Yolu Amerika'dan geçenler!

Amerika'da eğitim gören emniyetçiler var. Amerika'da eğitim(!) gören hakim ve savcılar var. Yok diyorlardı, ABD büyükelçiliğinin kendilerini davetiyle ortaya çıktı. Bunlardan kaçı Özel Görevli Mahkemelerde görev yaptı bilmiyoruz. İsimleri açıklanmadı.

Amerika'ya gidemeyenler için de Amerikalılar buraya geldiler. Ergenekon Balyoz, ... tertiplerinde mihmandarlık yaptılar. Amerikalılar da doğruladı. "Bu tür işler bizim için normaldir. Birçok ülkede yapıyoruz. Ama sizin Hükümetiniz gizli kalmasını istiyor" dedi.

Wikileaks belgeleri

Ülkenin Anayasa Mahkemesi Başkanı da ABD büyükelçiliğine gidip bilgi vermiş. Wikileaks belgeleri öyle diyor. Normal bir ülkede belge internete düştüğü an istifa etmesi gerekirdi. Ama nerde...!

Genelkurmay karargahında da Amerikalılar vardı. 28 Şubat döneminde karargahtan çıkarıldılar. Ergenekon, Balyoz, ... tertiplerinden sonra yine geldiler. Şimdi Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın karşısındaki merkeze yeniden yerleştikleri konuşuluyor.

Medyasız olur mu?

Türkiye'ye bunca operasyon yapılırken medyasız olur mu? Gazetelerin kritik görevlerinde yolu Amerika'dan geçmemiş kaç kişi var dersiniz? "Kritik görevlerde yolu Amerika'dan geçmiş kaç kişi var?" diye sormuyorum. "Geçmemiş kaç kişi var" diye soruyorum.

Bunu da "Medya niye böyle?" diyenlerin anlaması için söylüyorum.

3 haftalık geziler, 6 aylık kurslar, arkasından CIA'nın denetimindeki kuruluşlardan "adam olacaklar için" verilen burslar...

Büyükelçi Uğur Ergun anlatmıştı

Melih Aşık yıllar önce emekli Büyükelçi Uğur Ergun'ın anlatımlarını kaleme almıştı. Ergun CIA'nın kullandıkları kişileri ve yöntemlerini şöyle açıklamıştı:

" ... CIA işe 'maden'i keşfetmekle başlar. Kişide ego yüksek, karakter düşük olmalıdır. Kişinin gösteriş merakı CIA tarafından en çok aranan niteliği oluşturur...Bu nitelikte kişilere 'ben neymişim' dedirtmek için yöntemler geliştirmek hiç zor olmaz.

Örneğin kişi gazeteciyse arada bir onu Washington'a davet ettirmek, garibanı bila ücret CIA emrine sokmak için yeterlidir.

Hele bir de Türkiye'de gözünde büyüttüğü kişilerden ona kolay randevular sağlarsan, birtakım davetlere çağırtır, adam yerine konulduğunu hissettirirsen, hizmeti daha da iyi yapacak duruma gelir. Yeni ajan aslen kendini izleyemeyen bir karakterde olduğundan çok beğenilen bir kişi olduğunu sanır! İçinde rahat ettiği ve kişiliğini bulduğu çevreye çabuk ısınır. Uzun yıllar CIA'ya hizmet edecek bir kıvama gelir.

CIA mensupları onlarla Türkiye'de de sık sık birlikte olurlar.

Fikir teatisinde bulunulan konular bellidir: Kıbrıs, Ermenistan, Kürt konusu, İslam konuları vs... CIA tarafından tohumlanmış bu ajanlar doğal olarak sözleşmiş gibi aynı tezleri savunurlar. ABD çıkarlarının sözcüsü olurlar..."

Bu anlatılanlar size tanıdık gelmiyor mu?

Ya bürokratlar?

Nur Batur, 17-18-19 Şubat 2009 tarihlerinde Sabah gazetesinde İtalya eski Cumhurbaşkanı Cossiga ile yaptığı röportajı yayınladı. Cossiga kendisiyle birlikte Giscard d'Estaing, Margereth Thatcher, Helmut Kohl ve Helmut Schmit ABD'ye götürülerek eğitildiğini, sonra da ülkelerinde en üst görevlere getirildiklerini açıkladı.

Bu model değişik boyutlarda her ülke için uygulandı. Bizim bürokratlar için de aynısı yapıldı. Yurt dışı görevini ABD'de yapanlar, master ve doktora için ABD'ye gönderilen bürokratlar hedefteydi. "İşe yarayacaklar" hocaları tarafından CIA'ya bildiriliyor ve önleri açılıyordu. Yolu ABD'den geçenler hızla yukarılara tırmandılar.

Türkiye bu hale böyle geldi.