19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yalan mabedi

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Danimarkalı yönetmen Mads Brügger’in 2009’da çektiği “Kızıl Mabet” (Det Rode Kapel) adlı belgesel film, Kuzey Kore olarak da bilinen Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni anlatır. Brügger, KDHC’nin “şer ekseni”nin bir parçası ve “gelmiş geçmiş en katı, en zalim totaliter devlet” olduğuna inanmaktadır. Bu inancını belgesele dönüştürüp dünyanın dikkatini bir kez daha “Kuzey Kore cehennemine” çekmek için bir yalana başvurup bu ülkeye sızmaya karar vermiştir.  

İki “sanatçı” arkadaşıyla birlikte KDHC-Danimarka kültürel ilişkilerini geliştirmek amaçlı bir proje kapsamında başkent Pyongyang’a gelir Brügger. Kuzey Koreli yetkililere sosyalist olduğunu, Batı’nın bu ülke hakkında yürüttüğü kara propagandayı boşa çıkarmak için elinden geleni yapacağını söylemiştir. Yani Koreli yetkilileri kandırarak, KDHC’nin gerçek yüzünü tüm dünyaya göstermek için tehlikeye atılmış, büyük cesaret ve hüner  

sergilemiştir!  

Kuzey Koreli kadın mihmandarla birlikte dolaşırlar, çekim yaparlar, sağı solu ziyaret ederler. Brügger, palavralarını destekleyebilecek tek bir görüntü bile kaydedemese de kameraya dönüp sık sık şu tür laflar eder: “Bakmayın böyle göründüğüne, bu ülke aslında cehennemden farksız... Bilmediğimiz bir yerlerde toplama kampları var ve her gün yüzlerce insan öldürülüyor... Örneğin şu anda neşeli bir piknik yapıyoruz Koreli gençlerle birlikte ama sakın aldanmayın, aslında Nazi Almanyası’ndayız gibi hissediyorum... Bize rehberlik eden kadın İngilizceyi, kesinlikle Amerikalı esirleri sorgulamak amacıyla öğrenmiştir... Bakın sokaklarda hiç engelli insan göremiyoruz, çünkü öldürüyorlar... Aslında bunların barış falan istediği yok, zaten 1950’de de önce bunlar saldırmış, güneyi işgal etmişti... Şu kadının Kim-İl Sung’un heykeli önünde ağladığına bakmayın, korkusundan kesin numara yapıyordur...”  

“Kızıl Mabet”, 88 dakika boyunca sahtekâr bir belgeselcinin hödüklüklerinden başka bir şey göstermez ama önemli film festivallerinde yer almış, ödüllendirilmiş, kutsanmıştır. Oysa, aptallara layık, tiksinti uyandırıcı yalan bombardımanından başka bir şey yoktur  

ortada.  

2014 yapımı, CIA tarafından Kuzey Kore devlet başkanına suikast yapmakla görevlendirilen, bu ülkeye giderek bir “halk devrimi” başlatan Amerikalı iki televizyoncunun “mizahi” serüvenlerini anlatan “Röportaj” (The Interview) filmini de anımsayalım... KHDC çok sert tepki göstermişti bu filme. Hatta, ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, 2014 Kasım ayında gerçekleştirilen ve “ABD’ye karşı en büyük siber saldırı” olarak nitelediği olaydan da Kuzey Kore’li hacker’ları sorumlu tutmuştu.  

HAVUZ MEDYASI  

Kuzey Kore, hakkında en çok yalan söylenen, kara propagandanın en arsızca örneklerine maruz kalan bir ülke ve gün geçmiyor ki yeni palavralar sıkılmasın...  

Dünkü Aydınlık’ın “Medyanın Halleri” bölümünde de ele alınmıştı; 12 Mayıs tarihli Hürriyet, Cumhuriyet, Milliyet, Sabah, Vatan, Zaman, Yeni Şafak, Taraf, Bugün, Akşam, Star gazetelerine bakın... Hani kimi günler, havuz medyasına bağlı dört beş gazete aynı cümleleri içeren aynı manşetleri atıyor ya, işte bu saydığım gazetelerin tümü de bir başka “havuz”un medyası... İstisnasız hepsi, “Kuzey Kore lideri törende uyuyakalan bakanı idam ettirdi... Kanlı diktatörden uçaksavar mermileriyle infaz...” gibisinden başlıklarla aynı yalanı haberleştirdiler. Havuzun suyunun BBC’den geldiğini vurgulamama gerek yok  

sanırım. 

Yalan haber yaptıklarında, burunları Pinokyo’nunki gibi uzamayanlar sevinmesin... Masal bu ya, bir de sonunda kurda yem olan Yalancı Çoban vardır...  

“Kurt” dediysem, sakın yanlış anlaşılmasın, Kuzey Kore’li hacker’ları kastediyorum yalnızca.