29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yargıtay siyaset mühendisliğine soyundu!

Sabahattin Önkibar

Sabahattin Önkibar

Eski Yazar

Yargıtay’ın aldığı karar siyasallaşma diye yorumlanacak.
Hatta yargı eli ile siyaset mühendisliği yapılıyor diyenler de olacak.
Bütün Türkiye’nin beklediği bir davayı hemen sonuçlandırmamak neden?
Dava basit yani içeriği karmaşık değil.
Bir saat içinde verilebilecek hükmü ay sonuna ertelemek siyasete müdahale yorumlarına sebep oldu.
Ayrıca o ilanı Yargıtay’ın kapısına asmak ne demek?
Buna benzer başka bir örnek var mı?
Belli ki o ilan 15 Mayıs’ta toplanacak olan MHP kurultayına dönük bir teşebbüs.
Başkent’de söylenen şu:
Yargıtay kafa karıştırarak 15 Mayıs’ı engellemek yani o heyecanı yok etmek istiyor zira kurultaya ipotek koymuştur.
Ahmet Davutoğlu’na karşı yapılan Saray darbesinden sonra bu hadiseye de birileri Yargıtay darbesi derse haksız olur mu bunun yorumunu okurlarıma bırakıyorum.
Benim önerim şudur:
MHP’deki Bahçeli muhalifleri 15 Mayıs’ta kurultayı yapmalı ki emin olun oradan çıkacak milli irade kararını Yargıtay asla iptal edemez...

Ne dediğini anlayan var mı?
Hani derler ya, kuyuya bir taş attı, 40 kişi çıkaramıyor.
Devlet Bahçeli de öyle... Bir laf etti... Ne demek istediğini anlayan yok.
Hükümete fiili destek resmileşecek diyor.
Kimileri bunu Başkanlık, kimileri partili Cumhurbaşkanlığı desteği diye yorumladı.
Bazıları ise hayır öyle değil, koalisyon çağrısı dedi.
Bahçeli’ye ne demek istedin diye tekrar sordular, yine net cevap yok.
Benim anladığım şudur:
Kurultay kıskacına girip debelenen Bahçeli o sözleri ile hem AKP’den imdat istiyor hem de partili delegelere koalisyona girip size imkanlar sunabiliriz mesajını veriyor.

Bunlar kriz değil mi?
Pardon ama ekonominin barometresi nedir?
Yabancıların kontrol ettiği borsa ile döviz piyasasındaki uyduruk göstergeler mi?
Türk toplumu Turgut Özal’dan beri bunlarla uyutuluyor.
Oysa ekonomik verilerin esası sanayi üretimi, KOBİ’lerin şahlanması, ihracat ve tarım kesimidir.
Çıkın çarşıya feryat etmeyen tek bir esnaf göremezsiniz.
Tarım yerlerde, üretici feryat ediyor.
Turizm bitmiş, yetişmiş onbinlerce hizmet sektörü çalışanı işsiz.
Memur, işçi, emekli açlık sınırında.
Nerede ise bütün toplum bankaların ipoteğinde zira alınan kredilere rehinler.
Buna kriz demeyip borsa 50 bine düşünce mi kriz var diyeceğiz?

Kilis ve Diyarbakır’a gitsene!
-”Muhalefet Sivas’ın ötesine geçemiyor!”
Yıllardır bunu söyleyen Tayyip Erdoğan’a çağrım var.
Sayın Cumhurbaşkanı ülkenin birliğini temsil eden zat-ı devletinizi Diyarbakır ile Kilis’de birlik ve barış mitingleri yapmaya davet ediyorum.
Sakın şimdi zamanı değil deme tersine tam zamanı zira güneydoğudaki PKK isyanı sürüyor ve bölgede yaşayan vatansever Kürt kardeşlerimizi yüreklendirmek gerekiyor.
Aynı şekilde IŞİD saldırısı altındaki Kilislilere devletin yanlarında olduğu en üst seviyede hissettirilmeli!
İlaveten hem güneydoğu hem de Kilis tablosunun bire bir sorumlusu AKP iktidarı, dolayısı ile böyle bir sorumlulukları da var...