29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

YENİ DÖNEMİN STRATEJİ VE SİYASETLERİ-6 Güneş Batıdan doğarsa Türkiye bölünür

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

31 Ağustos 2017 günü bu köşede, “Türkiye Atlantik kampına geri dönebilir mi” sorusunu tartıştık. Kanıtlarını sıralayarak belirtmiştik: Geri dönemez!

AMİRAL SONER POLAT’IN ÖNEMLİ SAPTAMASI

O yazıdan bir gün önce Amiral Soner Polatda Aydınlık’ta o soruya yanıt verdi. Amiralimiz, “Türkiye Atlantik kampına ancak bölünerek geri dönebilir” diyordu. Gerekçesi de şöyleydi:
“Bir ülke Atlantikçi partilerle Atlantik’ten uzaklaşıyorsa, kayış konjonktürel değil yapısal ve süreklidir. Türkiye ancak bölünmüş olarak geri dönebilir. Tarihten önce var olan bu büyük milleti bölecek bir kuvvet dünya üzerinde olmadığına göre, Türkiye Avrasya’daki şanlı yerini er ya da geç alacaktır.” (Aydınlık, 30 Ağustos 2017)
Atlantik kampına dönme yollarının kapalı olduğu en iyi böyle anlatılabilir.
Biz Rotayı iki gün önce yolladığımız için Soner Polat arkadaşımızın yazısını okumadan yazmıştık.

BÖLÜNMEMEK İÇİN ATLANTİK’E ELVEDA

Atlantik sistemi, Türkiye’ye bölünmeyi dayatıyor. Türkiye, öncelikle bölünmemek için Atlantik kampından ayrılmaktadır. İkincisi Türkiye, üretim ekonomisine geçmek için de Atlantik kampına veda etmek durumundadır. Türkiye’yi Atlantik sisteminin dışına yönelten temel etkenler var, zorunluluklar var.
ABD denetimi altında bizim için vatan bütünlüğü yok! ABD, Batı Asya’da birinci tercihinin “Kürdistan” olduğunu sürekli belirtti ve siyasetlerini de bu hedefe göre oluşturdu. Böylece Türkiye’yi bölme planını da ilan etti ve yürürlüğe koydu. Bu durumda Türkiye, Atlantik kampına ancak bölünmeye razı olarak dönebilir ya da zorla bölündükten sonra teslim olur ve geri döner.

VATAN BÜTÜNLÜĞÜ AVRASYA’DA

Artık Türkiye’de Atlantikçi olmak, bölünmeden yana olmak anlamına geliyor. Vatan bütünlüğü ise, Avrasya’dadır. Aslında ABD’nin Irak’a saldırdığı 1991 yılından beri böyledir. Hele 2003 Martında ABD’nin Irak’ı işgal etmesinden sonra Türkiye’de vatan bütünlüğü ile bölünme arasındaki saflaşma çok daha açıktır. Atlantikçiler, ABD’nin Kürt Açılımına teslim olmuşlardır. Avrasyacılar ise, ABD dayatmalarına direnmişlerdir.

ERGENEKON’DAKİ ATLANTİK-AVRASYA SAVAŞI

2007 yılında Ergenekon tertibinin tezgâhlanması, Türkiye’yi bölme planı kapsamındaydı. Amaçları, Türkiye’nin bütünlüğünü savunacak silahlı güç olan Türk Ordusunu ve vatan bütünlüğünün siyasal merkezi olan İşçi Partisi (Vatan Partisi)’ni etkisiz hale getirmekti. Olayı, dünya basını, “Atlantikçiler Avrasyacıları hapse attı” diye yorumladı.
Süreç, 2014 yılı baharından bu yana tarihsel yatağına girmiş bulunuyor. O yatağın birinci yasası şudur: Türkiye’yi bölebilecek bir güç yok! Bu yasayı bildiğimiz için, Silivri duvarının yıkılacağını güvenle vurguladık. Duvarın yıkılmasından sonra sürece yön veren, artık Türkiye’dir ve Batı Asyalı cephe arkadaşlarıdır. Fala bakmanıza gerek yok, bu gerçeği görürseniz, önümüzde olacakları da bilirsiniz.

ATLANTİKÇİLERİN YOLLARI KAPALI

Türkiye’de Atlantikçilerin yolları kapalıdır. İktidara gelemezler. Çünkü Türkiye bölünmeyecektir. Bu, bir dilek değil. Türkiye’nin bütünlüğünü koruyacak millî gücü var ve müttefikleri de var. Türkiye’yi bölmek isteyenler Batı Asya’da yenildiler.
Türkiye’deki girişimleri de hep sonuçsuz kaldı. ABD, 2015 Haziran seçiminde CHP sayesinde HDP/PKK’yı Meclise soktu, ancak hükümet ortağı yapamadı. Parlamenter yol kapanınca, bu kez darbe girişimi geldi. ABD, 15 Temmuz 2016 günü yine hayal kırıklığına uğradı.

