26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP rota değiştiriyor

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Ahmet Davutoğlu hükümetinin niçin düşürüldüğü şimdi çok daha iyi anlaşılıyor.
Çünkü yeni hükümet, Türkiye için yeni sayılacak projelerle işe başlıyor.
Daha işin başında yeni Başbakan Binali Yıldırım işareti verdi: “Dostlarımızı artıracağız, düşmanlarımızı azaltacağız.”
Çok gerçekçi ve pratik bir yaklaşım.
Savaşlar da tarih boyunca bu strateji ile kazanılmıştır.
Bunun bir hükümet politikası olduğunu Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un Çarşamba günü yaptığı şu açıklama pek açık olarak göstermektedir: “Eskiden beri yaptığımız bazı uygulamalarda mutlaka bir takım değişikliklere gidilmesi zaruri görülüyor. Dünya çok büyük bir çatışma dönemine girdi. Biz istesek de her sorunu çözebilecek gücümüz de yok her sorunu çözebilme imkânı da yok. Yapmamız gereken etrafımızdaki bu çatışma alanlarını mümkün olduğu kadar azaltmak, Türkiye’nin maalesef tarafı olduğu birçok çatışmanın en azından Türkiye kısmının hafifletilmesini temin etmek.”
Ayağı yere basan; Türkiye’nin gücünü ve hareket kabiliyetini abartmayan bir değerlendirme bu...

ESAT GERÇEĞİ KABUL EDİLİYOR
Politikada büyük değişikliğe gidileceğini vurgulamamızın daha somut kanıtları var. Sayın Kurtulmuş bu açıklamasında, Suriye’deki gerçekliği de artık doğru okuduklarını ortaya koyuyor. Ve oradaki Beşşar Esat gerçeği de kabul ediliyor. Bunu şu açıklamalar gösteriyor: “Suriye’de halkın bütün kesimlerinin katıldığı, kendisini ifade edebildiği bir sürece Türkiye destek verir.”
Buradaki bütün kesimler ifadesi, ülkeyi yöneten kesimi de ister istemez içine almaktadır. Böylece içeriye karşı bir süre daha “Zalim Eset!” nutukları atılsa da Ortadoğu görüşmelerinde Esat ile ilişki de kabul edilmiş görünmektedir.
Hükümetin Rusya ile yaşanan uçak krizini de tatlıya bağlamak için olumlu bir tutum içine gireceğini yine Sayın Kurtulmuş açıklamış bulunmaktadır. Halbuki bu krizi çıkartan kişi Ahmet Davutoğlu idi... “Uçağın düşürülmesini ben emrettim!” diyen Pantegon çıkışlı bu kişi başbakan kaldıkça Rusya; Türkiye’ye barış eli uzatmayacaktı...
Demek ki Davutoğlu’nun gönderilme sebebinin birisi de budur...
Irak’ta da merkezi hükümeti temel alan bir yaklaşım söz konusudur. İsrail ile ilişkiler önemli ölçüde düzeltilmiştir; yakında bu da açıklanacaktır.

ABD İLE SORUN BÜYÜYOR
Ahmet Davutoğlu’nun gönderilmesinden sonra Amerikan yönetiminin Türkiye’ye karşı tavrı birden keskinleşti. ABD ordu mensupları, PKK’nın Suriye kolunun içine girerek operasyonlara başladılar. Amaç, IŞİD’den alacakları bölgeleri PYD teröristlerine bırakmak. Böylece Suriye’nin kuzeyinde de bölücü bir Kürt devleti oluşturmak.
Amerikan askerleri PYD’li teröristlerin koruma kalkanı gibi davranarak onlara Kuzey Suriye’de alan açıyor.
İşte yeni hükümet buna da direniyor...
Eğer Davutoğlu başbakan olarak kalsaydı Türkiye, ABD’nin bölme planlarına direnemeyecekti.
Bir başka önemli gelişme de Genelkurmay Başkanı Sayın Hulusi Akar’ın Efes tatbikatından sonra yaptığı açıklamadır. Sayın Akar, kibarca, Amerikan tarafını NATO ittifakı ilkelerine ters davranmakla ve Türkiye’ye karşı verdiği sözleri çiğnemekle suçladı. TSK ilk kez bu kadar açık biçimde tavır takındı.
İşte bu yüzden, Genelkurmay Başkanı Sayın Akar; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızının düğününe gitti diye kötülenmektedir.
İyi de: Bu nasıl Saray Paşası ki Amerikan hükümetine kafa tutuyor?...

