19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ESİN TURHAN/ Sendikal Güç Birliği’ne ne oldu?-(TAMAMI)

ESİN TURHAN/ Sendikal Güç Birliği’ne ne oldu?-(TAMAMI)
A+ A-

Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP), bir yılı geride bıraktı. Önemli bir süreçti. Çok net ifadelerle ilkelerini ortaya koymuşlar. Yola hızlı çıkmışlardı. Ne diyorlardı? Daha demokratik, daha değişimci yeni bir sendikal anlayış. Ben de dahil herkes alkışladık. Türkiye sınıf hareketinin böylesi bir değişime, yenilenmeye ihtiyacı vardı. Herkes umut bağlamıştı. Daha doğrusu herkesin umut beklediği bir dönemde, on sendika başkanı değiştirmek için bir şeyler yapmıştı. Önce Türk İş Genel Kurulu’na SGBP olarak girmeye karar verdiler. Ardından bölge toplantılarıyla tabanla biraraya geldiler. Ki bu, Türkiye’de belki de ilkti. “Bürokratik sendikal anlayış yıkılıyor” yorumları yapıldı. İşçiler seçtikleri başkanlarına her şeyi soruyor, fikirlerini paylaşıyor, önerilerde bulunuyordu. Ortaya çıkan atmosfer hepimizi etkilemişti. Bir rüzgar estirmişti SGBP. Kimine korku, kimine güven ve umut veren. Çok önemli bir gerçeği de su yüzüne çıkarmıştı. O da öldü sanılan, artık tepki vermez denilen işçi sınıfının özünden hiçbir şey kaybetmediği gerçeğiydi. Yeter ki gerçek ve güvenilir bir liderlik çıksın. Türk İş Genel Kurulu bunun en açık göstergesiydi. Bu on sendikanın dışında kalan sendikaların delegelerinin gösterdiği ilgi, beni çok etkilemişti. Tıpkı 1 Mart Tezkeresi’ne hiçbir beklemediğimiz siyasi partilerden milletvekillerinin karşı oy vermesi gibiydi. Bu tespit, SGBP tarafından da yapıldı mı bilmem ama, geçen bir yılın muhasebesi mutlaka yapılmalı. Ama Türk İş Genel Kurulu, asla bir yenilgi olarak kabul edilmemeli. Yenilgi yola çıkıldığı gibi devam edilmemesidir, dönmektir sözünden.

Şimdi bugüne gelelim. Ben hala bu on başkana inanıyorum. Genel Kurul ve ardından açılan itiraz davasını mahkemenin reddetmesi morallerini bozmuş olabilir. Ancak çıktıkları yoldan dönmek gibi bir şansları yok. Dönen tarih önünde hep haksız olacaktır. Asıl bundan sonra SGBP’ye çok iş düşüyor. Onlarla aynı ilkeleri savunan sendikalarla konfederasyon ayrımı yapmaksızın birleşme kararlarını hayata geçirmeliler. Kıdem tazminatı, kiralık işçilik derken belli ki AKP iktidarı işçi haklarını yerle bir etme konusunda kararlı. Önümüzdeki dönem hava daha da ısınacak. Zor günler bitmedi.

Umudum boşa çıkmadı

DİSK Genel Kurulu’ndan sonra yeni oluşan yönetimden umutlandığımı yazmıştım. Özellikle tanıdığım Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun bu görüşümde etkili olduğunu yazmıştım. Şimdi hem DİSK’teki canlanmayı hem de Birleşik Metal-İş’in örgütlenmedeki başarılarını görünce ne kadar doğru bir tespitte bulunduğumu anlıyorum. Serdaroğlu başkanlığında Birleşik Metal-İş, daha da büyüdü ve güçlendi. İşçi sınıfı kavgasının korkmadan ve yılmadan nasıl verileceğini gösterdiği için hem Serdaroğlu’na hem yönetimine teşekkür ediyoruz. Yönetime muhalif olduğu için şubelerin kapatıldığı bir sendikal anlayışın karşısında, hedefine örgütlenmeyi, sınıfın çıkarlarını alan sendika liderlerinin sayısının daha da artması umuduyla iyi haftasonları diliyorum.

Son Dakika Haberleri