AKP'ye şok!

AKP'de uzunca bir süredir devam eden kaynama, "Öcalanlı açılım"la gözle görülür şekilde arttı. Oslo pazarlıklarından sonra İmralı pazarlıklarının ortaya çıkması tabanda ciddi kriz yarattı. Erdoğan "açılım"ı hazmettire hazmettire götürmeye çalışsa da taban hazmetmedi. CHP'nin "açılım"a ses çıkarmaması AKP yönetimini rahatlatsa da derin yaralar açtı.

Gelen tepkiler üzerine "açılım" biraz soğutulur gibi oldu. Ama projeyi AKP'nin önüne koyanların acelesi vardı. Erdoğan'a "Aşil topuğu"nun Kürt sorunu olduğunu hatırlattılar. Yapacak bir şey yoktu. Verilen "yol haritasına" göre devam edildi.

Türkiye bölünüyormuş kimin umurunda. Erdoğan kendini kurtarmak için ne derlerse yaptı.

Diyarbakır kırılması

Derken iş "Diyarbakır'ı merkez yapmaya" geldi. Erdoğan Barzani ile Diyarbakır'da buluştu. Şivan Perver de "sos" oldu. Yapılan şov lehte değil aleyhte sonuç verdi. AKP'de telefonlar susmadı. "Ne yapıyorsunuz, nereye gidiyoruz?" sorusuna yanıt arandı.

Diyarbakır ciddi bir kırılma yarattı. Kırılmanın boyutu önce Trabzon'da görüldü. Halk tepkisini gösterdi. Özellikle de gençler ve kadınlar soğuk davrandı. Cumartesi-Pazar, iki gün süren açılışlarda meydanlar boş kaldı. 5 bin kişi zor toplandı.

Arkasından Trakya

Bu durum tesadüf müydü diye düşünüldü. Ama tesadüf olmadığı görüldü. Erdoğan geçen hafta sonu Trakya'daydı. Tekirdağ, Çorlu, Çerkezköy, Pınarhisar, ... dolaştı. Sonuç AKP ve Erdoğan açısından tam bir felaketti! Meydanlar Trabzon'u bile arattı. Televizyonlara yansıyan görüntülere ben bile inanamadım. Gittiği yerlerdeki tanıdıklarımın telefonlarını buldum. Aradım, gözlemlerini sordum. Onlar da şaşkındı. "Bu kadarını beklemiyorduk" dediler. Ortalama 2 bin kişi rakamını verdiler.

Duyduğuma göre Erdoğan çevresini fena hırpalamış. Edirne için Sakarya'dan, İzmit'ten, İstanbul'dan "yığma" yapılmış.

Genel kanı: Karizma çizildi bir kere. Artık bundan sonra hep böyle.

Böyle olacağı belliydi!

Trakya gezisi birçok kişiyi şaşırtsa da AKP tabanını pek şaşırtmamış gibiydi. Konuştuğum AKP'lilerden bir ikisi, "AKP'nin oyu Trakya'da zaten düşüktü" ifadesini kullansa da diğerleri sessizdi. "Niye böyle oldu?" diye sorunca, "Olacağı buydu!" der gibi yüzüme baktılar.

AKP'lilerden ayrılınca CHP ve MHP'lilerle karşılaştım. Aynı şeyleri onlarla da konuştum. "Türkiye'de sorun iktidar değil, muhalefet. Muhalefet muhalefet olsa AKP 2015'e kadar bile iktidarda kalamaz" dediler.

Üstelik bunu diyenler de milletvekiliydi.

Tehditle oy mu alınır?

Başbakan Erdoğan Edirne'de bu kez de öğrencileri hedef aldı. Öğrenciler için, "Üniversiteleri terör alanına çevirdiler. Kardeşim okulu 6 yılda bitirdin bitirdin, bitirmediysen güle güle!" ifadelerini kullandı.

Anlatılanlara göre, Erdoğan'ın açıklaması sonrası AKP'lilerden, "Eyvah" sesleri gelmiş. "Eskiden vaatle oy alırdık, şimdi tehditle oy almaya çalışıyoruz. Tehditle oy alınır mı?" serzenişleri duyulmuş.

"Erdoğan'ı frenlemezsek sonumuz kötü olacak. Biri Başbakan'ı durdurmalı. Yine baltayı taşa vurdu. Her evde üniversitede okuyan bir çocuk bulunuyor. Seçim öncesi kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz" denmiş.

Yandaşlar telaşlı

Trabzon ve Trakya gezisi sonrası en çok da yandaşları telaşlandı. Kaderlerini AKP iktidarına bağlayan gazeteciler(!) panikte. AKP ile birlikte kendilerinin de sonu geleceği için korku içindeler.

Bırakın halkın tepkisini, Erdoğan-Cemaat kavgasından bile ödleri patlıyor. "Siz kavga ederseniz ikiniz de kaybedersiniz. Peki biz ne olacağız" havasındalar. Yalvar yakar durumdalar.

Bir dönem daha bitiyor, "Padişah gazeteciliği"nde sona geliniyor.