ERDOĞAN’IN KURTULUŞU
9 Mart 2015 tarihinde, Ulusal Kanal’ın internet sitesindeki yazımın başlığı şu: “Erdoğan’ın Kurtuluşu Suriyedendir”
O tarihte Vatan Partisi heyeti, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esat ile görüşmüştü. Buna AKP’liler çok bozulmuşlardı. Yazım şöyle bitiyordu: “Tayyip Erdoğan’da akıl var ise, Vatan Partisi’ne, onun lideri Doğu Perinçek’e kızmak yerine teşekkür etmelidir. Çünkü Erdoğan ancak ve ancak Suriye politikasını değiştirerek iktidarının ömrünü uzatabilir. Yoksa Beşşar Esad, Tayyip saltanatını devirecektir...”
Geldiğimiz noktada yanlış Suriye-Rusya politikası, sadece AKP’yi devirmekle kalmayacak Türkiye’yi bile devirecek büyüklüktedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisini de yakacak bu gerçeği görmüştür. Ve o Erdoğan, kurtulmak için de Vatan Partisi’nin seçim bildirgelerine girmiş olan ilkelere yönelmek zorunda kalmıştır. Ufukta aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Irak-Suriye-Mısır-İran-Rusya-Çin gibi ülkelerin oluşturabileceği ittifakın ışığı görülüyor.
Bu açık savaş ortamında Erdoğan’ı ne yapalım; “Git, istemeyiz, sen kötü adamsın!” diyerek Amerikan tarafına mı itekleyelim?

ALMANYA’YI AMERİKA ZORLADI
Dün, Alman Parlamentosu (Bundestag) Ermeni soykırımı iddialarını destekleyen bir karar aldı. Bilelim ki bu projeyi gündeme getiren Alman hükümeti değil, ABD’dir.
Bu olay, Suriye’deki PKK’lı teröristlerin içine girip onların üniformasını giyen Amerikan ordusunun Türkiye’ye verdiği mesajın bir devamıdır.
Alman Meclisi’nde dün konuşanlar; Vatan Partisi’nin ve Doğu Perinçek’in bu konuda Almanlara yaptıklara uyarılara cevap verir gibiydiler. Kendilerinin mahkeme yahut tarih komisyonu olmadığını vurgulamak zorunda kaldılar. Ama ABD emretmişti; evet dediler. Zaten biz bunun evet olacağını oylamadan önce Ulusal Kanal’da açıkladık.
Türkiye’ye düşen, küsmeden, kızmadan Almanlara yaptıklarının yanlış olduğunu göstermek olmalıdır. Bu amaçla Dışişleri Bakanlığımıza bir önerim var: Almanya’da kuvvetli bir medya lobisi oluşturalım. Alman futbolcuların öne çıkartılmasıyla başlatılacak medya bombardımanını zamanla derinleştirebiliriz.
DÜZELTME: Dünkü yazımda eleştirdiğim Türk düşmanı profesör için, Aydın Üniversitesi’nde görevli diye yazmıştım. Doğrusu Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’dir. İstanbul’daki Aydın Üniversitesi ile bu kişinin ilgisi yoktur.
DUYURU: Pazar günü saat 11.00’da Beşiktaşlılarla sohbet edeceğiz. Barbaros Bulvarı No 49/6’daki Vatan Partisi ilçe binasında buluşacağız. Türkiye’nin son durumunu konuşacağımız kahvaltılı toplantıda ayrıca kitaplarımı da imzalayacağım. Dostlarımızı bekliyoruz.