25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yılan artık hekimliğin simgesiydi

Yaşar Atan

Yaşar Atan

Eski Yazar

A+ A-

Akdenizli o ünlü kral Flegyas’ın kızı Koronis, gerçekten de çok güzeldi; üstelik çok da iyi yürekliydi... Zamanının çoğunu, güzel düşler kuraraktan, kırlarda, ormanlarda geçiriyordu... Bu kır gezintileri sırasında birgün, dünyamızın ormanlarını, bayırlarını çok seven müzisyen ve ozan tanrı Apollon’la karşılaştı güzel Koronis... Ve tanrı Apollon; şiirleriyle, ezgileriyle bu güzel kızı hemen büyüledi. Artık herkeslerden gizli, unutulmaz serüvenler yaşamaya başladılar birlikte...

BİR KEÇİ, SÜTÜYLE BESLEDİ ASKLEPYOS’U

Bu arada tanrı Apollon’dan gebe kalan iyi yürekli Koronis; babasından çok korktuğu için, gizlice doğurduğu bebeğini, bir dağbaşına bıraktı ağlaya sızlaya...

Güzel Koronis’in dağbaşına bıraktığı bebeğine, bir çobanın keçisi kendiliğinden süt vermeye ve köpeği de ona bekçilik etmeye başladı. Köpeğini ve keçisini günlerce arayan çoban, sonunda onları ışıklar saçan bir bebeğin yanında buldu!.. Ve çoban, ışıklar saçan bu bebeğin tanrısal bir varlık olduğunu sezmekte gecikmedi... Onu hemen kucakladığı gibi doğruca evine götürdü. Çobanın Asklepyos adını verdiği bu bebeğin bakımıyla, perikızları da ilgilenmeye başladı...

Yılan artık hekimliğin simgesiydi - Resim : 1

Müzisyen tanrı Apollon

Tez serpilip büyüyen Asklepyos; bakıcısı ve eğitimcisi Atadam Heyron’dan, doğal bitkilerle pek çok hastalığı iyileştirme yöntemlerini öğrendi ve çokağır hastaları bu öğrendiği yöntemle iyileştirmeye başladı... Ve Epidauros kentindeki halk da; artık ünlü bir hekimlik okuluna da dönüşen bir tapınak kurdu bu çok sevdikleri Asklepyos adına. Daha sonraları, Ege’deki bazı kentlere, onun adını ölümsüzleştirecek Asklepiyeyon denen bu tapınak ve iyileştirme merkezlerinin benzerlerini kuracaktı o yörenin halkları...

Yılan artık hekimliğin simgesiydi - Resim : 2

Kentaur denen at bedenli, insan kafalı “atadamlar”

Bu iyileştirme merkezlerinin en ünlüsü, Bergama’daydı. Oradaki o sağlık merkezinde; fiziksel iyileştirmelere ek olarak, eğlence ve kültüre dayalı yöntemler de uygulanıyordu. Anadolu’ya özgü bu hekimlik merkezlerinin benzerleri; birçok ülkede de kurulacaktı çok daha sonraları...

BİR OT, ÖLÜ YILANI DİRİLTTİ

Asklepyos’un yaşadığı yıllarda, bazı umarsız hastalar onun tapınağına gelirler; geceyi orada geçirirlerdi. Bu hastaların söylediğine göre hekim tanrı Asklepyos, onların düşlerine girip gereken ilaçları söylerdi...

Ne var ki her derde bir ilaç bulan bu tanrı hekim Asklepyos; ünlü Glaukos’u iyileştirecek ilacı bir türlü bulamıyordu!.. Arayıp taramaktan bunaldığı bir sırada ve çadırında otururken, aniden bir yılan belirdi önünde. Büyük bir korkuya kapılan Asklepyos, bir taşla yılanı hemen öldürdü. Bu kez de ortaya çıkan bir başka yılan gelip bu ölü yılanın üstüne bir ot koydu: Ölü yılan aniden dirildi ve iki yılan; dolana dolana, çadırdan çıkıp gittiler!..

