Almanya’nın bütçe krizi derinleşiyor

Anayasa Mahkemesi kararıyla derinleşen bütçe krizi, Almanya’da endişeleri arttırdı

Anayasa Mahkemesinin ‘İklim fonu’ ile ilgili aldığı karar Almanya’daki bütçe krizini daha da derinleştirdi. Mahkeme, geçtiğimiz günlerde aldığı kararla hükümetin pandemi için ayrılan ve o dönem kullanılmayan kredi yetkisini İklim ve Dönüşüm Fonu'na aktarmasının Almanya Anayasası’na aykırı olduğunu açıklamıştı. Bu gelişme bütçede en başta 60 milyar avroluk bir kayba yol açarken, toplamda 770 milyar avroya ulaşabilecek 29 finansman aracının karardan etkilenebileceği belirtilmişti.

ŞİRKETLER YATIRIMLAR KONUSUNDA ENDİŞELİ

Berlin’in yeşil dönüşümü finanse etme vaatlerini, özellikle büyük sanayi yatırımlarını hayata geçiremeyeceğinden endişe ediliyor. Dünyanın en büyük ikinci çelik üreticisi Arcelor Mittal'in Almanya bölümünün yöneticisi Reiner Blaschek endişeli olduklarını belirterek “Hala finansman kararları ve dolayısıyla Almanya'daki endüstriyel üretimimizle ilgili bir perspektifimiz olmadığı için hayal kırıklığına uğradık ve her şeyden önce endişeliyiz." dedi. Şriketin Almanya'daki çelik fabrikalarını karbondan arındırmak için 2,5 milyar avro harcama planı vardı ve bu harcama şu anda belirsiz olan hükümet desteğine bağlı.

Alman çelik şirketi SHS Stahl-Holding-Saar ise 3,5 milyarlık yeşil dönüşüm yatırımları için Berlin’den destek bekliyordu ve aradığını bulamayacağından endişeli. Şirketin icra kurulu Başkanı Stefan Rauber bu kararın “küresel bir iş merkezi olan” Almanya için yıkıcı olduğunu ve haftalar değil, günler içinde bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi.

Reuters’in bakanlık kaynaklarından ulaştığı bilgilere göre çelik sektöründe 6 milyar, mikroelektroniklerde 4 milyar ve pil hücresi üretiminde 20 milyar avroluk yatırım etkilenecek. Ayrıca sanayinin elektrik fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı kendini korumasına yardımcı olması için ayrılan yaklaşık 68 milyar avroluk kaynak da olumsuz etkilenecek.

‘BORÇ FRENİ’ YİNE ASKIYA ALINACAK

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, hükümetin bu yılın sonuna kadar enerji fiyatlarını sınırlama planını sona erdireceğini söyledi, ancak fiyatların yeniden yükselmesi halinde hızlı hareket etme sözü verdi. Scholz, hükümetinin parlamento ile birlikte harcama kısıtlamalarını da içerebilecek bir 2024 bütçesini "mümkün olan en kısa sürede" hazırlamak için çalıştığını söyledi.

Hükümet harcamaları kısacağını açıklamasa da, krizi bastırmak için anayasal borç kuralını üst üste dördüncü yıl askıya almayı planlıyor. Anayasada yer alan ve hükümet harcamalarına sınırlama getiren “borç freni”, koronavirüs pandemisi ve Rusya - Ukrayna savaşının başlamasının ardından yaşana krizlerle mücadele etmek için 2020-2022 yılları arasında zaten kaldırılmıştı. Borç freninin kaldırılması geçici bir önlem olma niteliğini yavaş yavaş yitiriyor. Hükümetin ABD talepleri doğrultusunda askeri harcama ve Ukrayna’ya destek politikaları da krizi derinleştiriyor.

KRİZE RAĞMEN ABD’YE TAM BİAT

Hükümet harcamalarının kısılacağını ilan eden Scholz Ukrayna’ya verilen desteklerin Avrupa için “varoluşsal bir önem” taşıdığını ifade etti ve desteğin devam edeceği sözünü verdi. Scholz hükümeti gelecek yıl Ukrayna’ya yapılacak desteği iki katına çıkararak 8 milyar avroya ulaştıracak. Scholz, Almanya'nın ABD ile birlikte Ukrayna'nın en büyük destekçilerinden biri olduğunu da sözlerine ekledi.

Bununla birlikte, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Brüksel'deki bir NATO toplantısında Almanya'nın savunma harcamalarını gelecek yıl NATO’nun hedefi olan gayrisafi yurt içi hasılanın %2'sine çıkaracağını söyledi.

BİRLİĞİN MALİ DÜZENLEMELERİ ZARAR GÖREBİLİR

Muhalefetteki Almanya Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) lideri Friedrich Merz, Scholz hükümetini borçlanma kurallarının etrafından dolanmaya çalışmakla suçladı ve bu tavrın Avrupa Birliği'nin yaklaşan müzakerelerdeki daha geniş kapsamlı mali reformlarını baltalama riski taşıdığını söyledi. Merz, "Eğer barajlar Almanya'da patlarsa, para birliğindeki diğer tüm ülkelerde de patlayacaktır.” dedi.

Öte yandan, Rheinische Post'a konuşan Kuzey Ren-Vestfalya Yerel Yönetimler Birliği Başkanı Christoph Landscheidt ise zaten zor durumda olan yerel yönetim bütçelerinin, ilk defa bu ölçüde bir krizle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Landscheidt, "Karardan önce bile manevra yapacak yerimiz yoktu. Daha önce hiç bu kadar çok krizle karşılaşmamıştık ve hepsi de yerel yönetim bütçelerine büyük yükler getiriyordu." dedi.

Sonraki Haber