25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yatağan işçisi tüzsüz üçün...

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

CNBC-e'deki Vikingler dizisiyle yarış halindeyiz. Onlar yelken ve kürekle gidiyorlar. Biz Hayrettinliyiz, gemilerimizi karada yürütüyoruz. Denizde amiral kalmayınca, gemileri karaya çıkardık. Merak etmeyin, Tanrı Odin bizimle. Avrupa'nın koca savaş tanrısının kökü bizde.

Yatağan işçisi dağa çıkınca, okuyucularımıza destur diyoruz, Odin bahsini erteliyoruz. Mustafa Kemal'in gemileriyle işçilerle birlikte dağa çıkıyoruz.

Tur/Tüz kökü

Dağa çıkmak, Türkçemizde düzenin dışına çıkmaktır. PKK düze iniyor, işçi düzenden çıkıyor.

Orhon Yazıtları, Yatağan işçilerinden ve Çarşı Grubu'ndan şöyle söz ediyor: "Tüzsüz üçün..." Başkaldıranlara, itaatten çıkanlara öyle deniyor (Talat Tekin, s.24).

Tüz, Türkçemizin en eski köklerinden. Onun da kökü var: Tur. R>Z dönüşmesi denen olay. Tur/Tuz, insan demek (Doğu Perinçek, s.12, 85, 92, 142).

Töre ile Tüz/Düz aynı kökten. Timur'un Tüzükatı'nı duymuşsunuzdur. Törenin yazılı hale getirilmesidir.

Törük ise Törelidir ve kurumlaşmıştır. Törü, Türkçenin hemen bütün ağızlarında kurum (Thomsen, Stark, Tekin, Vambery ve Sözlükler).Tüzük ile Türük de aynı Tur/Tuz kökünden. Orhon Yazıtları'nda bize Törük/Türük deniyordu. Ü sesini o yüzyıllarda yitirdik, Türk olduk.

Fakirin son bilimsel keşfi

Türk, köken olarak türeyen (türük) anlamında mı, yoksa töreli (törük) anlamında mı, hararetli bir tartışma var dilbilimciler arasında.

Bu fakir, o tartışmanın yersiz olduğunu keşfetti ve dilbilimcilerimiz arasındaki tatsızlığa bugün son veriyor.

Keşif şudur: Türeyen ve Töreli sözcüklerinin kökü aynı.

Bizde seslerle oynayarak kutupları keşfetme yöntemi yok! Keşfimizi Kuman/Kıpçak, Altay Teleüt ve Yakut Türkçesine dayandırıyoruz. Hatta Sümerce, Latince, Eski Bulgarca, Eski Macarca, Almanca, Yunanca ve Fransızcaya!

Kuman, Teleüt ve Yakut ağızlarına bakalım

Kumancadan başlayalım:

Töremek = Türemek, doğmuş.

Töretmek = Yaratmak.

Törelemek = Yönetmek, hükmetmek (Grønbech, s.194).

Kuman Türkçesinde görüyoruz ki, türeme ve töre aynı kökten. Bizdeki gibi Ö-Ü ayrılması olmamış, Ö'den vazgeçmemişler.

Geldik Altay Teleüt ağzına:

Tör = Baş köşe, saygın insanlar için ayrılan yer.

Törü = Bürokrat.

Törö = Yavrulamak, doğurmak (hayvanlarda).

Törögün = Akraba (Teleüt Ağzı Sözlüğü, s.118).

Burda da kurumlaşma ve hukuk anlamına gelen sözcüklerin kökündeki Tör- ile türeme ve doğurma anlamındaki Tör-'ün özdeş olduğunu görüyoruz.

Yakut/Saha Türkçesi çok önemli. Çünkü Türkçenin en eski özgün köküne en yakın olduğu söyleniyor. (Radloff'un yalancısıyım):

Töröö = Doğurmak.

Törüttee = Kurmak.

Törütteeçi = Kurucu.

Törüt = İlke.

Törüt = Kök, köken (Vasiliev, s.70, 126, 166, 171).

Görüyorsunuz Türeme köküyle Töre kökü aynı.

Eski Bulgar Türkçesi ve Eski Macarcada dahi Törü ve Törö aynı anlamlarda (Talat Tekin, Hunların Dili, s.32).

Nogay okuyucumuz Bir Beyin Oğlu Görkem Ayyıldız, selam olsun, Kuzey Kıpçakçasını yazarsa öğreniriz.

Ur'a ve Roma'ya hoş geldiniz

Tör köküne yapışıp sıkı çekersek, kendimizi Sümer başkenti Ur'da ve Roma'da buluyoruz. Bizi havaalanında karşılıyorlar.

Sümerce Dur = Evin veya odanın en iyi, en önemli yeri (Osman Nedim Tuna).

