28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yalvaranlar, kaygılananlar, şaşıranlar, telaşa düşenler, kıvrananlar, çaresizler

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

ABD'nin Suriye'den çekilme kararı, ABD piyonları ve işbirlikçileri arasında çeşitli tepkilere yol açtı.

PKK gibi, "Gitme, bizi ortada bırakma" diye yalvaranlar var.

Kemal Kılıçdaroğlu gibi, kaygılananlar var.

Meral Akşener gibi, Amerika yandaşlığına yeni bir örtü bulmak için ne yapacağını şaşıranlar var.

"Durun hele, ABD geri gelecektir" propagandasıyla ABD umudunu ayakta tutmaya çalışanlar var.

"ABD ile Rusya anlaştı" tezleriyle federasyon planına delik tenekeyle su taşıyanlar var.

"ABD kim bilir hangi ödünleri aldı" sorularıyla emperyalizm karşıtı görüntüsü altında, örtülü Amerikancılığı sürdürenler var.

YALVARMAK ÇARE DEĞİL

Tarihte yalvararak bulunmuş bir çareye rastlanmıyor. İşte ABD askeri Suriye'den çekiliyor ve PKK/PYD/YPG/HDP cümleten ortada kalmıştır. PKK, silaha davranarak boyundan büyük işe kalktı ve ABD ile İsrail'e bel bağladı. Hesapları en başta yanlıştı. Bu hesabı yalvararak değiştirme şansları yoktur. Kaderleri yenilmekti. Çareleri kalmamıştı. Bu koşullarda Bölücü Terör Örgütü'nün teslim olmayı tartıştığını açıklamıştık. Şimdi bu tartışma, daha da hararet kazanmıştır.

PROJE EFENDİSİNİ KAYBETTİ

CHP Eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in defalarca bütün kanıtlarıyla açıkladığı üzere, Kemal Kılıçdaroğlu, bir ABD tertibiyle Genel Başkan koltuğuna oturtulmuştu. O tertip, Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir uygulaması idi. Nitekim CHP yönetimi, her seçimde HDP/PKK işbirliğinde ısrar etti ve hâlâ HDP ile birlikte seçim planları yapıyor. BOP çöktü, ama CHP'nin BOP içindeki görev aşkı devam ediyor. Dahası CHP'yi HDP'leştiriyorlar. Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi Cumhuriyet Devrimine silah çekenleri CHP'nin idolleri yaptılar.

ABD askerinin Suriye'den çekilmesi, Kılıçdaroğlu Projesinin de sona ermesi anlamına geliyor. Ancak çırpınış devam ediyor. Kılıçdaroğlu, ABD çekildiği için kaygılarını dile getiriyor. Bu gelişme, İran ve Rusya'ya yarayacak endişesi içinde. Türkiye yok! Dün CHP adına yaptığı açıklamada, Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, "ABD'nin çekilmesi umarız Suriye'de olumsuz gelişmelere yol açmaz" kaygısını dile getirdi. ABD'ye bel bağlamanın CHP dilindeki karşılığı bu oluyor. CHP, Çeviköz'ün ağzından "Ortadoğu'da askerî güç kullanılmasına karşı olduklarını" da ilan etti. CHP Yönetimi, Türk Ordusunun vatan bütünlüğü için askerî harekâtına karşı mevzilenmiştir. Bu tavır, her cephede tutarlıdır. Aynı Çeviköz, geçen hafta Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi tehdit eden İsrail ile işbirliğini savunuyordu.

İYİ PARTİ'NİN İFLASI

İyi Parti'nin bütün tavır ve eylemlerini, ABD'nin gösterdiği hedeflere vurmak başlığı altında toplayabilirsiniz: Araplara vurmak, Suriye'ye ve Suriyelilere vurmak, Çin'e vurmak, Rusya'ya vurmak, İran'a vurmak, Türk Ordusuna masa altından tekme atmak... Bütün bunlar, İyi Parti'nin kurulurken ilan ettiği Atlantik sistemine bağlılığın gereği idi. Ne var ki, bağlandıkları güç, Batı Asya'da yenildi. Bu durumda Meral Akşener yönetimi susmasın da ne yapsın? ABD yandaşlığına hele bugün yeni bir örtü bulmak için Parti yönetimindeki arayışların yoğunlaştığı anlaşılıyor. Kıvranma halindeler.

DÖNMEYECEK SEVGİLİ

ABD'nin Suriye'den çekilişini bir türlü kabul edemeyenler, kendilerini terk eden sevgilinin döneceği umudunu yayıyorlar.

