Yedi-Sekiz Hasan Paşa sen çok yaşa!

Osmanlı’da -özellikle gerileme döneminde- akrabalık, damatlık veya başka tür sebeplerle ve ilişkilerle “paşa” yapılan pek çok isim vardır. Bunların en bilinenlerinden birisi de “yedi-sekiz Hasan Paşa” namıyla maruf olanıdır.

Padişah Abdülhamit’i, Çırağan Sarayı baskınından kurtaranlardan birisi olduğu için, Hasan Ağa’ya bu olaydan sonra “Paşa” unvanı bahşedilir. Yalnız Paşa’nın bir sorunu vardır. O da, cehaleti ve okuma-yazmasının olmamasıdır. Ama ne gam. İmzasını Arapçada 7 (V) ve 8 (?) rakamlarından oluşan yan yana iki şekille atmaya başlar Hasan Ağa. Adı da bu nedenle “yedi-sekiz Hasan Paşa” olarak anılmaya başlar. Allah’a şükür, bugün iktidara egemen olan ve Osmanlı hayranı, geriye özlem duyan zihniyet, şimdi yayınlanan yeni bir KHK ile örneğin, eski bir belediye çalışanını söz gelimi bir park ve bahçeler müdürünü, Milli Savunma Bakanlığı’na (MSB) Genel Müdür olarak atayıp, “Generalle” eş seviyeye ve statüye getirmeye imkan veren düzenlemeyi hayata geçirdi. Eğer bu sivil “müsteşar” da yapılırsa, “Orgeneral’e” eşdeğer bir rütbe ve statüde olacakmış.

NE MÜTHİŞ İŞ DEĞİL Mİ?

Oldu olacak, geçmişte Osmanlı’nın yaptığı gibi, TSK’yı derin taktik ve stratejik bilgisiyle yönetip yönlendirecek, Milli Savunma Bakanlığı’nı çekip-çevirecek, büyük birikim ve yeteneklere haiz halihazırdaki Milli Savunma Bakanı İmam Hatipli, Öğretmen F. Işık’ı da “Paşa” yapıverin. O da, şanlı ecdadı gibi “Paşalık” unvanından mahrum kalmasın bari.

Askeri liselermiş, harp okullarıymış, sınıf-ihtisas okullarıymış, kurmaylıkmış, askeri deneyim-eğitim-disiplinmiş hepsini boş verin bunların. Osmanlı’yı özleyen ve örnek alan iktidar, gözüne girenleri hiç gecikmeden “paşa” yapıversin. Ne de olsa bunların en azından okuma-yazmaları var.

Terörle-hendeklerle-bombalarla-darbelerle ve yedi düvelle ancak böyle dehaların “paşa” yapılmasıyla baş edilebilir.

Gerisi laf-ı güzaftır.