13 Eylül Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

BU SEÇİMDE ADAYLAR DAHA ERKEN AÇIKLANABİLİR

Deniz Sipahi- Hürriyet

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Söke’de Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin toplu temel atma törenine katıldı. Törende Kılıçdaroğlu, Çerçioğlu’nu kürsüye davet ederek, “Özlem Başkanımız Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görevine devam edecek. Onu size, sizi de Allah’a emanet ediyorum” dedi.

Geçen gün de Ankara’da 100. Yıl Hatıra Ormanı açılışında kendisine yöneltilen Yavaş’ın adaylığına ilişkin soruya, “Mansur Bey bizim belediye başkanımızdır ve belediye başkan adayımızdır” diyerek yanıt verdi.

Öyle anlaşılıyor ki; CHP büyükşehir adaylarını diğer partilerden biraz daha erken açıklayacak.

Bu durum ittifak arayışlarını olumsuz etkiler mi, etkilemez mi göreceğiz.

Ama İYİ Parti her kentte kendi adaylarını göstereceğini açıklamıştı.

Siyasi kulislerde iki şehirde işbirliğinin olabileceği konuşuluyor.

Bu iki şehir de İstanbul ve Ankara...

Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamaları elbette bu süreci olumsuz da etkileyebilir.

Ama yine kulislere göre büyükşehirlerde mevcut belediye başkanlarıyla gidileceği yönünde bir eğilim var.

Bu durumda Kılıçdaroğlu’nun yakında yapacağı Antalya, Adana ve İzmir ziyaretleri de önem kazanıyor.

Siyasette zamanlama da, stratejiler de önemli...

Bütün bu gelişmelere göre AK Parti ve MHP’nin büyükşehirlerde nasıl bir strateji izleyeceğini yakından takip edeceğiz.

Bu seçim bir hayli heyecanlı ve zor geçecek.

Ne yalan söyleyeyim...

UZAKDOĞU’DA SAVAŞ HAZIRLIĞI

Haşmet Babaoğlu- Sabah

Geçen ay Uzakdoğu'da pekiştirilen üçlü askeri ittifaka (ABD, Güney Kore, Japonya) ve alınan ortak kararlara takılıp kaldım...

Quebec Üniversitesi'nden Prof. Joseph. H. Chung bu zirveye "üç tehlikeli adamın ortaklığı" diyor.

Nasıl mı?

Biden, Çin'in etkisinin azalacağı bir Asya istiyor.

Kimseler farkında değil belki ama Japonya Başbakanı Fumiyo Kişida hayalci bir siyasetçi: Bu kez ABD yardımıyla eski büyük Japon İmparatorluğu'na geri dönme hayalleri kuruyor.

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ise ülkesinin bütün direksiyonunu ABD'nin ve Japonya'nın eline bırakacak kadar ürkek biri...

İttifak şu konuyu netleştirdi: "Bir üye ülkeye saldırılırsa bu, üç ülkeye de saldırı sayılacaktır."

Bir saldırıya uğradıklarında stratejiyi ABD belirleyecek, Japonya saha komutasını yapacak.

Ya kirli işler?

O tabii ki Güney Kore'nin işi, diyor uzmanlar...

Geriye ne kalıyor?

Çin'i ve Rusya'yı kışkırtmak...

Tabii bir de bütün bunlardan önce Rusya ile Çin'i kapıştırma hesapları var.

Onu da konuşuruz ileride...

Kimse konuşmuyor bu konuları, bari biz konuşalım.

CHP’NİN SON SINAVI

Yaşar Hacısalihoğlu- Akşam

Bunun yerine HDP'ye yıllardır yapılan taşıyıcı annelik, 5 yıldır evlat nöbetindeki yiğit Diyarbakır Anneleriyle yüreklice hemhal olamamalarına da yol açtı. O Anneler ki; Anayasa Mahkemesinden önce HDP'yi kapattı. HDP'nin Diyarbakır il binasının kepenklerini indirten Anneler; "burayı parti sanmayın. Onlar evlatlarımızı çaldılar. Onları ön kapıdan alıp arka kapıdan PKK'ya teslim ederek, ABD emperyalizmine asker ettiler" diyerek, yürekli haykırışlarını, direnişlerini korkmadan, yılmadan 5 yıldır sürdürüyorlar.

Gelinen bu noktada aynı yürekli davranış; CHP'de siyaset yapanlara, CHP'yi yönetenlere, yönetmek isteyenlere, genel başkanlık hevesi güdenlere de düşüyor. Emperyalizmin kirli ajandasının ürünü olan ve Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü, bağımsızlığını hedef alan PKK/PYD-YPG terör örgütünün siyasi koluyla kol kola girmekten vazgeçilmesinin güçlü iradesini ortaya koymaları gerekiyor.
Bu durum CHP'nin son sınavıdır.

