08 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP Ankara’yı ‘parsel’lerken kimler sustu?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Bülent Arınç ve Melih Gökçek arasındaki yolsuzluk suçlaması ağır hakaretlerle söz düellosuna dönüşünce, AKP’deki iç savaş da deşifre oldu... 

Ancak bu kavganın Davutoğlu’nun müdahalesiyle şimdilik durması bizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor...  

Yani bu kavganın içeriği, “kol kırılır yen içinde kalır” safsatasına gizlenemez, çünkü çatışmanın ortasında devletin tepesindeki bir bakanın bizzat deşifre ettiği büyük bir talan ve yetim hakkı var... 

Arınç’ın, “açılım” karmaşası nedeniyle Tayyip Erdoğan’a bayrak açmasıyla başlayan düelloda, AKP’li bakanla Gökçek birbirlerini yalnızca “cemaatçi” olmakla suçlamadılar, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ndeki vahim usulsüzlükleri de deşifre ettiler... Örneğin, Arınç’ın şu sözleri hükümet yıkacak boyutta rezaletler içermiyor mu; 

“Gökçek seçimlerde oy isterken bu yapının (cemaat) kucağında oturmuştur. Bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir, zengin işadamlarına okullar yaptırmıştır. İmar planlarında değişiklikler yaptırmıştır.” 

Yani; ülkenin Başbakan Yardımcısı Arınç, kendi partilisi için şöyle demek istiyor; “Ankara Belediyesi’nde imar yolsuzlukları var, İçişleri Bakanlığı ve savcılar göreve!..” 

AKP’liler gördü ki, Arınç ile Gökçek arasındaki kavga iktidarın tüm rezaletlerini deşifre edecek, o halde hemen müdahale ederek ikisinin de kulağını çektiler!.. Peki diğer vahamet nerede?.. 

GÖKÇEK HALEN KOLTUĞUNDA MI?.. 

Üzerinde infial yaratılması gereken asıl mesele çok önemli... CHP’li bazı vekillerin Arınç’ın iddialarıyla ilgili suç duyusunda bulunmasının aslında şu an için bir önemi de yok... 

Asıl mesele Davutoğlu, “bu olayı kapatalım” diyerek paniklerken, yolsuzlukların üzerine gitmeyi beceremeyen muhalefetin de adeta talimat almışçasına toptan susması... 

Söyler misiniz; Dünyanın neresinde, muhalefet partileri, iktidarın bizzat deşifre ettiği yolsuzlukları, başbakanın talimatıyla gündemden düşürebilir ki?..  

“Muhalefet AKP’nin dümen suyunda” denildiğinde kızan dünyadan bihaber zavallılara vereceğimiz tek örnek bu gaflet değil... Asıl rezalet Arınç’ın bizzat ifşa ettiği “parsel parsel” talanın nasıl olur da muhalefetin gözünden kaçmış olması!.. 

Net olarak soralım; Gökçek devletin mallarını “parsel parsel” cemaate verirken, bunun için pervasızca imar değişikliğine giderken, acaba muhalefet partilerinin meşhur belediye meclis üyeleri neredeydi?.. İmar planları değişirken onlar bostan bekçisi miydi?.. 

Unutmayınız ki; Ankara’yı “parsel parsel” talan edenlerin yanı sıra bu rezaletleri görmezden gelen ve belki de bir şekilde susturulan (!) muhalefet temsilcileri de suçludur... 

Muhalefetin, Ankara Belediyesi konusunda kendi gafletini gidermesi için yapacakları çok nettir; 

Arınç’ın iddiaları üzerine ara vermeden gitmek ve Gökçek’i o koltukta kesinlikle oturtmamak... CHP, MHP ve BDP unutmasın ki, kendi belediye başkanları Gökçek’e yönelik iddiaların zerresiyle suçlansaydı, cezaevini çoktan boylamışlardı... 

ÇÖLDE MEZHEP SAVAŞI!.. 

“Arap Baharı” safsatasının yeni cephesi Yemen iyice karışıyor... 10 milyona yakın insanın açlık sınırında yaşadığı ülkede, eski devlet başkanı Ali Abdullah Salih’in görevini bırakmak zorunda kaldığı 2011’deki ayaklanmanın ardından, Yemen bir karmaşa ülkesi oldu... 

Ülkenin Güneyinde ayrılıkçı “Güney Hareketi”, Yemen ordusuyla çatışırken, Kuzeydeki asıl kavga ise İran’ın desteğini alan Şii Husiler ile Sünni aşiretler ve orduyla yaşanıyor!.. 

İşte bu aşamada, bölgede hakimiyet kuran El Kaide ve IŞİD grupları da savaşın yeni cephesinde ölüm saçıyor!.. Hem de taşeronluk uğruna!.. Çünkü Husiler’in silaha sarılmasının bir nedeni de Yemen yönetiminin IŞİD terörünü Şiiler üzerinde yoğunlaştırması... 

Geçen hafta, ülkenin başkenti Sana’nın en büyük camilerinden Haşuş ve Bedir’e düzenlenen saldırılar Şiilerin öfkesini çekti ve belki de büyük bir savaşın fitilini ateşledi... 

İki camiye, cuma namazı sırasında düzenlenen bombalı saldırıda 137 Şii öldü... Saldırıları IŞİD’in üslenmesi iç savaşı iyice kışkırtırken, emperyalist kuşatmacıların da düğmeye bastığı anlaşıldı!.. 

Aslında camilerdeki patlamalar Yemen’deki ilk katliam saldırıları değildi... Bu ülkede aylardır kanlı kaosu tetikleyen çatışmalar yaşanıyor ve Suudi destekli yönetim de diken üzerinde duruyor... 

Çünkü Cumhurbaşkanı Mansur Hadi ve Başbakan Halit Bahhah hükümeti, Sana’yı bile ele geçiren Husiler’in baskısı nedeniyle istifa etti.  

Husiler, geçtiğimiz ay parlamentoyu da feshederek 551 üyeli “Geçici Ulusal Konsey”i kurduğunu ilan etti. Konsey cumhurbaşkanını seçmekle görevlendirirken, ülkedeki olaylar yönetim karmaşasını iyice çıkmaza soktu... 

İRAN SAVAŞA GİRER Mİ?.. 

Yemen, aslında diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi halk ayaklanmasına sahne olmadı... Yani ABD destekli sahte “bahar” rüzgarları esmedi Yemen’de!.. 

Ülkedeki gerilimin asıl nedeni mezhep çatışması; Yemen’e Şiiler mi sahip olacak yoksa Sünniler mi?.. Yani, El Kaide mi yoksa Şii Husiler mi?.. 

Bir soru daha var; Yemen’in rantını ABD taşeronu Suudi Arabistan ile müttefikleri mi yiyecek, yoksa Şii Husiler’i destekleyen İran mı?.. 

Yazının özeti şu; madem Husiler Yemen Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’yi bile kaçmaya zorladılar ve madem ülkenin yarısını ele geçirdiler, o halde Afrika çöllerinde Selefiler’e karşı bir Şii koridor açabilecekler mi?.. 

Ve tabi ki; El Kaide saldırılarını görmezden gelen Suudiler dün Yemen’e hava saldırısı düzenlerken, İran gelişmeleri izlemekle mi yetinecek?..  

Türkiye; ABD kuklalarının Yemen seferini desteklerken, İran, El Kaide ve IŞİD terörünün Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiği bir süreçte, Suudiler ve ardındaki Washington’un yayılmacı stratejisini göz ardı etmeyecektir... Velhasıl, sorular ve gelişmeler diplomasiyi ürkütmeye yetiyor!..