Alman Temsilci: SDG, HTŞ ile ulusal bir güvenlik kurumu oluşturmalı
Almanya’nın Suriye Özel Temsilcisi, Suriye’nin kuzeydoğusundaki terör örgütüne ‘fon aracılığı ile 360 milyon avro destek olduklarını’ söyledi. Schneck ayrıca SDG’nin HTŞ ile ulusal bir güvenlik kurumu oluşturmasını önerdi
Almanya Dışişleri Bakanlığı Suriye Dosyasından Sorumlu Bakan Yardımcısı Stefan Schneck, Rûdaw TV’nin sorularını yanıtladı. Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan Schneck, HTŞ’nin PKK’nın çatı örgütü Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini belirtti. Schnek, yeni süreçte Birleşmiş Milletler toplantılarına deneyim kazanmak için HTŞ ve SDG’nin birlikte katılmasını da önerdi.
TÜRKİYE’NİN POLİTİKALARINA SINIR KOYDU
Rudaw, Schneck’e “Türkiye’nin ‘Kürt’ meselesi konusunda Suriye’ye müdahalesini nasıl değerlendiriyorsunuz” diye sordu. Türkiye’nin güvenlik endişeleri olduğunu belirten Schneck, “Terörle mücadele meşru bir güvenlik endişesidir ancak bunun da sınırları var.” ifadelerini kullandı. Schneck, terör örgütü PKK’nın çatı örgütü SDG’nin elebaşı Mazlum Abdi ile görüşmesine de değinerek şunları söyledi:
“İleriye doğru nasıl adım atılacağını tartıştık. General Mazlum bazı önemli fikirleri masaya koydu ve bunları açıkça tartıştı. Bunlar arasında tüm yabancı savaşçıların ülkeden çıkması ve ayrılması da vardı. PKK terör örgütü olarak tanımlanıyor ve artık Suriye işlerine müdahale etmemelidir. Bence onların (SDG) HTŞ ve diğerler gruplarla birlikte Suriye için ulusal bir güvenlik kurumu oluşturmaları önemli. En önemli şey şu anda bu. Orada bulunan grupların bir araya gelip HTŞ ve SDG’yi de içeren ortak bir güvenlik yapısı oluşturmasıdır. Bence Almanya da ulusal güvenlik altyapısı için çok önemli olan bu durumun sağlanmasında yardımcı olmaya istekli. Ancak bu PKK’yı içermemeli, onlar ülkeyi terk etmeli.”
‘TÜRKİYE, HTŞ VE SDG İLE MÜZAKERE ETMELİ ‘
Schneck, “Terör örgütü PKK unsurlarının nereye gideceği” sorusunu şöyle yanıtladı: “Bu, HTŞ, Türkiye ve SDG gibi tüm tarafların katılacağı müzakere sürecinin bir parçası olmalı, böylece süreçte ortaya çıkacak tüm bu pratik sorunları nasıl çözebileceklerini belirleyebilirler. Tabii eğer tüm ortaklar gerçekten yıllardır süren bu çatışmayı sona erdirmek istiyorlarsa.”
Schneck, Rudaw’ın “Kürtler fedaralizm talep ederse kabul eder misiniz” sorusuna net yanıt vermekten kaçınarak, yeni Suriye’de HTŞ ve SDG’nin birlikte Birleşmiş Milletler toplantılarına katılmasını önerdi. ABD ve Fransa’nın Suriye’nin kuzey ve doğusundaki “Kürt” partileri birleştirme çalışmalarında Almanya’nın rolüne değinen Schneck, şunları ifade etti:
“Biz buna büyük destek veriyoruz. Kürtler arası diyalog çok önemli çünkü bazı taraflar Kuzey ve Doğu Suriye'nin toplumsal yapısına dahil edilmemiştir, bu yüzden bu konu sadece PYD ve ENKS ile ilgili değil, aynı zamanda bu diyaloglarda sesi duyulması gereken diğer özgür gruplarla da ilgili. Fransa ve Amerika bu konuda özel bir rol oynuyorlar çünkü onlar orada askeri olarak bulunuyor. Almanya değil, bu yüzden katılım şeklimizde farklılıklar var. Almanya bu sürece çok önem veriyor. Ayrıca, tüm paydaşları bir araya getirmek, Kürtler arası diyalogun, Suriye'deki daha geniş siyasi sürece başarılı bir şekilde katılmasına yardımcı olacaktır.”
