18 Ekim 2025 Dama çözümleri
Türk Daması Federasyonu Eski Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Türk Daması Derneği Eski Başkanı Ahmet Murat Çelik'in hazırladığı Dama Köşesi her cumartesi Aydınlık Gazetesi'nde, yanıtlar Aydinlik.com.tr'de...
VARLIK SAVAŞINDA ACI GERÇEK
Ben bir Türk Daması gönüllüsüyüm. 1980’li yılların başlarından bu yana, kırk yılı aşkın süredir dama camiasının içerisindeyim. Özellikle İstanbul merkezli olmak üzere, ülkemizin birçok ilindeki dama toplulukları ile bir arada bulundum. Üsküdar Altunizade Boyner Capitol, Fatih Topkapı Yavuz Otel, gibi yerlerde yapılan turnuvalardan bu yana hem sahada yer alan hem de gelişmeleri yakından takip eden bir dama sever olarak bu kültürün içinde yaşamaya devam ediyorum.
Yıllar boyunca sadece hakem veya organizasyon sorumlusu değil, aynı zamanda bir gözlemci de oldum. Turnuvaları fotoğraflarla belgeledim, notlar tuttum, oyun analizleri yaptım.
Gelmiş geçmiş en büyük şampiyon.olan Faik Yıldız ile bir önceki jenerasyonun efsane ismi Ufuk Karayel arasında 2003 yılında oynanan ve aylar süren, her biri “otuza ulaşanın kazandığı” üç unutulmaz maraton oluşan maçın yüzlerce oyunu bizzat notasyonla kaydettim. Bunun yanı sıra, Kasabalı Mehmet, Bornuvalı Fahri Hamleci Hurşit, Eyüplü Ayhan, Küçük Mahmut, Şalgamcı Duran, Karpuzcu İmdat, Minibüsçü Faik, Ramazan, Vecdi, Çetin, Ayıbacakçı Mahmut, Kara Ayhan, Ciğerci Ali gibi nice ustayı yakından tanıdım, oyunlarını canlı izledim notlar aldım. Bugün sizinle bu gözlenlerim sonucunda Türkiye'de ki damanın geleceği ile ilgili öngörümü paylaşmak istiyorum.
Ne yazık ki geldiğimiz noktada durum çokta iç açıcı değil. Türk Daması, Türkiye'de belki de son neslini yaşıyor. Alttan gelen yeni sporcuların sayısı çok az. Bunun en önemli nedenleri ise cazip ödüllerin olmaması, camiadaki erozyon ve niteliksiz temsiliyet. Yani, dama sadece “oynanacak ve kazanılacak bir şey” olarak görülüyor. Bu yaklaşım, damaya asla katkı sağlamaz.
Bugün çeşitli WhatsApp gruplarında yapılan konuşmalara bakıldığında, konular genellikle “Ben seni yendim, o onu yendi, benim puanım şu senin puanın bu.” gibi sığ ve çocukça tartışmalardan öteye geçmiyor. Sekiz yaş zeka seviyesini aşmayan bu kısır diyaloglar arasında, damanın geleceğine dair ciddi bir fikir alışverişi bulmak neredeyse imkânsız. Birisi çıkıp faydalı bir öneride bulunsa, kültürel bir konuyu gündeme getirse dahi, ya sessizlikle karşılanıyor ya da görmezden geliniyor.
DAMA OYUN DEĞİL, KÜLTÜRDÜR
Eğer bu ülkede dama camiası gerçekten bu spora sahip çıkmak istiyorsa, önce kendine çeki düzen vermek zorundadır. Dama sadece oyun değildir; korunması ve yaşatılması gereken önemli bir kültürel mirastır. Bu bilinç yerleşmedikçe, Türk Daması’nın geleceği parlak olamayacaktır.
Acı ama gerçek bir gözlemimi paylaşmak isterim: Biz bu mirasa yeterince sahip çıkmazsak, dama yok olmayacak; sadece coğrafya değiştirecek. Şu anda Kuveyt ve Irak gibi ülkelerde genç sporcular bu oyuna büyük bir ilgiyle sarılıyor. Onlar, damayı yaşatacaklar. Bu bana hüzünlü bir sevinç veriyor. Dama yaşayacak, evet; fakat ana vatanından hicret etmiş bir kültür olarak.
Yine de umutsuz değilim. Bugün hâlâ bu mirası yaşatmak için elinden geleni yapan değerli insanlar var. Örneğin Resül Gündüz Başkanımız, Ege Dama Topluluğu’nu bir arada ve dinamik tutmak için büyük bir gayret gösteriyor. Ancak ne yazık ki camiamız, onu bile geri adım attıracak kadar kırıcı olmayı başarabiliyor.
Oysa unutulmamalı ki, damanın özü kazanma odaklı değil, onun oluşturduğu güzelliğin içinde olabilmektir.
Türk Daması’nın geleceği, birkaç ismin sırtında değil; bu kültüre gönül veren herkesin omuzlarında yükselebilir. Eğer biz bu değeri sadece bir “oyun” olarak görmeye devam edersek, bir gün farkına varacağız ki, taşlar hâlâ tahtada duruyorken ama oyun çoktan bitmiş olacak.
Şimdilik kalın sağlıcakla.
Birinci Çözüm
b2c - b3c - e2d - g2f - a3b - d3b - e3c h45 - h57 - h78 (1-0)
İkinci Çözüm
h34 - a4b - e3g - g4f h45 - a34 - d3e - b2c - c3××××e7 - e78 - (1-0)
Üçüncü Çözüm
e45 (g4×e) - e3d - d34 - f2e - b34 - h3g - d4f8 - (1-0)