26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2014’te ihanet neredeydi 2015’te umut var mı?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye son 15 yılda çok talihsiz dönemler yaşadı... Herkes biliyor ki, bu kaotik yılların bir önemli sorumlusu da ülke nüfusunun yarısı...

Yani, bu kadar rüşvet ve yolsuzluk rezaletine rağmen AKP’nin peşinden gitmekte ısrar eden gaflet odakları da ülkenin içine sürüklendiği sosyo- ekonomik, politik ve diplomatik buhrandan sorumludur...

2014 ülkeyi tamamen ele geçirmeye çalışan siyaset ortakları açısından da kara bir yıl oldu... AKP ile cemaat iyice birbirine düştü...

Ancak, yalnızca egemenlik kavgasının boyutları değil, ülkenin nasıl kuşatıldığı, polis, yargı ve bürokrasinin nasıl çemberde tutulduğu da deşifre oldu... Hem de cumhuriyet düşmanı iki gerici grubun bizzat kendileri tarafından!..

“Her şerde bir hayır vardır” diyenler için 2014 bu açıdan hayırlı oldu denilebilir... Çünkü devlet içindeki “paralel yapı”nın hedefleriyle birlikte, bu gruba “Ne istedilerse verdik” diyen AKP iktidarının, dinci bir sistemi yıllar boyu nasıl koruyup kolladığı ve palazlandırdığı da net biçimde anlaşıldı... AKP ile cemaat arasında, 2014’te şiddetlenen çatışmada kimin galip geleceği artık pek önemli değil!.. Siyasetin eninde sonunda sandıkta yenileceği nasıl bir gerçekse, dinci-sinsi yapılanmaları devletin derinliklerinden sökmenin ne denli güç olduğu İran örneğinden bellidir...

Biz, toplumun önemli bir kesiminin yaptığı gibi “yesinler birbirini” kolaycılığını tekrarlamaktan çok, “cumhuriyeti kimler yiyor, yemeye devam edecekler mi” sorusuna odaklanmak zorundayız...

MUHALEFET TOPTAN SINIFTA KALDI...

Peki, 2014’te AKP ile cemaat birbirine düşerken bu iki grupla etkili mücadele etmesi gereken Meclis muhalefeti ne yaptı acaba?..

CHP-MHP-BDP... Hepsi ne yazık ki, tıpkı 2013’te olduğu gibi, muhalefette etkisiz oldu ve AKP karşısında siyasal seçenek olamadıkları için toptan sınıfta kaldılar...

2014’te de AKP’nin, “Aydınlanma Devrimi” ve özellikle laik eğitimi hedef alan hamleleri engelle karşılaşmadan hedefine ulaştığı için, ülkenin karanlığa sürüklenmesinde tek sorumlunun iktidar olmadığını kanıtlayan gerçekler de var;

İktidarla bırakın mücadeleyi; tam aksine, türbanın kamuya sokulmasında olduğu gibi gerici politikalara destek verilmesi, tarihin ileriki dönemlerinde kesinlikle sorgulanacaktır...

Bakalım, türban yasası Meclis’ten geçerken “Bugün çok  mutluyum” diyen muhalefet liderleri, “kinci cumhuriyetçiler” rejimi iyice darbelediğinde toplumun yüzüne nasıl bakacak?..

Hiç kuşkunuz olmasın; yalnız o liderler değil, Meclis’te laik cumhuriyete bağlı kalma konusunda “namus”ları üzerine yemin etmişken, karanlık politikalara sessiz kalan vekiller de halka hesap vermek zorunda kalacak...

CHP’NİN İDEOLOJİK SKANDALLARI...

Bırakın Meclis muhalefetinin AKP karşısındaki yetersizliğini, özellikle “Yeni CHP”nin yoğunlaşan siyasal zikzakları, savrulduğu yönetim keşmekeşi ve ideolojik erozyon halk arasında ne yazık ki umutsuzluk yaratmaya devam ediyor...

“Yeni CHP”; 2014’te de Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum ve Birgül Ayman Güler gibi ulusalcı-Atatürkçü isimlere tahammül edemeyerek, girdiği yanlış rotada ne kadar ısrarlı olduğunu kanıtladı...

Ne yazık ki, “Yeni CHP” 2014’te, kendi öz tabanına tahammül edemeyen, Atatürk düşmanlarının yanı sıra Said Nursi hayranı Faik Tünay gibi Truva örneklerini bünyesinde tutarak toplumda infial yaratmaya devam etti...

Ana muhalefet, 2015’te de “Aydınlanma Devrimi”ni terk eden ve Altı Ok’a sahip çıkmayan bir çizgide yoluna devam ederken Atatürkçü kıyımını sürdürürse hiç kuşkunuz olmasın 2015 seçimleri de daha önceki 4 seçim gibi hezimetle sonuçlanacaktır!..

2015’TE NE YAPACAĞIZ?..

Evet, son 12 yılda olduğu gibi, 2014 de ne yazık ki AKP’nin yol açtığı karabasanla geçti...

2015 yılı da geride kalan ihanetler nedeniyle, gelecek açısından iyi sinyaller vermiyor... “Açılım” planı PKK’yı belli ki daha da pervasızlaştıracak... Örgütün Hizbullah’la başlattığı ve 30’dan fazla yurttaşın ölümüyle sonuçlanan çatışma da yaşanan gerginlikten anlaşılıyor ki, genel seçimlere gidilerken büyüyecek...

İktidarın cemaatle kavgası da sürecek gibi görünüyor... 2015’te medyada, sık sık “Fethullah Gülen teslim edilecek mi, edilmeyecek mi” şeklinde gazete haberi okuyacağız ama gidişat, cemaatin bürokrasinin tamamında büyük darbe alacağına da işaret ediyor...

Anketlerin ne yazık ki AKP’yi halen “48-50 bandında” (!) göstermesi 2015 açısından da toplumsal gaflete işaret ederken, adaylık kavgaları özellikle CHP içinde yeni bölünmeleri haber verecek... Tüm bunlar geçmişte yaşananlara da dayanan, hiç de iç açıcı olmayan öngörüler... Peki, 2015’te aydınlığa inananlar olarak ne yapacağız?..

Açıkça söyleyeyim; benim açımdan 2014 de tıpkı 2013 gibi birçok bakımdan kötü geçti... Ama “2015’te her şey iyi olacak mı” diyorsanız ne yazık ki, AKP ile karşısındaki korkak siyaset anlayışının umut vermeyen duruşları nedeniyle iç açıcı bir yanıt veremeyeceğim...

Sizler iyisi mi, “takım tutar gibi parti tutanları” gafletten uyandırın, siyaseti sorgulatın, siyasal mevziinizi iyi seçin...

Ve tabii ki “solcu” geçinen, hikmeti kendinden menkul gazeteler bile cemaatin kucağına oturmuşken, gericiyle, bölücüyle, hırsızla ve çetelerle mücadele eden Aydınlık gazetesine sahip çıkın...

Ne olursa olsun umut peşinde, sağlıklı bir yıl geçirmeye çalışın... Umarım mutlu olursunuz... Karanlığa karşı nice güzel ve aydınlık yıllara...