördük.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tavsiyem, gücünü Fenerbahçe ile mücadeleye değil paralel örgütle mücadeleye harcamasıdır. Sayın Erdoğan paralel çete ile mücadeleyi, bütün kumpasları çökerterek götürmezse sonunda kendisi yitirecektir.