29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Yüzde 50’yi kim, nasıl susturuyor?.. Nedir bu gaflet?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

Milli Görüş-cemaat kavgası... “Tehdit şantaj, çete, Haşhaşi, sahte veli, terör örgütü, çete lideri...”

Başbakana mal edilen çiftlik evleri, bakan çocuklarının para sayma makineleri, milyon dolarlık para istifleri, yolsuzluk operasyonları, kara paracı işadamlarıyla derin ilişkiler...

Karanlık bağlantılar, medya yaratma operasyonları, sansür rezaletleri, tasfiye çabaları...

Gemicikler, fabrikalar, şaibeli vakıflar, köşe dönmeler, ihale vurgunları, holdinglere gazete aldırmalar, kuşkulu telefon tapeleri, rant, vurgun, köşe dönmece ve 17 Aralık’tan itibaren tavan yapan yolsuzluk rezaletleri...

Yalnızca dünyanın başka ülkelerinde olsa bakanlar istifa değil, intihar eder demiyorum... Hükümetler tepetaklak olur, iktidar düşer ve ihtimaldir ki, kuşkulu ve şüpheliler derdest edilerek hemen hapse atılır...

Türkiye’de kötülük son hızla ilerlerken; cemaat kuşatmasındaki emniyet-yargı-devlet üçgeninde hukuk ne yazık ki yeterince işlemiyor, egemenlik kavgası rejimi körletiyor, her şey yapanın yanına kâr kalıyor!..

Peki, bu rezaletlerin ve bu başıboşlukla kanunsuzluğun tek gerekçesi pervasız iktidarla onunla beklendiği ölçüde mücadele edemeyen muhalefet partileri mi acaba?.. Bence başka suçlular da var...

AKP’NİN ÇÖKMESİ LAZIM AMA!..

AKP’nin bu yolsuzluk, suiistimal ve şaibe kıskacında hızla çökmesi lazım değil mi?.. Diyeceksiniz ki CHP-MHP-BDP, kitleleri “hırsız var” diye sokağa dökemiyor, etkili muhalefet yapamıyor, ortalığı sallayamıyor; işte o yüzden AKP’nin umurunda bile değil!..

Yalnız AKP’nin mi?.. Bence halkın bir kesiminin de umurunda değil... Siz deyin ki, “medya ellerinde; temiz siyaset algısı yaratıyorlar, dezenformasyonla her şeyin üstünü örtüyorlar...”

İyi de bu ülkede, yolsuzluğu, para kasalarını, rant ilişkilerinin telefon kayıtlarını, istifa ve tutuklamaları duymayan kaldı mı ki?..

Ey arkadaşlar; mesele her zamanki gibi millette bitiyor... Aksine söyler misiniz, sonuçlarına hiç inanmasam da son yapılan siyasal araştırmalarda AKP’nin halen “yüzde 40”ın üzerinde çıkması neyin alameti?..

Baksanıza; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ellerindeki son ankete göre, “AKP’nin oylarının şu anda “yüzde 48.5” olduğunu, CHP’nin ise yüzde 28 civarında bulunduğunu öne sürmüş...

Bu işte bir iş var... Hem de çok büyük bir iş!.. Ya anketler yalan söylüyor ya da AKP’yi iktidara getiren “yüzde 50”nin hiçbir şey umurunda değil... Peki; anket doğruysa söyler misiniz, vurdumduymaz bir kitlenin olduğu bu memleket düze çıkar mı?.. Hiç ihtimal vermiyorum!..

KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKAN PARTİ!..

Parti binasını işgal etmeler, açlık grevleri, istifalar, DSP’ye geçmeler, protesto gösterileri, yol kesmeler, yürüyüşler, genel merkez önünde istifa sloganları, parti araçlarını taşlamalar ve neredeyse her bölgede büyük infial...

“Gezi” eylemlerinin ardından AKP’yi sarsan yolsuzluk olayları da bir nebze olsun CHP’ye yaramıştı... Üstelik Sarıgül’ün yolsuzluktan atıldığı partiye davul zurnayla geri alınması, cemaatle ilişkiler, yetersiz ve etkisiz muhalefetin yarattığı tepkiye rağmen toplumun bir kesimi, salt AKP’den kurtulma umuduyla CHP’ye destek verebilirdi...

