Aleyna Tilki özgür mü?

IŞIL ÇETİN / CUMHURİYET KADINLARI DERNEĞİ GYK ÜYESİ

Ocak ayında Gülşen adlı şarkıcının sahnede yaptığı erotik dansla gündemimize gelen kadın özgürlüğü tartışması, geçen hafta Aleyna Tilki’nin oynadığı video klipte iç çamaşırlarıyla vücudunu sergilemesi ile tekrar alevlendi. Gülşen ve Aleyna Tilki’ye göre kendilerini etten bir meta olarak sergilemeleri özgürlük adına yapılmış cesurca bir davranış. Onlara göre, cinselliklerini ve çıplaklıklarını öne çıkarma “ cesaretleri” kadının özgürlüğü, modernleşmesi anlamına geliyor. Kendilerini eleştirenleri, bu ahlaki çöküşe karşı olan herkesi de gerici olarak tanımlıyorlar. Üstelik en kötüsü de bu davranışlarının kendi kararları olduğunu düşünüyorlar.

Oysa müzik toplumsal bir olgudur. Sınıfsaldır ve ideolojiktir. Bu nedenle gelişimi insanın üretim ilişkileriyle paraleldir. Müziğin tarihsel gelişimi ve oluşan müzik türleri ortaya çıktığı toplumun, coğrafyanın, siyasi, ekonomik ve sosyolojik yapısıyla birebir paralellik gösterir. Hangi sınıfta üretiliyorsa o sınıf ideolojinin sesini yansıtır. Bu müziği üreten, seslendiren için de geçerlidir. Bazı şarkıcıların “biz siyaset yapmayız, sadece müzik yaparız” demesi sadece bir yanılgıdır. İdeolojik bağının farkında olmasa da, reddetse de gerçek öyle değildir. Söyleyen de,üreten de bulunduğu sınıfın sesini yansıtır. Türk kadının Cumhuriyet devrimi kazanımlarıyla elde ettiği özgürlük mücadelesinde, kendi bedenini metalaştırarak elde ettiği bir özgürlüğü yoktur. Bu özgürlük anlayışı emperyalist Batı’nın çürüyen yoz kültüründe mevcuttur. Bu nedenle Gülşen de, Aleyna Tilki de Batı’nın çürümüş neoliberal politikalarının kültürel yozlaşma araçlarıdır. Kadını değersizleştiren, etten bir meta gibi göstermeye çabalayan ahlaki çöküş ideolojisinin eserleridirler. Ne yazık ki bu şarkıcılarımız, onlara bunları yaptıran ideolojinin kölesi, birer aracı olduklarının farkında bile değiller. Çürümüş bir ideolojinin kölesi için özgürlük kavramı çok uzaktır. Sadece kendilerine sunulan alanda dans edebilirler.

Gülşen de Aleyna Tilki de Batı’nın çürümüş neoliberal politikalarının kültürel yozlaşma araçlarıdır. Kadını değersizleştiren, etten bir meta gibi göstermeye çabalayan ahlaki çöküş ideolojisinin eserleridirler.

BEDEN ÜZERİNDEN KADIN ÖZGÜRLEŞMEZ

Kadının özgürleşmesi tarihi mücadelelerle dolu bir tarihtir. Beden üzerinden kadının özgürleşeceği yalanı, üretmenin üzerini çıplak bedenle örtmektir. Kadını sevgiden, paylaşımdan uzak, cinsellikte sınırsız haz için oluşturulan bir pazarın parçası haline getirmektir. Asıl gericilikte burada yatar. Gülşen ve Aleyna Tilkiler kadının kişiliği ve yaptıklarıyla değil yalnızca cinselliğiyle var olmasının sembolüdürler. Burada ilericilik te yoktur, modernlik de.

Aleyna Tilki’nin oynadığı klip kadın bedeninin cinsel meta olarak sunulması kadar tehlikeli başka mesajlar da barındırıyor. Üzerindeki formadan bir lise öğrencisi olduğunu anladığımız kızımız, ders bitiş zilinin çalmasıyla kendini dışarı atar, okul kapısından çıkar çıkmaz kravatını çıkarır ve kapıda da okul dışından onu bekleyen delikanlının motosikletine atlar, soyunmaya başlar. Ardından da kendilerini bir araba garajında bekleyen arkadaşlarıyla “ çılgınca” dans etmeye başlarlar. Kızımızın kapıdan çıkar çıkmaz kravatını çıkarıp atması aslında öğrenci kimliğini, öğrenci sorumluluğunu çıkarıp atması anlamına gelmektedir. Geleceğini hazırladığı, yurttaşlık bilincinin geliştiği, milli değerlerin verildiği eğitim yuvası öğrenciyi sıkan, kısıtlayan bir merkez olarak gösterilmektedir. Lise dönemi , gençlerimiz için gelecek planlamaların yapıldığı bir dönem. Bu dönemi yaşayan bir birey ne şekilde evrilirse gelecek de o gençliğin evrildiği doğrultuda şekillenecektir. Emperyalist Batının araçlarını da en yoğun şekilde gençlerimiz üzerinden geliştiriyor olmasının altında yatan gerçek de budur. Çünkü silahla alamadığınız toprakları, vatansızlaştırılmış, milli kimliğini reddeden, kültürüne ve manevi değerlerine uzak bir neslin elinden almanız savaşı kazanmanın en kolay yöntemidir. Biz eğitimciler öğrencilerimize sporu, müziği, satrancı ,tiyatroyu, kitap okumanın hazzını anlatırken öğrencilerimizin geleceğinin yanında, ülkemizin de şekilllenmesini sağlarız. Okul da, eğitimci de bunun için vardır. Okul dışının sınırsız özgürlük alanı, seks, motosiklet, yüksek sesli müzikte dans etmek olarak gösterilmesi yozlaştırmaya çalıştıkları gençlerimizi de hedef almaktadır. Klip, Batı’nın yaratmaya çalıştığı geçici mutluluğun, anlık hazzın, sahte özgürlüklerin, gençlerimizi yozlaşmış kültürlerinin kölesi yapmanın, milli değerlerinden koparmanın kısa filmidir. Neoliberalizmin köleleri kendilerine sunulan sahnelerde, kadınımızı ve gençliğimizi kendi yanlarına çekme gayreti içinde olsalar da Türk kadını ve Türk gençliği üretmenin özgürlüğüyle onları da bu kölelikten kurtarmayı başaracaktır.

Sonraki Haber