ATATÜRK’ÜN KIZLARI

Alev Coşkun- Cumhuriyet

Atatürk’ün temel amacı, kadın ve erkeğin eşit olduğu çağdaş ve modern bir toplum yaratmaktı. Kabul etmeliyiz ki laik Cumhuriyetin kurucu değerleri konusunda son yıllarda ve özellikle seçimlerden sonra tartışmalı durumlar yaratılmıştır. Cumhuriyetin temel felsefesi ve Atatürk Devrimleri yıpratılmak isteniyor. Bu koşullar altında voleybolcu kızlarımız, çağdaş bir toplumun tartışılmaz simgesi olarak ortaya çıkmışlardır. Şu gerçekler önemlidir:

- Böylesi modern bir kadın voleybol takımını Ortadoğu’da başka bir Müslüman toplumu çıkarabiliyor mu?

- Eğer, Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet olmasaydı, onun Aydınlanma devrimleri gerçekleşmeseydi, böylesi genç ve yetenekli bir kadın voleybol milli takımı oluşturulabilir miydi?

Kadın voleybol milli takımımızın başarısı büyük Atatürk Cumhuriyetinin bir ürünüdür. Bu nedenle voleybolcu, sporcu kızlarımız aynı zamanda, Atatürk’ün hedef koyduğu çağdaş Türkiye’nin kanıtlayıcıları olmuşlardır.

Onlar sadece sporculuğu değil, çağdaşlığın ve uygarlığın başarısını simgeliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin adını bütün dünyada yükseltiyorlar, bayrağımızı şeref gönderine çekerek onurla dalgalanmasını sağlıyorlar.
Türk toplumuna böylesi zaferleri tatma olanağını verdikleri için genç kızlarımıza, Filenin Sultanlarına teşekkür ediyoruz. Bu vesileyle, laik Cumhuriyete inançlarımızı da tazeliyoruz.

Kadın voleybol milli takımımızı, Atatürk’ün kızlarını kutluyoruz. Onlara saygı duyuyoruz.

DEM

Melih Aşık- Milliyet

Serbest piyasa adı verilen başıboş piyasada, her isteyen istediği mala istediği fiyatı yapıştırıyor...

Örneğin bir bardak çayın fiyatı 5 liradan 45 liraya kadar değişebiliyor...

Kimi belediye mekânlarında 5 liraya satılan çay, deniz araçlarında 10 lira, kafelerde 15 lira, Kadıköy

Hacıbekir pastanesinde 33, Baylan pastanesinde 44 lira...

Bir okurumuz hesap yapmış...

“Ortalama perakende çay 120, şeker 30 lira.
Bir kilo çay ve dört kilo şekerden 800 bardak çıkar. 30 lira doğalgaz, 50 liraya da bir damacana su. Etti 350. Üzerine 150 lira da görünmez masraf koyun. Eder 500 lira... Bardağı 10 lira olsa 800 x 10 = 8000 lira gelir sağlar... 500 liralık masrafı düşerseniz size kalır 7500 lira... “

Bir kilo çaydan 7500 lira kazanıyorsunuz. Üstelik 10 liraya satarsanız... Hiç de fena para değil

‘ÇİN KORKUSU’ NELER YAPTIRIYOR!

Abdullah Muradoğlu- Yeni Şafak

Yeni Delhi’deki “G-20 Zirvesi”ne ilgisiz görünen Pekin, Biden’ın Vietnam ziyaretine pürdikkat kesildi. Vietnam ABD ile ortaklığın Çin aleyhinde olmadığını savunuyor. Biden yönetimi de benzer bir dil kullanıyor. Çin hem ABD’nin, hem Vietnam’ın en büyük ticarî ortağı. Vietnam da ABD ile ticarî ilişkileri büyütmek istiyor. ABD için bu ilişkilerse, ticaret değil, tümüyle Çin’le ilgili.

Pekin Vietnam’ın ABD ile stratejik ortaklığının Çin’i köşeye sıkıştırmayı amaçlamaması için uyarılarda bulunuyor. Çin’li uzmanlar ABD’nin niyetlerinin aksine Vietnam’ın Çin için bir “kedi pençesi” olmayacağına, olamayacağına veya olmak istemediğini de savunuyorlar. Biden yönetimiyse Pekin’le yakınlaşan ülkelere yönelik girişimlerinin Çin’in ekonomik yükselişini sekteye uğratmakla ilgili olmadığını öne sürüyor. Aslında Çin ile yakınlaşan ülkeler ABD’nin ‘Çin korkusu’ sebebiyle kendilerine yanaştığının gayet tabii farkındalar. Bu ülkeler büyük güçler arasında bir dengeleme, güç kazanma, toparlanma eğilimindeler. Gerisi sadece, maskeli balo.

ABD Kongresi’nde “Çin Komünist Partisi’ni İzleme Komitesi” kurulurken, Biden “Vietnam Komünist Partisi”yle kol kola giriyor. Çin son on yıldır aksiyon halinde. ABD ise reaksiyon halinde. Çin her yerden geliyor, ABD’yse panik halinde oradan oraya koşuşturuyor. Görüntü bu.

Sonraki Haber