29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yeni iktidar denklemi

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı


Türkiye’de hükümet olma denkleminin
değiştiği tarihsel eşikteyiz.
ESKİYEN HÜKÜMET FORMÜLÜ VE BELGESİ
Türkiye’mizde Turgut Özal’la başlayan Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme sürecinde, iktidar formülü şuydu: Borç bulmak ve Türkiye’yi bölme girişimine yol vermek. Daha basit söylersek, sıcak para bulanlar ve Türkiye’yi bölenler hükümetin başına oturtuldu. Tayyip Erdoğan, 2002 yılında bu iktidar formülünün en tutarlı, en kararlı temsilcisi olarak yönetime getirildi.Bütün sırrı ve kerameti buradadır, onda başka bir marifet aramak boşunadır.
Arkada kalan dönemde hükümetleri belirleyen soru şuydu: Dışardan kim borç para bulur? Aslında bu soru, Türkiye hükümetini atama yetkisini, Türkiye’ye borç verenlere teslim etmek anlamına geliyordu. Çünkü kimin sıcak para bulacağına Atlantik Beyleri karar veriyordu. Ve o Atlantik beyleri, sıcak para akışını şarta bağlamışlardı:
- Kürt açılımını yapacaksın,
- Ermeni soykırımını kabul edeceksin,
- Kıbrıs’tan çıkacaksın,
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin görevlisi olacaksın!
Abdullah Gül’ün 2 Nisan 2003 günü, Ankara’da ABD Dışişleri Bakanı Powell ile buluşmasında, Tayyip Erdoğan Hükümeti adına imzaladığı “2 Sayfa 9 Maddelik Gizli Anlaşma”ya bir kez daha göz atın lütfen: Oradaki 9 Madde, hükümet koltuklarında oturabilmek için kabul edilmiş bir Hizmet Sözleşmesinden başka bir şey değildi. Bugün eskiyen hükümet formülünün yazılı belgesi işte o senettir.
ESKİYEN FORMÜLÜN YENİ TALİPLİSİ
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi bölme görevinin Sosyaldemokrasi ayağını temsil ediyor. CHP Yönetimi, AKP’yi iktidar koltuklarına oturtan formülü ezberlemiş ve kendisini Atlantik Beylerine teslim etmiş durumda.
Dün CHP’nin Washington’da HDP/PKK ile birlikte yaptığı “Ortadoğu’da Yeni Kürt Realitesi” toplantısı, onlara göre iktidara ilerlemenin bir adımı oluyor. CHP ile HDP/PKK ittifak yapacak ve sözümona hükümet olacaklar. CHP, bütün Türk milletini kaybedermiş, umurlarında değil. Hükümete atama makamının Washington olduğu anlayışına saplanmışlar.
ÖNÜMÜZDEKİ İKTİDAR FORMÜLÜ
Oysa şimdi 2015 yılının eşiğindeyiz ve önümüze bakıyoruz. Türkiye’de iktidar denklemi değişmek üzeredir. Yeni iktidar denklemi iki maddede özetlenebilir:
1. Artık Türkiye’yi bölenler değil, birleştirenler iktidar olacak.
2. Artık sıcak para bulanlar değil, üretim ekonomisini hayata geçirenler hükümet olacak.
Tarihin önümüze getirip koyduğu bir görev var: Milleti ve vatanı birleştirmek ve Karma Ekonomiyi örgütlemek.
OY ARTIK NASIL TOPLANIR
Bizim Millici dediğimiz Cumhuriyet güçleri içinde farklı iktidar formülleri var.
Bir eğilim, önümüzdeki sürece oy toplama penceresinden bakıyor.
Kuşkusuz oy toplamadan iktidar olunmaz. Soru şudur: Oy nasıl toplanacak, ya da iktidar için kuvvet nasıl toplanacak?
Kuvvet toplamanın yolu, önümüzdeki tarihsel görevde konumlanmaktır. Mesele, başka deyişle Türkiye’yi birleştirme ve Karma Ekonomiyi hayata geçirme mevziisinde örgütlenmektir.
İşçi Partisi, Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme sürecinin başından beri Milli Direnme mevzisindedir. Bugün o nedenle Millî İktidar mücadelesinin merkezindedir. İşçi Partisi, bugüne kadar niçin anlamlı bir oy alamadı sorusunun yanıtı da buradadır. Çünkü İşçi Partisi, arkada kalan iktidar formülünün cepheden karşısındaydı, hedef alınan partiydi.
Olaya savaş siperinden bakarsanız, İşçi Partisi, arkada kalan dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte ABD’nin vurduğu ilk hedef oldu. Türkiye’yi bölenlerin ve Milli Ekonomiyi yıkanların karşısında direnen siyasal güç, İşçi Partisi idi.
Bugün Türkiye, bölenlerin iktidar olduğu dönemden birleştirenlerin iktidar olacağı döneme geçiyorsa, İşçi Partisi’nin merkezinde olduğu Milli Kuvvetlerin direnişi belirleyici olmuştur. Suriye’nin ve bölge ülkelerinin direnci ise bölge koşullarını oluşturmuştur.
MİLLİ İKTİDAR İÇİN ÖNCÜ PARTİDE BİRLEŞMEK
İktidar olmak istiyoruz öyle değil mi, o zaman önümüzdeki iktidar formülünü hayata geçireceğiz, önümüze tarihin getirip koyduğu göreve sarılacağız, o görevin gerektirdiği mevziiye gireceğiz, o görevi yerine getirecek olan Öncü Partide toplanacağız.İşte o zaman oy da alırız.
Oy almak, bir reklamcılık başarısı değildir.
AKP, Atlantik Rejiminin belirlediği iktidar formülünün en tutarlı temsilcisi olduğu için oy aldı ve iktidara geldi, daha doğrusu getirildi. Kime borç bara verilecekse, oylar da oraya akıtıldı.
Şimdi iktidar formülü değişmektedir:
Türkiye’yi birleştirenler hükümet olacak. Türkiye’yi birleştiren, halka refah sağlayan Milli Direnme Ekonomisi’ni örgütleyenler hükümet olacak.
Bu tarihsel görev için, Türkiye’nin Milliyetçi, Halkçı ve Devrimci öncülerini birleştirmek günün işidir.