Tor Thromos Trone Thron

Türkçenin bütün ağızlarındaki kurum ve kurumlaşma anlamıyla bağlantılı olarak, Tatarcada da Tor = Sofanın şeref mevkii (Mustafa Celâleddin Paşa, s.265-266).

Batı dillerinde de taht sözcüğü hep aynı dur/tor kökünden:

- Thromos = (Yunanca)

- Trone = (Fransızca)

- Thron = (Almanca)

Vikinglerde Thor diye bir Tanrı var. Çok şerefli bir Tanrı! Makam sahibi! Tor kökünden gelmesin? Lafın gelişi söylüyorum, yalnızca ses benzerliği! Bilimsel bir iddia değil!

Latinceye gelince:

Derivare = Tür, kök (Elsässer, s.45).

Haluk Tarcan ve Ünal Mutlu dostlarımız bu Derivare'den girip büyük olasılıkla Etrüskçeye ulaşacaklardır. Şu anda bilgisayar günüm olmadığı için bendeki Latince kökenbilim sözlüklerine bakamıyorum (Şafak Terzi'ye teşekkürler, o da töröledi şu sıra, veliahda hoş geldin).

Sümerce dur ve Latince derivare şu açıdan önemli: Kurum anlamına gelen töre ile türeme anlamı yine buluştular. Yani fakirin keşfini, Sümerce ve Latince de doğruluyor.

Tur'un T'sini atsak

ayıp olur mu?

Peki, şu Tur kökünün başındaki T'yi atsak ne olur? Biz atmıyoruz, T sonradan taht kurmuş oraya:

Ur!

Ur, hem Eski Türkçede, hem de bugünkü Almancada kök anlamına geliyor. Aynı zamanda Türeme anlamı var. Çünkü kökten türüyoruz ve ürüyoruz.

Urug, soy ve tohum demek.

Üremekte T yok! Kim koymuş o T'yi sonradan oraya?

Açıyorum Orhon Yazıtları'nı:

Urı = erkek, er anlamında.

"Urı oglın" deniyor, yani erkek evlat. (Talat Tekin, s.26, 30).

Oglan, 8. yüzyıl Türkçesinde hem kız, hem erkek için kullanılıyor: Kız oglın ve Urı oglın.

Kadın hareketini memnun etmek de görevimiz. Oğulda eşitmişiz, sonradan bozulmuş eşitlik, oğul erkeğin olmuş. "Kız oğlan kız" sözcüğünü hâlâ kullanıyoruz, el değmemiş anlamında.

Töreden, Tüzükten, türemeden girdik, T'yi yollarda yitirdik ve Ur köküne ulaştık Almanca kardeşimiz çıktı. Sümerce dedemiz, Latince (Etrüskçe) ise teyzemiz! Yoksa dayımız mı?

Filleri doyurmamak

üçün tüzsüz olduk

Sahi biz hangi limandan bu sefere çıkmıştık?

Yatağan işçileri "tüzsüz" olmuşlardı, öyle değil mi?

Timur'un Tüzükatı'nı çiğnemiş ve "filleri doyurmayız" diye ayaklanmışlardı. Tüzsüz olma mevsimi açıldı.

Emekçi, kendi töresini getirecek.

Açık denizdeyiz ve pusulamız bizi büyük geleceğe götürüyor.

Fırtınalara meydan okuyoruz, öyle değil mi Cem Gürdeniz amiralimiz?

Sayın Lale Gürman okuyor mu bu gevezeliklerimizi, haftalık Aydınlık'ta sesini duyardık.

KAYNAKLAR

Fakiri bu köşeden kovmamaları için (kovarlarsa Vatan gazetesine giderim, orada özgürlük var), eski yazılarda verdiğimiz kaynakların künyesini tam vermeyeceğiz. Kısaltıyoruz. Bağışlana.

Moustapha Djelaleddin, Turcs Anciens et Modernes, Paris, 1870.

Grønbech, Komanisches Wörterbuch.

Doğu Perinçek, Og'dan Oğur'a, İstanbul 2012.

Radloff, Proben der Volksliteratur der türkischen Stämme Süd Sibiriens, 1872.

Ryumina-Sırkaşeva- Kuçıgaşeva, Teleüt Ağzı Sözlüğü, TDK, Ankara 2000.

Sören Stark, Die Alttürkenzeit in Mittel- und Zentralasien, Wiesbaden 2008.

Talat Tekin, Orhon Yazıtları.

Talat Tekin, Hunların Dili.

Osman Nedim Tuna, Sümer ve Türk Dillerinin Tarihi İlgisi ile Türk Dilinin Yaşı Meselesi, Ankara 1997.

Vambery, Etymologisches Wörterbuch der Turko-Tatarischen Sprachen, Leipzig 1878.

Vasiliev, Türkçe-Sahaca (Yakutça) Sözlük, TDK, Ankara 1995.