72 Baronun Uygur bildirisine Türk-Çin İŞ DER’den yanıt

Aralarında İstanbul ve Ankara Baroları’nın da yer aldığı 72 Baro Çin’in Uygurlara baskı yaptığını iddia eden bir bildiri yayınladı. Barolar’ın yayınladığı bildiriye Türk-Çin İş Der Başkanı Adnan Akfırat yanıt verdi.

Uzun yıllardır Çin’de yaşayan Akfırat, 72 baronun iddialarına 10 madde ile yanıt verdi.

Uygur Özerk Bölgesi’nde camilerin ibadete açık olduğunu belirten Akfırat, Uygurların namaz, oruç ya da alkol alıp almamak konusunda serbest olduğunu belirtti. Uygur Özerk Bölgesi’de yasak olanın ise ayrılıkçılık ve terör olduğunun altını çizdi. Bölgede terör örgütleri El Kaide ve IŞİD ile bağlantılı Türkistan İslami Partisi’nin faaliyetlerine de dikkat çeken Akfırat, bu örgütlerin Suriye’de de Mehmetçiğe kurşun sıktığını ifade etti.

“BÜTÜN TABELALAR UYGURCA VE ÇİNCE”

İşte Akfırat’ın 72 baronun bildirisinde yer alan iddialara yanıtı şöyle;

72 Baro adına yapılan açıklama baştan aşağı cehalet ve sorumsuzluk içeriyor. Onlarca kez ziyaret ettiğim için ve ihtilacı olan Uygurlara yardım ettiğim için bilerek, barolar adına yapılan 15 Mayıs 2021 tarihli açıklamadaki yanlışları sıralıyorum.

1-1949 yılında mevcut Doğu Türkistan Hükümeti, kendi rızası ile Çin Komünist Partisi ile iş birliği yaparak Çin Halk Cumhuriyeti ile birleşti. Önceki hükümetin başkanı Burhan Şehidi, ilk Sinciang bölgesi başkanı oldu.

2-Çin Halk Cumhuriyeti’nin Uygur halkını yok etmeye çalıştığı, Uygur dilini yasakladığı yalandır. Çin’in resmi kayıtlarına göre bölgesinin Sinciang Uygur Özer Bölgesi’dir. Bölgenin Başkanı Şöhret Zakir isimli bir Uygurdur. Çin’in en yükske yasama organı olan Ulusal Halk Meclisi’nin Başkan Yardımcısı Erkin Emirbaki isimli bir Uygurdur. Çin’in en etkili karar organı ÇKP Merkez Komitesi’nde Uygur üye bulunmaktadır. Uygur Özerk Bölgesi’ndeki bütün tabelalar Uygurca ve Çincedir. Televizyonlar Uygurca dahil 7 dilde yayın yapmaktadır ve Uygurca gazete, dergi, kitap yayınlanmaktadır.

“2019’DA EĞİTİM MERKEZLERİ KAPATILDI”

3- Çin Halk Cumhuriyeti, ABD güçlerinin “toplama kampı” adı taktığı “Yeniden Eğitim Merkezleri” kurduğunu saklamamıştır. Bu merkezlerin uydudan saptandıktan sonra kabul ettikleri uydurmadır. Çİn’de kitlesel eğitimler yapılması bir gelenektir. Nitekim Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping de gençliğinde 7 yıl bu tür bir eğitim almıştır.

4-1 Ekim 2019’da Yeniden Eğitim Merkezleri’nin faaliyetlerini bitirdiği açıklanmıştır. “Kampta kaybolan” bir tek insan bulunmamaktadır. Ankara’da Çin Büyükelçiliği yakınlarından haber alamayan kişilere hizmet vereceğini duyurdu ve büyükelçiliğe başvuranlar yakınları hakkında haber aldılar.

5- Açıklamada, “kamplara konulan insanların sayısı artmaktadır” deniliyor. Bu tamamen uydurmadır. Çünkü iddia edildiği gibi kamplar artık bulunmamaktadır.

“BÖLGEDE YASAK OLAN AYRILIKÇILIK VE TERÖR”

6-Uygurları ve Müslümanları toptan yok etmek için sistematik faaliyet yürütüldüğü, sistematik bir yalandır. Çin Anayasasının 3. ve 4. maddeleri etnik hakları ve ibadet özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Bu haklar sadece kitapta kalmıyor 2021 Ramazan Bayramı Çin’in her tarafındaki Müslümanlarca coşkuyla kutlanmıştır.

7-Uygur Özerk Bölgesi’nde camiler ibadete açıktır. Namaz kılmak, oruç tutmak, sakal bırakmak, alkol alıp almamak, çocuklarına geleneksel İslami isimler vermek serbesttir.

8- Yasak olan ise, Doğu Türkistan ayrılıkçılığı ve terördür. Uygur Özerk Bölgesi’nde 2017’ye kadar El Kaide ve IŞİD ile bağlantılı Türkistan İslami Partisi birden fazla terör saldırısı yapmıştır. Alınan önlemler sonrasında 4 buçuk yıldır bir tek terör olayı yaşanmamıştır. TİP terör örgütü Suriye’nin kuzeyinde ABD hesabına Türk ordusuna da saldırıp kan dökmektedir.

“İMZALAYANLARIN UTANACAĞI BİR METİN”

9- Türkiye’nin barolarının ABD emperyalizminin “insan hakları sopası” olarak işlev gören uluslararası AF örgütü gibi kurumları kılavuz seçmesi, temel yanlışıdır.

10-Türkiye’nin soykırımcılıkla suçlayan Biden yönetimi hasım olarak benimsediği Çin’e de “Uygur soykırımı” suçlaması yapmaktadır. Ciddi bir inceleme yapmadan baroların bu kadar sorumsuz açıklama yayınlamasının nedeni, Uygurların haklarını korumak değil ABD emperalizminin planları doğrultusunda Çin ile Türkiye arasında sorun yaratmaktır. Maalesef imzacı barolar Türkiye ile savaşan Biden tayfasına dahil olmak için bu bildiriyi yayınlamışlardır. Bu açıklama Türkiye’nin avukatlarının ve barolarının vatansever ve demokratik birikimine tamamen karşıdır. İmzalayanların utanacağı bir metindir.

Türkiye ancak ABD emperyalizmine karşı başı dik durarak Çin ile ilişkileri geliştirerek, Uygurlara destek olabilir. Çin’de yaşayan talebi de Türkiye ile yakın ilişkidir.

Sonraki Haber