16 Mart Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

IRAK ZİRVESİNİN ŞİFRELERİ

HANDE FIRAT - HÜRRİYET

Kuzey Irak sınırında terörü temizlemeye yönelik adımlar sürerken dün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın Bağdat’taydı. Iraklı yetkililerle neler konuşuldu, masada hangi önlemler var? İşte ziyaretin şifreleri... Öncelikle şunun altını çizelim, Bağdat hükümeti Kalkınma Yolu Projesi’nin bir an önce hayata geçmesinden yana. Bu proje için terör örgütünden arınmış bir bölge olmazsa olmaz koşul. Bir yanda terör örgütü PKK Irak topraklarını kullanırken, diğer yanda Bağdat hükümetinin yanı sıra Irak deyince, bölgesel yönetimi ve Haşdi Şabi’nin gücünü de unutmamak gerekiyor. Ankara terör örgütüne karşı Irak’ta başta Bağdat hükümeti olmak üzere, tüm taraflarla görüşmelerini sürdürüyor. Gelelim Ankara’nın amacına:

Türkiye, 2019’da başlattığı Pençe-Kilit Operasyonu ile mücadelesini Türkiye’nin Irak sınırındaki hatta taşıyarak, geçici üs bölgeleri oluşturmuştu.

Hedef şimdi bu hattın tamamen kapatılması... Yani açıkta bulunan boşlukların doldurulması, güvenliğin tam anlamıyla tesisi için kimi yerlerde daha da derine inerek, 30-40 kilometrelik bir güvenlik koridoru oluşturmak.

Metina- Zap arasının tamamen kapatılması, Gara’nın tehdit olmaktan çıkartılması, Hakurk’un arındırılması gibi önlemler masada.

Kandil’e operasyonların sürmesi ancak asıl Türkiye sınırına yaklaşık 150-200 kilometre mesafede bulunan ve terör örgütünün üslendiği Asos’un ortak operasyonlarla örgütten temizlenmesi de iki ülke arasında konuşulan başlıklardan. TSK son dönemde zaten Asos’a hava harekâtlarını sürdürüyor.

Ankara’nın gündeme getirdiği Ortak Harekât Merkezi’nin oluşturulması durumunda iki ülke terör örgütüne karşı daha hızlı sonuç alabilecek. Ancak bazı gerçeklerin de altını çizmek gerekiyor:

Kalkınma Yolu’nu bu kadar isteyen, topraklarında terör örgütünün kendine verdiği zararın farkında olan Irak’ın, PKK’yı terör örgütü listesine alması yani resmi olarak terör örgütü ilan etmesi gerekir. Ortak açıklamada PKK’nın yasaklandığının duyurulması ilişkilerin gelişmesi açısından olumlu bir adım oldu.

HATIRLAMIYORUM NE DEMEK HOCAM?

MELİH ALTINOK - SABAH

Batı Bloku aylardır Putin'in Avrupa'ya saldıracağını söylüyor. Basın Gazze savaşının ardından oluşan atmosferin Putin'i cesaretlendirdiğini yazıyor. Putin ise saldırmak için hazırlık yapanın asıl Batı olduğunu söylüyor. Ukrayna'da ordu toplamaya çalışan Fransa'yı, Rusya'yı vurma planları yapan Alman generalleri işaret ediyor. Tarafların meşruiyet arayışlarına bakılırsa muhtemelen fitili bir provokasyon ateşleyecek. Ben bu konuda Putin'in daha rasyonel olduğunu düşünüyorum. NATO ve Rusya arasındaki asitmetrik dengenin farkında olduğunu açıkça ifade eden o. Böylesine topyekûn bir savaşta yenişemeyeceklerini hatırlatan da. Seçim öncesi ABD yönetimi içinse aynı şeyi söylemek imkânsız.

DEM PARTİ İLE DEM PARTİLİLER… CHP’NİN ASIL ZİHNİYETİNE DİKKAT!

MEHMET METİNER - YENİ ŞAFAK

CHP’nin aynı zamanda TBMM’de grup başkanvekili olan Afyon belediye başkan adayının bu meyandaki sözleri aynı zamanda kendi partisinin DEM Parti ile geliştirdiği ittifak ilişkileri göz önüne alındığında ilkesiz ve tutarsızdır. Madem kazanmanız halinde DEM’lilere belediyenin kapılarını kapatacaksınız, o zaman sormazlar mı DEM ile kurumsal düzeyde ittifak içinde olan CHP’de ne işiniz var? Nereden baksanız tutarsızlık ve ilkesizlik… DEM’lileri belediyeden içeri sokmayacak iseniz o vakit mecliste olmalarına niçin itiraz etmiyorsunuz? PKK’nın partisi DEM’in mecliste olmaması gerektiği söylendiğinde niçin kalkıp bunu diyenlere “DEM, tıpkı başka partiler gibi yasal partidir. Her yasal partiyle olduğu gibi DEM ile de görüşür iş birliği yaparız!” deyip durdunuz? Madem öyle, DEM’e oy veren vatandaşları dışlamak bu söyleminizle çelişmez mi? Önceki ve şimdiki genel başkanlarınız, Demirtaş’a selam gönderirken siz o partinin vekili olarak niçin itiraz etmediniz? Ne yani DEM’in genel başkanı veya vekili iseniz sorun yok ama DEM’e oy veren bir vatandaş iseniz sorun var anlayışı, ne menem bir anlayıştır?