PKK’YA 360 MİLYON EURO DESTEK
Almanya’nın Suriye Özel Temsilcisi Schneck, Suriye’nin kuzey ve doğusundaki sözde özerk yönetime fon sağladıklarını da belirtti. Schneck şöyle konuştu:
“Suriye Güven Fonu aracılığıyla kuzeyin tamamına, bunun içinde kuzeydoğu ve kuzeybatı da var, bu bölgeleri destekleme konusunda uzun bir geçmişimiz var. Bu yolla, son birkaç yılda çok başarılı olan tarım ve iş fırsatları gibi alanlara 360 milyon avro sağladık. Ayrıca, rejim ve diğerleri arasında büyük farklar vardı; rejim uluslararası toplumla iş birliği yapmaya istekli değildi, fakat Kuzeydoğu ve Batı Suriye işbirliğine hazırdı.”
HTŞ ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Schneck, HTŞ’nin BM’nin terör örgütü listesinde olmasını ve ABD’nin HTŞ’nin lideri Ahmed eş Şera’nın başından 10 milyon dolarlık kaldırmasını değerlendirdi. Schneck’in değerlendirmeleri şöyle:
“Şu anda önemli olan, geleceğe bakmak ve birlikte çalışmanın yollarını bulmaktır. Bu mümkündür. Birbirimizle konuşabiliriz ve Suriye'nin nasıl daha ileriye taşınabileceği konusunda ortak planlar ve fikirler geliştirebiliriz. Bu, Suriyelilere yardım etmemiz konusunda bizim için sorun olmayacak.”
HTŞ içindeki yabancı unsurlara da değinen Schneck, “Suriye'de iyi organize edilmiş bir güvenlik yapısına ihtiyaç var. Bu yapı bir yandan Suriye'nin tamamını kapsayıcı bir şekilde yeniden entegre etmeli, diğer yandan da etkili bir şekilde ülkenin güvenliğini sağlamalıdır. Bu nedenle, silahsızlanma, silahlı grupların dağıtılması ve bunların yeni bir güvenlik yapısına entegre edilmesi sürecine ihtiyacımız var. Bu, Almanya'nın de facto aktörler ve diğer taraflarla iş birliği yaparak desteklemeye hazır olduğu ana önceliklerden biri olacak. Amaç, Suriye'de DEAŞ’la mücadele edebilecek ve aynı zamanda tüm Suriye halkını kapsayacak yeni bir güvenlik ortamı oluşturmaktır.” dedi.
YENİ SURİYE'NİN İNŞASINDA ALMANYA'NIN ROLÜ
“Bildiğiniz gibi, bir girişim olarak sekiz maddelik bir plan hazırladık. Bu, bir öneri niteliğinde ve nihai bir plan değil. Almanya'nın Suriye için bir planı yok; Suriyeliler kendi planlarını oluşturmalı. Ancak biz, hangi alanlarda destek verebileceğimizi ifade edebiliriz. Örneğin, geçiş döneminde adaletin sağlanması için sadece son birkaç yılda kayıp kişilerin araştırılması için bir komite oluşturulması veya soruşturmalar gibi bazı girişimlerde bulunduk. Mesela Almanya olarak diktatörlük geçmişi olan bir ülkeyiz ve bunun sona ermesinden sonra kendimizi uyarlamamız gerekti. Sosyalist sistemin Doğu Almanya'daki çöküşünü hatırlayın. O dönemde elimizde tonlarca belge vardı ve bu belgelerin nasıl işleneceği ve siyasi olarak nasıl ele alınacağı büyük bir meseleydi. Her zaman, bu tür belgelerin güvenilir olup olmadığı ve nasıl bir etki yaratacağı konusunda dikkatli bir denge kurmak gerekiyor. Örneğin, bu belgelere güvenebilir miyiz yoksa bu belgeler yalan mı söylüyor? Bu, oldukça karmaşık bir süreçtir ve bu konuda deneyimimizi paylaşabiliriz. Suriyeliler, bu tür deneyimlerden yararlanabilir veya yeni şeyler öğrenebilir. Suriyelilerin bu deneyime sahip olma veya kendilerine yardımcı olabilecek bir şey öğrenmeye açık olduklarını hissediyorum.”