AKP’liler kendilerini sorguluyor

AKP iktidara geldiği 2002 yılından beri hep aynı taktiği izledi. Toplumu kutuplaştırdı. Bu yolla belli kesimleri kemikleştirmeyi ve kendi yanında tutmayı başardı.
Yeri geldi mezhebi öne çıkardı, yeri geldi camileri kullandı, yeri geldi Atatürk’ü ve Cumhuriyeti hedef aldı. Amacına ulaşmak için her yolu denedi.
FETÖ ve tarikatlarla işbirliği, PKK ile “açılım” bunlardan sadece ikisi. Türkiye’nin birliğini değil, sadece iktidarda kalmayı düşündü.

“YANLIŞ YAPTIK” İTİRAFLARI

İzlenen politikalarla halk bölündü. Farklılıklar kışkırtıldığı için halk içinde düşmanlık arttı. İnsanlar birbirine selam vermez hale geldi.
15 Temmuz ders oldu. AKP’liler izlenen politikaları sorguluyor. Saray’a yakın durup işlerini yürütme peşinde olanlar “yola devam” dese de genelde AKP’nin geniş bir kesimi izlenen politikaları tartışıyor.
Dost yemeklerinde, büro toplantılarında, akşam sohbetlerinde, Meclis kulislerinde, AKP’liler kendi aralarında bunlar konuşuluyor.

ERDOĞAN’IN SÖZÜ

AKP’nin kuruluşundan beri aktif olan bir AKP’li tanıdığım anlattı. 15 Temmuz sonrası yaşanan birlik havası partide büyük rahatlama sağlamış. Özellikle tabanda etkili olmuş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP’nin 15.kuruluş yıldönümü törenlerine telekonferansla bağlanarak söylediklerini anımsattı. “Cumhurbaşkanı o gün ‘Hiçbirimiz artık 15 Temmuz öncesi gibi davranamayız. En başta cumhurbaşkanı olarak ben davranamam’ ifadelerini kullanmıştı. Parti tabanı bu ifadelere sarıldı. Ama son günlerde kafalar yine karışmaya başladı” dedi.
“Lozan eleştirisi, Ege’deki adalarla ilgili açıklamaları, Musul’da mezhepçilik, atamalar, eğitimde yaşananlar” kaygıları arttırmış.

SAYI YETERLİ AMA YÖNETEMİYORUZ

Bazı AKP’liler birbirlerine, “Sayımız fazla ama neden Türkiye’yi yönetemiyoruz?” diye soruyor.
Verilen yanıtlar farklı. Bazısı “derin devletin engellediğini”, bazısı “Batının kendilerini istemediğini”, bazısı “çok hata yaptıklarını, sonra da ‘kandırıldık’ diye izah etmeye çalıştıklarını”, bazısı da “kadrolarının zayıf olduğunu, liyakat esas alınmayınca böyle olduğunu” söylüyor.
Ama “Türkiye’yi yönetemedikleri” konusunda bir görüş birlikteliği var. Diken üstünde olduklarını söylemekten de çekinmiyorlar.

RUSYA, SURİYE

15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasından elbette mutlular. Ama onları en çok mutlu eden şey Rusya krizinin aşılması.
Antalyalı bir AKP yöneticisiyle karşılaştım. Bir toplantı için Ankara’daydı. Turizmi ve yaş meyve sebzeyi konuştuk. Kulağıma eğildi, “Rusya krizi başlayalı beri sokağa çıkamıyordum. Toplantılardan uzak duruyordum. Turizmcinin , çiftçinin tepkisini bildiğim için resmen kaçtım. Ama nihayet bu kriz çözüldü. Cumhurbaşkanımız St. Petersburg’da Putin’le bir araya gelmesinden sonra rahatladım. Vatan Partisi’nin de krizin aşılmasındaki çabalarını biliyoruz. Bu iş parti meselesi değil vatan meselesi. Allah razı olsun” dedi.
Benzer ifadeleri Meclis’teki AKP’lilerden de duydum.

UNUTACAKLAR

Sıra Suriye’de. Esad yönetimi ile doğrudan temas başlarsa çok daha sevinecekler. Erdoğan’ın Esad’la ilgili söylediklerini de unutacaklar.
“Artık zamanı geldi” görüşü hakim. “Rusya modeli Esad’la da hayata geçirilmeli” diyenlerin sayısı artıyor. AKP’de oylama yapılsa yüzde 60’ları aşacağı kesin.
Bu arada muhalefet partilerinin yöneticileriyle de konuştum. Sorun yapmayacaklarını vurguladılar. Ortam hazır. Sıra adım atmakta!

15 TEMMUZ SONRASI

Bir sohbette, Egeli AKP’li bir milletvekili, AKP’lilerin kahvede, sokakta, göğsünü gere gere ‘AKP’liyim’ diyememesinden yakındı. Karadenizli milletvekili de ona destek verdi. Belli ki sıkıntı her yerde.
15 Temmuz sonrası bir özgüven oluşmuş. Bu daha çok toplumdaki birlik havası ve hoşgörüden kaynaklanmış. Ortam yumuşadığı için AKP’liler rahatlamış. Ama özellikle
AKP’lilerin anlattıkları böyle. Yorum sizin!