Sevgiliniz dönmeyecek, dönemez! Çünkü bu çekiliş, keyfî bir karar değil. Trump, seçim kampanyasında "ABD Ortadoğu savaşında akılsızca 7 Trilyon dolar harcadı" propagandasıyla yönetime geldi. "Bu parayla ülkemizi baştan aşağı iki kez kurardık" diyordu.

ABD ekonomisi artık Batı Asya savaşını taşıyamıyor. Savaşı kazansa, bu muhasebe yapılmayacaktı elbette. Yenildi. ABD, silahla gelmişti ve silaha boyun eğerek gidiyor. Kan dökerek gelmişti, itibarını yerlere dökerek gidiyor. ABD, dövüşte yenilen horozlar gibi kanlı ibiğiyle dövüş meydanını terk etmektedir. Hangi güçle ve hangi yüzle dönebilecektir?

SAMİMİ ŞAŞKINLAR

Bazı şaşkınlar ise, odatv sayfalarından "ABD ile Rusya federasyon planında anlaştı" tezlerini piyasaya sürdüler. Böylece Suriye'nin ve Türkiye'nin bölünmesi planlarına altı delik tenekeyle su taşımaya devam ediyorlar. Bu şaşkınların vatanseverlik satmaları da belki samimi olabilir. Çünkü ABD'nin yenilmezliğine samimiyetle inanmış bulunuyorlar. Ancak samimiyetleri, gerçeklerden kopmuş olmalarına çare değil. Türkiye, Suriye, Irak ve İran, federasyon planını bozmak için savaştılar. Rusya'nın da, onlardan ayrılıp, Karadeniz ve Akdeniz'de düşmanı olan ABD tarafına geçmesi mümkün değil. ABD, Suriye'yi terk edince hangi askerle federasyon kuracak? PKK/YPG/PYD, Türk ve Suriye ordularının pençesinde ezilince, federasyonun piyonlarını nereden devşirecekler? Samimiyet, hiç kimseyi şaşkınlıktan kurtaramıyor.

Herkes şunu iyi bilsin: Yeni bir dünya kuruluyor. ABD'nin efendilik iddiaları, Suriye ve Türkiye'de federasyon planlarıyla birlikte Batı Asya'nın uygarlık topraklarına gömülmüştür.

SADAKATTE ÖDÜNSÜZLER

"Türkiye hangi ödünleri verdi" sorusuyla, ABD yandaşı konumlarını gizleme telaşına düşenler, en zavallı konumdadırlar. Çünkü gerçeğe en ters duruma düşenler bunlardır. Bütün dünya yorumcuları, kazananların başına Türkiye'yi yazıyorlar. Tayyip Erdoğan düşmanlığından gözleri kör olanlar ise, Türkiye'nin kazandığını görmüyorlar, görmek istemiyorlar. Amerikan gemisinin fareleri bile gemiyi terk ederken, onlar Washington'a sadakatten ödün vermiyorlar.

GEMİNİZ BATIYOR

Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna girme kararı ve ABD'nin Suriye'den çekilmesi, gemi tartışmasına da son noktayı koymuştur. Evet, Vatan Partisi, Tayyip Erdoğan ve her partiden bütün vatanseverler aynı gemideler. ABD projelerinde samimiyetle veya samimiyetsiz olarak görev üstlenenler ise, işte ABD gemisindeler. Şimdi gemileri batıyor.

Bu tartışma, vatana bağlılık ile Tayyip Erdoğan düşmanlığına bağlılık arasındaki tartışmaydı. Tarihî önemdeydi ve hâlâ tarihî önemdedir. Çünkü Türkiye'ye yönelen tehdit, Doğu Akdeniz ve Ege'de devam ediyor. Ya bu tehdide karşı milleti ve devletiyle Türkiye gemisindesiniz, ya da Amerikan gemisinde meçhul istikamete seyrediyorsunuz.

NE YAPACAKLAR

24 Temmuz 2015 günü Türk Ordusunun PKK'ya karşı silahlı harekâta başladığı günlerden bugüne üç yıl beş ay geçti. Vatan Savaşına PKK/HDP ile birlikte "Saray Savaşı" çamurunu atanlar vardı. Vatan Partisi, bu süreçte adını kanıtladı. Çamuru atanlar ise, ellerinde o çamurla kalmışlardır. "PKK kazanırsa, ne yapacaksınız" diye soruyorlardı. Şimdi biz onlara soruyoruz: ABD sizi terk etti, PKK yerle bir oluyor, ne yapacaksınız?