26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP’nin ‘diktatörlük’ tuzağı!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye, 2002 yılından bu yana çok büyük bir siyasal kabus yaşıyor... 14 yıl öncesinden başlayan bu kabus kitlelerin derin kaygılarını da aynı soruların girdabında kilitleyip duruyor;“Türkiye karanlığa mı sürükleniyor?.. Cumhuriyet nereye gidiyor?.. AKP hilafet peşinde mi?..”Çünkü AKP’nin iktidara gelişinden bugüne kadar yapılan her seçim öncesi “cumhuriyet elden gidiyor” kaygıları büyüdükçe büyüdü... Çünkü AKP, cumhuriyeti kuşatma operasyonunun ilk 10 yılında gerici çevrelerle kolkola yürürken, nihai hedefine kilitlendi ve bunun için cumhuriyetin yaşamsal noktalarına taarruz etmekten de kaçınmadı... Bugün cumhuriyet kurumları ve yasaları üzerinde ne kadar erozyon ve yıkım varsa ardında yalnızca AKP’nin değil, cemaat ortaklığının ve kinci destekçilerinin sinsi çabaları da bulunuyor...AKP’nin son 14 yılda yürüttüğü siyaset şu gerçeği de ısrarla öne çıkarıyor; Toplumda her genel seçim öncesinde dışa vuran “laik rejimi yıkacaklar” endişesinin haksız olmadığı yalnızca çıkartılan gerici yasalar ve Atatürk’e karşı yürütülen kavgadan da ibaret değil... Ulusal bayramları yok eden, Atatürk’e cephe alan ve çağdaş eğitimin temeline dinamit koyan AKP iktidar hırsına doymuyor...Ve ne yazık ki bugünlerde cumhuriyete son darbenin vurulma noktasındayız... AKP’nin hedefi ülkeyi “başkanlık” tuzağıyla diktatörlüğe götürmek... Çünkü “yeni anayasa” ve başkanlık sistemi sinsiliğinin ardında cumhuriyeti tamamen tarihe gömme tuzağı var!..
Kılıçdaroğlu’nun resti...Bu köşede günlerdir yalnızca “AKP’nin yeni anayasa tuzağı cumhuriyeti vuracak mı?.. Başkanlık sistemi diktatörlüğe mi yol açacak” şeklinde sorular sormadık...Aynı zamanda bu köşede, toplumda büyüyen rejim kaygılarını dile getirirken, “çözüm”ün Altıok’ta ve “Aydınlanma Devrimi”nde olduğuna ısrarla işaret ettik, duyarlı merkezlere de uyarılarda bulunduk...Çünkü AKP’nin yeniden tek başına iktidara gelmesinin ardından cumhuriyetin geleceğiyle ilgili artan kaygılar, Türkiye’nin giderek en önemli gündem maddesi olmaya da devam ediyor...Ancak rejim kaosunu haber veren, “hedef laiklik mi” benzeri sorulardan çok, cumhuriyetin nasıl korunacağıyla ilgili tartışmalar da büyük önem kazanıyor... İşte cumhuriyeti kuran CHP’nin duruşu asıl burada büyük önem arzediyor...Meclis’teki en büyük muhalefet partisi CHP... İşte o yüzden AKP anayasayı hedef aldıkça ve “başkanlık” hevesini öne çıkardıkça “peki, ne yapacak CHP” sorusu daha çok soruluyor...Evet, anayasanın değişmez ilk maddeleriyle ilgili CHP’nin taviz vermeyeceğinden kimsenin kuşkusu yok... Zaten Kılıçdaroğlu da bu konudaki sorulara net yanıtlar verdi ve anayasanın ilk dört maddesinin “CHP’nin kırmızı çizgileri” olduğuna dikkat çekti...Çünkü aksi bir yaklaşım ana muhalefetin zaten kuruluş felsefesine aykırı olur ve yalnızca cumhuriyet değil, onu var eden CHP de büyük yara alır...CHP muhakkak ki “yeni Anayasa” tartışmalarında demokratikleşmeyi öncelik sayacak... Ancak en önemli kaygı da şu soruda kilitleniyor; “CHP, ülkeyi dikatörlüğe götürecek başkanlık hevesi karşısında nasıl bir tavır alacak?..”CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki akşam NTV’de yaptığı konuşma, rejimin korunmasında CHP’yi “lokomotif güç” olarak gören kitlelerin yüreğine su serpti... Bakınız, adeta rest çekerken ne dedi Kılıçdaroğlu; “Başkanlık sistemine karşıyız... Bir ülkedeki rejim, sabahtan akşama değişmez. Tarihsel kökleri var... Sürekli kendisini yenileyerek gelişir...”
CHP’nin beklenen direnişi...Kılıçdaroğlu, “başkanlık” meselesi ve “yeni anayasa” tartışmalarının toplumda ve özellikle de CHP tabanında dikkatle izlendiğinin farkında... CHP liderinin NTV’deki konuşmasındaki şu saptamaları da ana muhalefetin, “ülkenin yönetim biçimi” konusunda teyakkuzda olduğunu gösteriyor... Şöyle dedi Kılıçdaroğlu;“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk parlamenter sistemi benimsemiş... Hatta Kurtuluş Savaşı’nı bile öyle yönetmiş... Şimdi biz bunların hepsini çöp sepetine atalım diyoruz. Başkanlık 13 yıldır kimsenin aklında değildi ve neden birdenbire ortaya çıktı. Erdoğan cumhurbaşkanı seçildikten sonra, ‘neden başkanlık sistemi olsun’ diye konuştu. Fiili başkanlık ortada, Başbakan yok. Başbakanlık koltuğu boş dedim. Saraydaki zat ‘Beni muhatap alın’ diyor. Senin ihtiyacına göre rejim mi değişir?”Evet, Türkiye Cumhuriyeti, 1 Kasım 2015 seçimlerinin sonuçlarından itibaren geçmişteki en hassas dönemlerde bile olmadığı kadar kaosa sürükleniyor... Terör meselesi, Suriye çıkmazı ve Rusya ile gerginliğin ülkeyi zaten diken üstünde tuttuğu bir dönemde, AKP’nin iktidar hırsını tehlikeli biçimde büyütmesi, cumhuriyetle kavgalı bir partinin “diktatörlük” beklentisini de net biçimde dışa vuruyor...Ana muhalefet partisi, AKP’nin cumhuriyete karşı kurduğu bu tuzağa karşı “teyakkuz” durumunu ısrarla korumalı, cumhuriyetçi kuruluşlar ve sivil toplum örgütleriyle işbirliğini yoğunlaştırmalı ve kitlelerin umutlarını yükseltecek stratejiler belirlemelidir...Cumhuriyetin ve CHP’nin geleceği, laik rejimin korunması, Aydınlanma Devrimi’nin sürmesi, ülkenin parlamenter rejiminin devam etmesi açısından ana muhalefetin savunacağı strateji yaşamsaldır, kaçınılmazdır ve kesinlikle vazgeçilmezdir...