AKP VE MHP’DEKİ BÖLÜNMENİN GÜNCEL ANLAMI

Bu durumda ABD için tek bir çare kalıyor: Türk ordusunu dış cephede yenmek ve aynı zamanda ordunun cephe gerisini karıştırmak. Buna bağlı olarak ABD, iç cephedeki kuvvetlerini de mücadele alanına sürmektedir.
ABD, 2002 yılında kendisine direnen DSP’yi bölerek AKP’yi iktidara getirmişti. Devlet Bahçelio zaman ABD’nin erken seçim planının baş aktörlerinden biriydi. Ancak Washington yönetimi, AKP ve MHP gibi milletin geniş kesimlerine dayanan partileri artık bütünüyle denetleyemez hale geldi. Hiç bir kudretli adam, AKP ve MHP’yi bir bütün olarak Türkiye’yi bölme planlarına alet edemezdi ve edemez. ABD, bu partilerin merkezlerini elinde tutamadı. AKP ve MHP, kararsızlıkları ve tutarsızlıkları bir yana, bugün Türkiye’nin bölünmesine karşı koyan mevzilere girmişlerdir. Onları o mevzide tutmak ve daha kararlı konumlara getirmek, millî siyasetin gereğidir.

GÜL-DAVUTOĞLU VE AKŞENER NEREYE KOŞUYOR

Abdullah Gül-Davutoğlu ekibive Akşener, Batı sistemine bağlılık bildirileriyle aslında Türkiye’yi bölme planı içindeki rollerini de itiraf etmiş oluyorlar. Her ikisi de Fethullah Cemaati ile dirsek teması içindedir. Abdullah Gül’ün her durumda HDP’yi kollaması, Meral Akşener’in Adalet Yürüyüşü’ne yolladığı mesajlar, hangi cephede mevzilendiklerini açıkça gösteriyor. Ancak önlerinde baş edemeyecekleri sorunlar var. Türkiye’yi bölme cephesine giren her kuvvet, kendi çıkmazını yaşayacaktır.

KILIÇDAROĞLU’NUN HAK VE HUKUKU

CHP yönetimi ise, Atlantik’in Türkiye’yi bölme siyasetine hizmette pervasız gidiyor. En son Kılıçdaroğlu’nun Kürdistan referandumunu “Barzani’nin hakkı” olarak ilan etmesi, CHP yönetiminin hak ve hukuktan ne anladığını ortaya koymuştur. Kılıçdaroğlu, dikkat ediniz tutarlıdır. CNN ve NTV televizyonlarında YPG’nin vatanı için savaştığını belirtmişti. Barzani’nin referandum hakkı ile YPG’nin vatan savaşı hakkını toplarsanız, Kürdistan çıkar. Kılıçdaroğlu’nun Batı medyasında Suriye, İran, Rusya yönetimlerini “diktatör” ilan etmesi de, Kürdistan planına teslimiyetin gereğidir.
CHP yönetimine göre, Irak’ı ve Suriye’yi bölmek hak ve hukuk oluyor. Oysa Irak Anayasasına göre, Kürdistan bölgesinin ayrı bir devlet kurma hakkı yok. Birleşmiş Milletler Hukukuna göre de böyle bir hak yok. Çünkü Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, bütün üye ülkelerin toprak bütünlüğünü güvence altına alıyor. Suriye’yi bölme eylemine vatan savaşı madalyası takılması da, hukukun çiğnenmesidir.
Peki Kılıçdaroğlu’nun hak ve hukuku hangi hak ve hukuktur?
ABD’nin Batı Asya ülkelerini bölme hakkı!
Atlantik sisteminin emperyalist hukuku!

ATLANTİK SİSTEMİNİN ANAYASASI

Böylece Atlantik sisteminde yer almanın baş koşuluyla bir kez daha tanışmış bulunuyoruz.
Atlantik sistemine bağlı olanlar, ya açıkça ya da müttefikleri üzerinden Türkiye’yi bölme planlarına teslim vaziyetindedirler. Sistemin anayasasının Türkiye maddesi budur.
Atlantik sistemi, Türkiye’de kendisine bağlı olanlara tek bir şart dayatıyor: HDP/PKK ile birlikte olacaksın.
ABD’nin sağlam kazığı bugün HDP/PKK/PYD/YPG’dir. Oraya bağlananlar, Türkiye’yi bölme planına bağlanmışlardır. İçine girdikleri çıkmaz da budur. Çünkü:
Türkiye, ancak güneş bölünürse bölünür.
Türkiye, ancak güneş batıdan doğarsa, Atlantik sistemine bağlanır.

YENİ DÖNEMİN STRATEJİ VE SİYASETLERİNİ İŞLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ.