20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yeni Olgu’nun 30. Yılı

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Prof. Dr. Zafer Kars, Türkiye Liseliler Birliği’nin “Laik, Bilimsel ve Milli Eğitim İçin Gençlik Kurultayı”ndaki konuşmasında ne güzel söylemiş: “Ben de devrimci mücadeleye lise yıllarımda başladım. O günleri hatırlattınız.”

Şu iki yalın cümleden bile, benden bir önceki kuşağın liselisi Zafer Kars’ın heyecanını ve sevincini anlamam mümkün; çünkü TLB beni de 1978’de başlayan lise yıllarıma götürmeyi başarıyor.

Biraz nostaljiden kimseye zarar gelmez... İster istemez, o dönemin TLB’si diyebileceğim DLB-Devrimci Liseliler Birliği’ndeki toplantılara, gazete satışlarına, bildiri dağıtma, afiş asma faaliyetlerine dönüyorum TLB’lileri görünce... Gözümüzü diktiğimiz 2000’li yıllara doğru “45 milyonluk halkımız”la birlikte yürürken; Nâzım’ın “Şu... Şu da... Şurdaki de...” diye başlayan “Aydınlıkçılar” şiirinin gururunu taşırken; “Doğru Eylem” kitabını okuyup tartışmaktan bıkmaz ve “kitleyle birleşmek” için çaba göstermekten yorulmazken; Niğde’de ya da Adana’da, Maraş’ta ya da Trabzon’da hiç tanışmadığımız insanlarla “bizim arkadaş” olduğumuzu hissederken, doğrusu 40’lı, 50’li yaşları aklımıza bile getirmezdik. Ama yıllar sonra “o günleri” iyi hatırlayacağımızı da iyi bilirdik.

Şimdi bir kez daha hatırlattığı için TLB’ye teşekkür ediyor, mücadelelerinde başarılar diliyorum.

KARDELEN...

Madem söz gençlikten ve geçmişten açıldı, devamı da öyle olsun... Bitimine sayılı günler kalan 2014, Türkiye gençlik hareketinin tarihi açısından çok ilginç ve öğretici bir deneyim olan “Yeni Olgu” dergisinin çıkışının 30’uncu yılı...

12 Eylül faşizminin başlıca hedeflerinden biri olan gençliğin, kardelen misali, en sert zeminde bile uç verip çiçek açacağının kanıtıydı Yeni Olgu. Sıkıyönetim yeni bir dergiye izin vermediği için, yayımına ara vermiş olan Ankara merkezli bir şiir dergisinin isim hakkını, biraz para ve kullanılmış bir palto karşılığında satın almış, aylar süren toplantı ve tartışmaların ardından 1984’ün Ocak ayında da ilk sayıyı çıkarmıştık. İstanbul, Ankara, İzmir üniversiteleri başta olmak üzere, Edirne’den Van’a dek ülkenin dört yanından öğrencilerin coşkulu ve doğrudan katılımıyla, Ritsos’un şiirindeki gibi, “Görülmemiş bir çiçek açma” yaşanmıştı gençlik içinde... Aynı performansı bir daha asla tekrarlayamadığımı itiraf edeyim; İstanbul Hukuk’un amfi ve koridorlarında ilk sayıdan 120 tane sattığımı çok net hatırlıyorum.

Unkapanı’ndaki bir büroyu mekan edinip, Aydınlıkçı öğrencilerin öncülüğünde, her kökenden sosyalistin, o günün modasına uygun biçimde varoluşçuların ve Erich Fromm’cuların, anarşistlerin, sosyal demokratların hep birlikte emek verdiği bir süreçti Yeni Olgu. Tıpkı Gezi’deki gibi, neredeyse umut kesilmiş gençliğin silkinip üzerindeki ölü toprağını attığı, çok renkli, verimli bir çalışmayla 1984 boyunca 12 sayı çıkabildi. Sonra sıkıyönetim tarafından sorgusuz sualsiz kapatıldı, bir yıllık aradan sonra devamı 1986’da “Gökyüzü”yle geldi.

Yeni Olgu’nun başarısı, gençlik dergiciliği bağlamında başka girişimlerin de önünü açmıştı. Örneğin İletişim Yayınları, her çalışanın ayrı masasının ve masasında telefonunun olduğu gayet konforlu bir ofiste, Yeni Olgu sürecine de katılmış olan iki üç arkadaşımızı transfer ederek “Gençlik ve Toplum” diye gayet parıltılı bir dergi çıkarmaya başladı. Yanılmıyorsam, sekiz dokuz sayı yayımlandı o dergi. Son sayısının editör yazısında “Gençlik bizi anlamadı” minvalinde bir şeyler yazdıklarını hatırlıyorum.

Yeni Olgu’daki tüm arkadaşlarıma selam ve sevgilerimle birlikte... Hatırlatmama gerek yok; kitle çalışması, her zaman iyidir, önemlidir!