Ama CHP kendi ayağına kurşun sıktı!.. “Yeni CHP” stratejisiyle partiye sızan ve kuşatanlar Kılıçdaroğlu’nu öylesine yanlış yönlendiriyorlar ki, örgütsel ve ideolojik erozyon ne yazık ki, başkan adaylarının belirlenmesinde de büyüdü...

İşte “Atatürkçü ve ulusalcılar tasfiye ediliyor” çığlıkları dördünce kez yükseliyor... Vekiller, delegeler ve örgütlerden sonra CHP’ye büyük emek vermiş belediye başkanlarının büyük bölümünün tasfiye edilmesi ne yazık ki halktaki umudu tüketmekten ileri gitmiyor...

Belediye meclis üyelerinin seçiminde oluşacak tepkinin erozyonu iyice büyüteceğinden de endişe ediliyor...

CHP’nin, makamları paylaşma sıkıntısı yaşayan, kavga eden ve hizip karmaşasında kötü enerji yayan bir parti haline getirilmesi nasıl bir gaflettir?.. Hem de AKP’nin sarsıldığı bir dönemde...

Kimse kusura bakmasın... Partideki yanlış örgütlenmeler ve ideolojik sapmaları eleştirenler değil; CHP’ye bizzat CHP’yi yönetenler zarar veriyor... Yoksa AKP sarsılırken kendi ayağına kurşun sıkmanın başka tarifi da yok zaten...

İNSAN HAKLARINDAN SORUMLU KABADAYI!..

Melih Aşık dün Milliyet’teki köşesinde yazmıştı; adı “CIA’nın yan kuruluşuyla” ilişkilendirilen CHP yöneticisi Sezgin Tanrıkulu, herkesin gözleri önünde İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ı “Seni ayağımın altına alırım” diye tehdit etmiş...

Bir dönem Habur’dan giren PKK’lıların avukatlığını da yapan Tanrıkulu, BDP’li Ahmet Türk’ün özel mektubuyla CHP’ye alınmıştı... Meğerse Tanrıkulu, bir dönem KCK’lıların avukatlığını yaptığı öne sürülen İzmir Barosu’nun eski Başkanı Sema Pekdaş’ın militan destekçisiymiş!.. Tanrıkulu; Çıray’ın PM toplantısında, Pektaş’ın bu ilişkileri hakkında konuşma yapmasını engellemeye çalışmış ve tehdit bu yüzden gelişmiş...

Pektaş’ı tüm İzmir, avukatların Atatürk rozeti taşımasına tepki göstermesiyle de tanıdı... O yüzden Tanrıkulu gibilerin onun avukatlığını yapması şaşırtıcı değil.

Daha önce canlı yayınlara bağlanarak yazarları da tehdit eden Tanrıkulu, CHP’de olduğunu bir türlü anlayamadı!..

Söyler misiniz; insan ilişkilerini kabadayılıkla yürüten biri nasıl olur da partide “insan haklarından sorumlu” olarak tutulur acaba?..

RANDEVU TBMM ÖNÜNDE...

TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülmesine başlanan yargı paketinde Başbakan Erdoğan’ın da sözünü ettiği “kumpas” mağduriyeti giderilmeyince tepkiler büyüyor, kitle örgütleri ayağa kalkıyor...

“Ergenekon” ve “Balyoz” davalarında yaşanan uzun tutukluluk mağduriyetleri için bugün saat 12.00’de Ankara Güvenpark’ta başlayacak olan eylem, TBMM önünde devam edecek...

Özel Görevli Mahkemelerin kaldırılmasını öngören tasarı Meclis’te görüşülürken, “Yurtseverlere özgürlük” talebiyle on binler bugün Meclis’in önünde olacak. Etkinliğe CHP milletvekilleri, İşçi Partisi yöneticileri, barolar, sendikalar, dernekler, TGB ve diğer kitle örgütünün üyeleri de katılacak...

Başta Başbakan tarafından olmak üzere, “Ergenekon” ve “Balyoz”da “sahte belgelerle kumpas kurulduğu” itiraf edilmesine rağmen “Atatürk’te birleştik” diyenlerin halen zindanda tutulmasına karşıysanız siz de gerçek adalet için insan hakları eylemine destek verin...