27 Kasım Medyanın Halleri
‘BABACAN IMF PROGRAMINI UYGULADI’
DİLEK GÜNGÖR - SABAH
Efsane (!) denilen Ali Babacan önce IMF programını uyguladı, sonra ABD'nin politikaları sonucu canlanan sermaye akımlarını çekmek için yüksek faiz-düşük kur politikasını benimsedi. Ülke sıcak para cenneti oldu. Dış borç arttı, sürdürülemez finansal istikrarsızlık oluştu. Özel sektör döviz borçluluğu sorunu ortaya çıktı. Ülkeye sıcak para yağarken, 1 dolar=1 TL senaryoları konuşulurken, dövize bağımlılığı azaltacak üretim hamlelerini gerçekleştirmedi. Düşük kurla içeride üretmeyi değil dışarıdan ithalatı cazip hale getirdi.
SELVİ, YENİ EKONOMİ PROGRAMINI ELEŞTİRİYOR, HELALLEŞME İLE HEYECANLANIYOR
ABDÜLKADİR SELVİ - HÜRRİYET
Araştırdıkça karşıma iktidarın yeni ekonomi politikası çıktı. Düşük faiz, makul yükseklikte bir kur politikası olarak adlandırabiliriz (…)Kimi bunu Çin’in büyümesine benzetiyor. Ama iktidarın bu enstrümanları devreye sokarak üç-dört ay içerisinde ekonominin belli bir dengeye oturmasını hedeflediği anlaşılıyor(…) Erdoğan, yoksulun, fakirin, fukaranın, dar gelirlinin refah düzeyini yükselttiği için şimdiye kadar girdiği tüm seçimleri kazandı. Ama yeni bir durumla karşı karşıyayız. Bu politikanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Bu yeni politika halka acı reçete anlamına gelir mi? Dilerim gelmez. Çünkü Türk siyasi hayatı vatandaşa acı reçete yazanlara ilişkin örneklerle dolu.(…) KILIÇDAROĞLU helalleşme yolculuğuna çıkıyorum deyince heyecanlanmıştım. Çünkü Kılıçdaroğlu, “Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı derin yaralar vardır” diyordu. Yarası olan topluluklarla helalleşmeden söz ediyordu. Tek parti döneminden başlayarak CHP tarafından haksızlığa uğradığını, zulme maruz kaldığını düşünenlerle helalleşmek istiyordu. O nedenle CHP grubunda şiirsel bir anlatımla ilan ettiği helalleşme listesini ciddiye aldım.
‘KAMU EMEKÇİDEN YANA TAVIR KOYSUN’
HASAN ÖZTÜRK - YENİŞAFAK
Bugün size asgari ücreti belirlerken teknik değil, vicdani yönüyle tartışmanızı öneriyorum. Duygusal bir şekilde “Zenginden alıp fakire verme” formülünü işletmenizi öneriyorum. “Liberal ekonomi ve serbest piyasa şartları” diyerek söze başladığımızda işverenlerin yanında hizalandığımızı biliriz. “Emek, sömürü, adalet, hak” diye söze başladığımızdaysa emekçilerin yanında hizalanırız. Ben diyorum ki bu kez kamu, “zenginden alıp fakire vermek” için dar gelirli, pozitif ayrımcılık gerektiren kesimlere yönelik doğrudan tavır koysun. İşverenlerimiz de yanında çalıştırdıkları lehine tavır alsın. Asgari ücret konusunda, fakir fukara hiç olmadığı kadar kollansın. Çünkü, üretimimiz tam gaz devam ediyor.