‘Ambalaj sektörü ihracatı keşfettiği için ayakta kaldı’

Türkiye’nin dış ticaret fazlası veren sayılı sektörlerinden ambalaj sanayii, yaşanan küresel ve bölgesel krizlere rağmen ihracatta ivmesini koruyor.

Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, “Ambalaj sektörü ihracatı keşfettiği için bugün ayakta. Türkiye’nin yakın coğrafyasında yaşanan savaşlara, hammadde sıkıntılarına ve maliyet baskılarına rağmen ihracat artıyor.” dedi.

Sarıbekir, 22-25 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek 30. Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı öncesi önceki akşam Hilton Bosphorus’ta yaptığı değerlendirmede, sektörün sürdürülebilirlik, dönüşüm ve ihracat odaklı büyüme stratejisini anlattı.

‘İLK YARIDA 1,4 MİLYAR DOLAR TİCARET FAZLASI’

Ambalaj ihracatının 2025’in ilk altı ayında 3,5 milyar dolara ulaştığını belirten Sarıbekir şunları söyledi:

“Sektörümüz yılın ilk yarısında 1,4 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artış sağladık. 2024 yılını 6,9 milyar dolarlık ihracatla kapatmıştık. Bu yıl daha da güçlü bir tabloya ilerliyoruz. Türkiye Avrupa’ya yakınlığı ile büyük avantaj sağlıyor. Ambalaj ihracatının yüzde 60’ı Avrupa’ya yapılıyor. Çin’den bir ürünün Avrupa’ya ulaşması üç ay sürerken biz birkaç günde teslim edebiliyoruz. Bu hız, kalite ve güven avantajını sürdürülebilir üretimle desteklediğimiz sürece ihracatımızı artırmaya devam edeceğiz.”

‘AMBALAJ İHTİYACI ARTACAK’

Küresel durgunluğa rağmen sektörde umutlu bir tablo çizdiklerini söyleyen Zeki Sarıbekir, şöyle devam etti:

“Pandemiden sonra savaşlar dönemi başladı. Ama bu savaşlar bitecek. Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna, güneyimizde Suriye ve Gazze’de imzalar atıldığında bölge yeniden yapılanma sürecine girecek. Şu anda ‘ayı piyasasındayız’ ama önümüzdeki yıldan itibaren 2030’a kadar bir ‘boğa rallisi’ yaşayacağımıza inanıyorum. Ekonomi açıldığında bunu ilk biz hissederiz; çünkü yeni ürünler çıkmaya, raflar dolmaya başlar. Ukrayna’daki, Rusya’daki raflar doldukça ambalaja ihtiyaç artacak. 2030 için koyduğumuz 10 milyar dolarlık ihracat hedefine rahatlıkla ulaşabiliriz.

‘AVRUPA’YA YAKINLIK AVANTAJ SAĞLIYOR’

“Avrupa Birliği’nin uygulamaya geçireceği sınırda karbon düzenlemesi Türkiye açısından hem risk hem de fırsat yaratıyor. Bu düzenleme Çin için daha büyük bir tehlike. Çin ürününü gemiyle bir ayda getiriyor, karbon salımı çok yüksek. Türkiye’nin coğrafi yakınlığı, sürdürülebilir üretim kabiliyetiyle birleşince ‘yakın ülkede üretim’ (nearshoring) kavramı Türkiye’ye ciddi avantaj sağlayabilir. Biz de hammadde üreten firmaları temiz enerjiye yönlendirmek için zorluyoruz. Fakat Avrupa’ya yakınlık özelliğimizin tam potansiyelimizi henüz kullanamıyoruz.

‘GERİ DÖNÜŞÜM EKONOMİK ZORUNLULUK’

“Önümüzdeki dönemde en önemli gerçek geri dönüşüm. Bu sadece çevresel bir mesele değil, aynı zamanda ekonomik bir savaş. Avrupa’nın Uzakdoğu’dan ithalatını sınırlamak için kullandığı yeşil bir söylem bu. Türkiye, üretim kapasitesi, coğrafi konumu ve mühendislik gücüyle bu dönüşümü fırsata çevirebilir.”

Türkiye’nin halen ambalaj atığı ithal eden bir ülke olmasını eleştiren Sarıbekir, “Avrupa’nın çöpünü getiriyoruz ama kendi atığımızı değerlendiremiyoruz. Ambalaj atıkları evsel atıklarla karıştığı için geri dönüşemiyor. Kendi atığımıza sahip çıkmalıyız. Belediyeler aktif rol almalı, kaynağında ayrıştırma kültürünü anaokulundan itibaren kazandırmalıyız.” diye konuştu.

‘EXİMBANK UZUN VADELİ KREDİ VERMELİ’

Sektördeki yatırımların yavaşladığına dikkat çeken Sarıbekir, finansman erişimi konusunda da şöyle çözüm önerisinde bulundu:“Avrupalı firmalar makine alımlarında uzun vadeli kredi kullanabiliyor. Eximbank da Türkiye’den makine alımlarına uzun vadeli kredi desteği verebilirse hem Türk ambalaj makine sanayinin önü açılır hem de ithalat azalır.”

‘FUARIMIZA BEKLİYORUZ’

“Bu yıl 30’uncusu düzenlenecek olan Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’na 130 ülkeden 80 bin kişi katılacak.” diyen Sarıbekir son olarak şunları kaydetti:

“Interpack fuarı üç yılda bir 200 bin kişiyi ağırlıyor. Biz ise her yıl 80 bin kişiyi İstanbul’da buluşturuyoruz. Dolayısıyla yıllık bazda dünyanın en büyük ambalaj fuarıyız. 1994’te küçük bir organizasyon olarak başlayan bu fuar, bugün sektörün küresel vitrini haline geldi. Türkiye ambalaj endüstrisinin dünyaya açılan kapısı oldu. Ambalaj sektörü ihracatı keşfettiği için ayakta kaldı. Bizim geleceğimiz ihracatta, inovasyonda ve sürdürülebilir üretimde. Avrupa’ya yakınlığımız, mühendislik gücümüz ve dönüşüm vizyonumuzla Türkiye’yi bu alanda ilk 10 ülke arasına taşıyabiliriz.”

Sonraki Haber