İşte Asklepyos, yılanı dirilten aynı otla, Glaukos’u hemen iyileştirdi! Bu olaydan sonra yılanın, hastaya iyi gelecek bitkiyi gösterdiği inancı yerleşti o yöredeki insanlar arasında... O yüzden de yılan; o çağlarda olduğu gibi günümüzde de, artık hekimliğin hiç değişmeyen bir simgesine dönüştü...

Yılan artık hekimliğin simgesiydi - Resim : 3

Asklepyos ve simgesi olan yılanı

Gene bu hekim tanrı Asklepyos; tanrıça Atena’nın kendisine verdiği Gorgo denen canavarın kanıyla, ölüleri bile diriltmeye başladı!.. Haliyle Yeraltı Ölüler Ülkesi’nin sevimsiz tanrısı Hades de; bu gidişle Ölüler Ülkesi’nin kepenklerini indirmek zorunda kalacağını anlamakta gecikmedi!.. Hemen Baştanrı Zeus’a gidip durumu ayrıntılarıyla anlattı. Konuşurken bir yandan da ağlayıp sızlanıyordu... Baştanrı Zeus, sevimsiz ölüm tanrısı Hades’in sızlanmalarına gene de hak verdi. Çünkü insan denen o inatçı ve meraklı yaratıkların bir de ölümsüzlüğe ulaşmasını haliyle düşünmek bile istemiyordu!.. Bu yüzden Baştanrı Zeus, doğanın gizlediği ilaçlarla ölümün bile önünü kesmeye kalkan hekimliğin tanrısı Asklepyos’u, bulutların üstündeki Olimpos Tanrılar Ülkesi’nden saldığı bir yıldırımla, hemen yakıp kül etti!..

ASKLEPYOS, SAĞLIK TANRIÇASI KIZINI ARTIK DÜNYAMIZA ARMAĞAN ETTİ

Hekim tanrı Asklepyos; ardında kızı ve aynı zamanda yardımcısı olan sağlık tanrıçası Higiyeya’yı (*) bıraktı insanlığa armağan olarak. Ne var ki Asklepyos’un babası tanrı Apollon da, Baştanrı Zeus’un bu şekilde oğlunu yıldırımlarla yakıp kavurmasına çok içerledi.

Yılan artık hekimliğin simgesiydi - Resim : 4

Tepegöz de denen bir Kiklop

O da gidip yeraltındaki demirci işliklerinde yıldırımlar üretip Zeus’a sunan ve Tepegöz denen Kikloplar’dan birkaçını öldürdü!.. Haliyle bu olaya öfkelenen Baştanrı Zeus, bu kez de tanrı Apollon’u, bulutların üstündeki Olimpos Tanrılar Ülkesi’nden kovup dünyamıza sürgün etti...

Yılan artık hekimliğin simgesiydi - Resim : 5

Asklepyos’un kızı Higiyeya ve yılanı

Zeus’un buyruğuyla tam bir yıl Yunanlı kral Admetos’un buyruğunda, köle olarak çobanlık yapmak zorunda kaldı tanrı Apollon!..- Ne var ki Apollon da, dünyamızın güzelliğiyle ilgili en içten ezgilerini ve şiirlerini, bu kölelik sürecinde üretti...

Bir süre sonra cezası biten tanrı Apollon’la Baştanrı Zeus barıştılar... Bu barışmanın onuruna Baştanrı Zeus; hekimliğin tanrısı insansever Asklepyos’u ve yılanını, gökyüzünde hiç sönmeyen ve hekimliğin menzil feneri olacak, çok parlak bir yıldıza dönüştürdü...

(*) Ve bu ‘Higiyeya’ adı;“sağlık, temizlik” anlamında, Avrupa dillerine de geçti. O yüzden Yunanca hygieia, Fransızca hygiene, Almanca hygiene; İngilizce hygiene, hep aynı anlama geliyordu ...

Mitolojiyle ilgilenen okurlarımız için son çıkan kitabımız:

HOMEROS’UN İZİNDE – İLYADA ÖYKÜLERİ

(Boyalı Kuş Yayınları)

Yılan artık hekimliğin simgesiydi - Resim : 6