19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yılmaz Erdoğan’a da soralım

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Son zamanlarda duyduğum en saçma ve hiçbir işe yaramayacağı şimdiden belli olan yasaklama kararı Çanakkale’den geldi. Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı dolayısıyla, önümüzdeki 18 Mart ve 24-25 Nisan’da kentte yapılacak törenlere halkın katılımı, valilik genelgesiyle yasaklandı.

Genelgede, zaferin anlamlı yıldönümünün “büyük coşku içinde” kutlanacağı peşin peşin belirtilmiş ama gerek o günlerde çok sayıda yabancı ziyaretçinin, gerekse de cumhurbaşkanı ve çok sayıda devlet liderinin Çanakkale’ye gelecek olması nedeniyle, izdiham yaşanmaması için (!) önlemler alınmış. Varılan sonuç şöyle: “18 Mart 2015 tarihinde Mehmetçik Abidesi’nin bulunduğu bölge ve 24 Nisan 2015 tarihinde Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alanı bölgesi halkın ziyaretine kapatılacaktır. 25 Nisan 2015 günü ise tören yapılacak bölgelere ziyaretçiler alınmayacaktır.”

Akıllarına karpuz kabuğu düşürmüş gibi olacağım ama sokağa çıkma yasağı ve sıkıyönetimi de gündemlerine alsalar iyi olur.

Bu saçmalığa ilk tepkiyi Türkiye Gençlik Birliği’nin vermesi de kaçınılmazdı. TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz “Hangi Çılgın Bize Zincir Vuracakmış” temalı açıklamasında yetkilileri günler öncesinden uyardı, “Gücünüz yetiyorsa engelleyin bakalım... Hodri meydan!” dedi. Cengiz, gayet kibar biçimde, “19 Mayıs’larda, 29 Ekimler’de Türk Milleti’nden ve Türk Gençliği’nden tokadı yediniz. Türk Gençliği’ni Çanakkale’den koparabileceğini sananlar, sözlerimize inanmıyorlarsa, gidip Çanakkale şehitliğinin siperlerine baksınlar. Orada bizi görecekler”  diye eklemeyi de unutmadı.

Dünkü Aydınlık’ta Hasan Kozgül’ün haberinde okudum; Ayşen Gruda, Tarık Akan, Aydın Ilgaz, Orhan Aydın gibi sanatçılarımız da tepkilerini belirterek, kararın absürtlüğüne dikkat çekmiş, olayın abesle iştigal olduğunu vurgulamışlar.

Hasan Kozgül arkadaşıma önerim; Russell Crowe’un yönetip başrolü üstlendiği “Son Umut” filminde, Çanakkale’de savaştıktan sonra Kuvayı Milliye’ye katılan, Mustafa Kemal için kadeh kaldıran Binbaşı Hasan’ı canlandıran Yılmaz Erdoğan’a da ne düşündüğünü sorması... Geçtiğimiz günlerde, bu filmdeki rolüyle Avustralya Sinema ve Televizyon Sanatları Akademisi (AACTA) tarafından en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülüne değer görülen Erdoğan, “rol icabı” da olsa Çanakkale Savaşları’nın havasını solumuş, anlamını biraz olsun kavramıştır diye tahmin ediyorum. Tabii Russell Crowe’a, Cem Yılmaz’a da sorulabilir ama akil insan sıfatıyla Yılmaz Erdoğan’ın Çanakkale’de ne olup olmayacağı ve bu gülünç yasak üzerine de söyleyecek bir iki lafı vardır mutlaka.

‘TİMBUKTU’YU SEYREDİN

Sigara içmek, futbol oynamak, şarkı söylemek, müzik dinlemek, kahkaha atmak, sokaklarda “öylesine” dolaşmak, evlerin önünde “öylesine” oturmak yasak... Kadınlar çarşı pazarda tümüyle kapanmak, mutlaka çorap giymek ve eldiven takmak zorunda...

Batı Afrika’daki Mali Cumhuriyeti’nin önemli ve köklü şehri Timbuktu, çoğumuzun zihninde Paul Auster’ın aynı adlı romanı sayesinde yer etmişti. Şimdi de Moritanyalı yönetmen Abdurrahman Sissako’nun bu yıl Oscar’a yabancı dilde en iyi film kategorisinde aday filmi “Timbuktu”yla biraz daha yakından tanıyoruz bu yoksul şehrin gerçeklerini. Cihatçı radikal İslamcılar tarafından ele geçirilen ve katı şeriat kurallarının uygulanmaya konulduğu Timbuktu’nun çöl bölgesinde yaşayan bir ailenin trajik öyküsü, şiirsel anlatımın egemen olduğu mükemmel bir sinema diliyle aktarılmış. “Başka Sinema” salonlarında gösteriliyor. Kaçırmamaya çalışın.

Demem o ki Timbuktu’daki o yasaklar bile bir biçimde deliniyorsa, Çanakkale’dekiler bir kâğıt gibi savrulur gider.