KUZEYDE NELER OLUYOR?

ERAY GÜÇLÜER - AKŞAM

Yeri gelmişken belirteyim nükleer silah konseptinde bu ara durum Rusların niyetinin ciddi olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Ancak asıl sorulması gereken soru birbirlerini tetikleyen bu kriz süreçleri nasıl bu hale geldi. Sadece Avrupa ve Rusya değil genel olarak neden dünya İkinci Dünya Savaşı'ndan bile daha fazla silahlanmaya çalışıyor? Küresel sermayenin batıdan doğuya kayması çok yönlü dengesizlikleri de ortaya çıkardı. Özellikle 2030'lu yıllardan itibaren meydana gelebilecek öngörülemeyen belirsizlikler olası geniş kapsamlı çatışmalara hazırlanmak için ülkeleri silahlanma yarışı içerisine soktu. Ve ABD yıllardır örtük ve sessiz bir şekilde NATO'yu kullanarak Finlandiya'dan Girit'e, oradan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail'e kadar uzanan bir yığınaklanma hattı oluşturdu. Mevcut silahlanma kapasiteleri göz önüne alındığında NATO'nun bu yığınaklanma hattı sanıldığının aksine sadece savunma amaçlı değil aslında nispi güç mukayesesi açısından daha çok taarruzi bir görünüm arz etmektedir. Ruslar bunu bildiğinden dolayı ABD ve Batı'nın bu kadar yüksek askeri kapasitesi karşısında denge sağlayabilmek için nükleer kartını masaya koymaktan çekinmiyorlar. Eğer mevcut küresel sistemdeki Birleşmiş Milletler gibi temel aktörler revize edilip çatışma süreçleri önlenemez ise kaçınılmaz olarak üçüncü büyük küresel kapışma çok da uzun olmayan bir gelecekte herkesin kapısını çalabilir. Ülkemiz açısından konuya bakacak olursak Türkiye mevcut iç siyasal istikrarını güçlü bir şekilde devam ettirebilirse bu savaşın dışında kalırız ve kalmalıyız. O yüzden yaklaşmakta olan mahalli idareler seçimlerini sadece bir seçim olarak değil aynı zamanda ülkemizin iç istikrarı ve gelecekte küresel sistemdeki yeri bakımından da düşünmek zorundayız.

YURTTA PİNOKYO CİHANDA PİNOKYO!

TAMER KORKMAZ - YENİ ŞAFAK

Aydınlık’ın 13 Mart tarihli nüshasında yer alan bir haberde “BM’nin Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun FETÖ’yü sevindiren bir karara imza attığından” söz ediliyor. 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsüne katılan FETÖ mensubu bir subayın yaptığı başvuruyu değerlendiren BM’nin mevzubahis çalışma grubu, yargılama süreciyle ilgili ihlal kararı vermiş!

BM, Haydut ABD’nin kontrolü altındadır. ABD’nin kumandasındaki FETÖ’nün… BM’deki o çalışma grubuna “istedikleri yönde karar çıkarttırdığını” öngörmek hiç de zor değildir.

Burada, Fetullahçı hainlerin ABD’deki Halkbank Davası’na ilişkin fabrikasyon belgeleri Amerikan yargısına nasıl “muz orta” yaptığını hatırlamak bile yeterli olacaktır.

BM’nin “lokomotifi” ABD, 15 Temmuz’da istihdam ettiği FETÖ’sünün darbecilerini korumaya, kollamaya özen gösteriyor… Başta Fetullah olmak üzere, Paralel Yapı hainlerinin hiçbirini iade etmiyor. HHH Yeri gelmişken, Hamas’ın raporunda yer alan BM ile alakalı bir bölümü de okuyalım: “29 Ekim 2021’de İsrail’in BM Büyükelçisi Gilad Erdan, Genel Kurul’da yaptığı konuşma sırasında BM’nin İnsan Hakları Konseyi için hazırlanan bir raporu yırttı… Kürsüden ayrılmadan önce de, raporu çöp kutusuna attı… Buna rağmen, bir sonraki yıl, bu kişi BM Genel Kurulu Başkan Yardımcılığına atandı.”

LA GAZZETTA DELLO PINOCCHIO

Haydut Devlet ABD, “Mazlum Kobani” kod adlı terörist elebaşının “daha fazla yardım” taleplerini karşılıksız bırakmadı! ABD yönetimi, Pentagon’un 2025 yılı bütçe tasarısında YPG-PKK terör örgütüne 147 milyon dolar ayırdı!

(Aydınlık, 13 Mart 2024)

Sonraki Haber