AfD tarihinde ilk defa Almanya'nın en çok desteklenen partisi oldu... Hükümet ise henüz kurulmadı
Alman siyasetini sarsan ve son seçimlerde ikinci olan AfD, son anketlerde iki partili Hristiyan Demokrat bloku geride bıraktı. Müstakbel Başbakan seçimlerden bu yana tam dört puan düşüşte. Hükümet kurulmadan önce AfD'nin eli güçleniyor. Partinin Eş Başkanı Weidel'e göre 'Vatandaş değişim istiyor'.
Almanya İçin Alternatif (AfD), ülke çapında yapılan son ankette ilk kez zirveye yerleşti. Müstakbel Şansölye Friedrich Merz'in ittifakını geride bıraktı. Ipsos'un çarşamba günü yayınladığı yeni araştırmaya göre AfD'nin kamuoyu desteği yüzde 25 iken, Merz'in Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) blokunun desteği yüzde 24. Anket, 4-5 Nisan tarihlerinde yapıldı.
23 Şubat'ta yapılan seçimlerde CDU/CSU ittifakı yüzde 28,5, AfD ise yüzde 20,8 oranında oy almıştı. AfD'nin bir aydan kısa bir süre içinde yüzde 4'ten fazla oranda oynu arttırdığı görülürken, Hristiyan Demokratların daha hükümeti kuramadan yüzde 4,5 puan gerilemesi dikkat çekti. Görevden ayrılan Şansölye Olaf Scholz'un Sosyal Demokrat Partisine (SPD) verilen destek yüzde 15 civarında kalırken, Yeşiller yüzde 0,6 puan yitirerek yüzde 11'e düştü. Sol Parti ise yükselişini sürdürerek seçimlerde aldığı yüzde 8,8'lik oy oranını yüzde 11'e taşıdı.
'VATANDAŞ DEĞİŞİM İSTİYOR'
AfD Eş Başkanı Alice Weidel, X'te yaptığı paylaşımda partisinin performansını şu sözlerle övdü: "AfD'nin kısa tarihinde ilk kez, Almanya'nın en güçlü partisiyiz... Vatandaşlar siyasi değişim istiyor; CDU/CSU ve SPD arasında 'her zamanki gibi' bir koalisyon değil!"
CDU lideri Merz şu anda sadece 16,4 oy alarak tarihi bir yenilgi alan Scholz'un SPD'si ile bir koalisyon için pazarlık yapıyor. Tüm ana akım partiler seçimlerden önce AfD ile hükümet olasılığına kapıyı kapatmıştı. Seçim kampanyası sırasında çeşitli partilerden Alman milletvekilleri iki defa AfD'ye siyasi yasak getirmek için girişimlerde bulunmuştu. AfD gerek Ukrayna ihtilafı ve NATO'ya bakış açısı gerekse iç siyaset ve ekonomideki tutumuyla Alman ana akım siyasetinden farklı bir kulvarda ilerlemeyi tercih ediyor.