26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Allah ile aldatılmaya meydan okuyan kahraman

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Dünyanın en kolay dolandırıcılığı, Allah ile aldatmaktır.
Dünyanın en zor işi ise, Allah ile aldatılmaya meydan okumaktır.
Dolandırıcılar sistemi, yoksul halk kitleleri üzerindeki ideolojik hakimiyetini Allah ile aldatmak üzerine kurmuş.
Allah ile aldatmak, bu nedenle bireysel bir çaba değildir, kamusal bir faaliyettir. Sistem tırnaklarını toplumun bilincine o aldatmayla geçirmiştir. Aldanmayı reddedenlere vaat edilen ise şiddettir.

CESARETİN NAMUSUN VE BİLGİNİN DİRENCİ
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Allah ile aldatılmaya cesaretiyle, bilgisiyle, namusuyla meydan okudu.
Cesurdu, çünkü ancak cesaretle yapılacak bir büyük görevi üstlenmişti. Hallacı Mansur geleneğinden geliyordu.
Namusluydu, dünyanın en dayanıklı namusunu gerektiren bir büyük mücadeleye girmişti. Yaptığı işte en küçük bir ikircik, namustan vazgeçmek anlamına gelirdi.
Bilgiliydi, Allah ile aldatma gibi binlerce yıl içinde sistemleştirilmiş bir ters-bilgi yığını, ancak gerçek aşkıyla ve gerçeklerle çürütülebilirdi.
Halk aşığıydı. Halkın aldatılmasına katlanamazdı. Yaşar Nuri Öztürk, aydınlanmış, başı dik bir halkın içinde yaşayabilirdi.


IŞIK YAŞAR
Peki, Yaşar Nuri Öztürk bizi bırakıp gitti mi?
Büyük dava adamları, kendilerini adadıkları davayı bırakıp gitmezler. Gitmemişlerdir. Örnekleri çoktur.
Halk da onların davalarını bırakıp gittiğini kabul etmez. Pir Sultanlar ölmüş dirilmiştir. Hakikattir bu. Halk her yerde onları görmüştür.
Yaşar Nuri Hocamıza da göreceksiniz, bir gün bir yerdeşi Trabzon Atatük Alanı’nda, bir İstanbul’lu Taksim Meydanında rastlayacaktır. Orada Cumhuriyet nöbeti tutmaktadır.
Bir İstanbul Liseli, Yaşar Nuri Hoca’yı okullarının açıldığı gün kapıda görecektir, onları kutlamaya gelmiştir.
İmam Hatip talebeleri, düşlerinde gözlerinden ışıklar saçan bir ermişin kendilerine seslendiğini söyleyeceklerdir. Doğrudur, o ermiş Yaşar Nuri Hocamızdır.
Bir kadın, pınardan testisini doldururken, suya Yaşar Nuri’nin yüzünün yansıdığını anlatacaktır.
Yaşar Nuri Hocamızı bugün öğlen vakti Karacaahmet Şakirin Camisinde omuzlarımıza aldıktan sonra toprağa vereceğiz. Ama ışığı bizlerle kalacaktır.
Binlerce yıldan, Hallacı Mansurlardan, Nesimilerden, İbn Haldunlardan, Yunus Emrelerden, Hacı Bektaş Velilerden, Tevfik Fikretlerden, Atatürklerden gelen ışıktır bu. Sönmeyen ve bitmeyen ışıktır.
Yaşar Nuri Öztürk, aldanmayı kabul etmeyen namuslu insanlar için bir hakikat ışığı bırakmıştır.
Her an, her karanlıkta o ışık, bilincimizi ve yüreğimizi aydınlatacaktır.
Ve o ışığı biz elden ele gelecek yüzyıllara taşıyacağız.
Işıklar sadakatlidir ve vefalıdır. Işıklar, yaşar. Işık, bizi bırakmaz.
O ışığın altında hiç kimse hiç kimseyi Allah ile aldatamayacaktır.