29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Zaman kavramıyla ilgilendiniz mi?

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

Tarihin sır kâşifi

Zamanın boşluk olduğundan söz ediliyordu. Oysa zaman boşluk değildir. Boşluk diye bir şey yoktur. İnsan bilmediği şeyler hakkında bu tür kavramlar icat etmiştir. Gözümüzle göremediğimiz şeylere böyle adlar takarak durumu kurtarırız.

MADDENİN HAREKETİ
Zaman, maddenin hareketidir. Maddenin hareketinden soyutlanırsa, zaman diye bir şey kalmaz. O hareketin dışında bir şey bulunmuyor.
Tarih, maddenin zaman içindeki hareketiyle ilgileniyor. İnsan ya da Homo Sapiens şunun şurasında bilemediniz bir buçuk milyon yaşındadır. Ancak 4 milyar yıllık bir dünya var. Evrenin zaman içindeki hareketi var, onunla evrenbilimi, yerbilimi, gökbilimi, doğabilimi ilgileniyor.

DOĞAYI DÖNÜŞTÜRENLERİN TARİHİ
İnsan da o doğanın parçası. Ancak insan doğaya teslim olmuş değil. Doğada girişken, aktif bir konumu var. Tarih bir bakıma doğanın içindeki insanın doğayı dönüştürme çabasını inceler. O çabanın en önemli sıçrama noktasında toplumun kendisi sınıflara bölünür. Aslında tarih orada başlar. Bize ilkokulda tarihin yazının icadıyla başladığını öğretmişlerdi. Öyle de söylenebilir. Yazının icadı, özel mülkiyetin, ticaretin ve parayla değişimin ortaya çıkmasına, toplumun sınıflara bölünmesine, ordunun ve devletin oluşmasına, bilime, sanata denk düşüyor. O andan itibaren insanlığın macerası, artık yalnız doğayla mücadele değil, toplumun içindeki sınıfların mücadelesidir. Yusuf Akçura, Fuat Köprülü, İsmail Hüsrev Tökin, Mustafa Akdağ, Niyazi Berkes gibi Türk Devriminin bilimde açtığı çığırın içinden gelen Halil İnalcık da bunun bilincindedir.
Tarih de toplumun hareketinden başka bir şey değildir. Atatürk, daha 23 yaşında genç bir zabitken, not defterine “Maddeyi anlamalı” diye yazıyordu. “Tarihin maddesini anlamalı” diye de yorumlayabilirsiniz.

CUMHURİYETİN MADDEYİ ANLAMASI
Peki tarihin maddesini anlamak nedir?
Padişahın tarihçileri olayları kaydediyorlardı. Devrimin tarihçileri ise, olayların seyriyle ilgilendiler. Tarihin sırlarını keşfetme çabasına girdiler. Anlamak, kuşkusuz olayları kaydetmenin ötesindedir. Olaylar arasındaki bağlantıları anlamak, bizim Türk Devrimiyle başladığımız iştir. İşte İnalcık, Atatürk Cumhuriyetinin maddeyi anlama çabasının önde gelen isimlerindendir.
Tarihyazımı içinden bakarsak, Türk Devrimi, olayların yazımından maddenin hareketinin keşfine geçiştir. Vakanüvisler devrinden tarihçiler çağına geçişin simgeleri arasında Halil İnalcık’ın eşsiz bir konumu var. O, toplumun seyir defterini, gerçeklere sadık kalarak tutanağa geçiren büyük tarihçilerdendir. Asıl büyük değeri, olayların kaydıyla yetinmeyip tarihin sırrıyla ilgilenmesidir. Tarih, olayların sıralanması değildir, olayların seyrindeki sırrın keşfidir.

HAYATIN BELİRLEDİĞİ TARİHÇİLİK
Halil İnalcık’ın bir altüst oluşlar dönemi içinde büyümesi, kuşkusuz O’nun safını belirlemenin ötesinde tarihçiliğini de belirledi. Osmanlı devletinin çöküş yıllarında Kırım’dan Anadolu’ya gelen bir ailenin çocuğu olarak tarafsız kalamazdı. Cumhuriyetin devrim yılları O’nun konumunu daha da pekiştirdi. Vatanseverdi ve Cumhuriyet Devrimcisiydi, emekçi karakterdeydi ve emekten yanaydı. Mazlum Milletlerin isyanının yaşandığı bir çağda, duruşu da tarihçiliği de uluslararası boyutlardaydı. Evrensel değerleri içselleştirmişti ve kendisini bütün dünyaya kabul ettirdi.

YOK OLMAYAN ANLAM
İnalcık, zamanın sırrıyla uğraşırken, zamanın kendisi oldu. Bir bakım Lavoisier Yasasını kanıtladı. Hiçbir şey yoktan varolmaz ve varolan hiçbir şey yok olmaz.
Biz ölüm diyoruz, ama madde yok olmuyor. Halil İnalcık’ın ölümü daha farklı, onun yalnız maddesi değil, anlamı da yok olmuyor.
Artık Halil İnalcık, zamanın sonsuzluğundadır.
NOT: Pof. Dr. Halil İnalcık’ın tarih bilimine katkılarından ve kimi ortak anılardan söz etmeye devam edeceğiz. Ancak şu anda güncel olan konumuza öncelik veriyoruz.