Avrupa'da savaş çığırtkanlığı yükseliyor

Eski Kıta silahlanıyor, asker sayısını ve savunma bütçelerini arttırıyor, Rusya’ya tehditler savuruyor. Safların belirlendiği bu süreçte Paris ve Berlin hem olası Trump dönemine hazırlanıyor hem de Ukrayna’da ABD’den boşalacak alana göz dikiyor. Daha da kötüsü Avrupa savaş fikrine alışıyor

Bir zaman makinesiyle iki yıl öncesinin Avrupa'sına gidip, Avrupalılara bugün Eski Kıta'da yaşanan savaş histerisini anlatsak herhalde kimse sözümüze inanmazdı. Gelin görün ki bugün Avrupalı liderler savaştan başka bir şey konuşmuyor. Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Dr. Mehmet Perinçek’in Aydınlık Avrupa'nın geçen haftaki sayısında yayınlanan Meral Akkaya imzalı röportajı, Alman generallerin sızdırılan ses kayıtlarından yola çıkarak Avrupa’da barışı kimin istemediğini, savaşı kimin körüklediğini ve kimin saldırgan taraf olduğunu ortaya koydu. Moskova Devlet Üniversitesinde Misafir Öğretim Üyesi olan Perinçek, özellikle Alman iç ve dış politikasındaki militarizasyonun kendi gücüyle orantılı olmayışına dikkat çekerek, Berlin’in emperyal hırslarının kurbanı olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı.

Batı kampının Ukrayna meselesinde bölündüğünü de söyleyen siyasi analist, Washington’ın Kiev’in başarısızlığını gördüğünü ve arkadan Rusya'yla görüştüğünü aktardı: “ABD olayı Zelenskiy'in ve İngiltere'nin üzerine yıkıp işin içinden sıyrılma peşinde.” 

Kimi Avrupalı devletlerin Ukrayna meselesindeki saldırgan tutumunu Donald Trump'ın olası başkanlığına bir hazırlık olarak da ele alınabileceğini söyleyen Perinçek’e göre böyle bir durumda ABD’nin içine kapanmasıyla oluşacak emperyal boşluğu doldurmaya en hevesli ülkeler Almanya ve Fransa. İşte bugünlerde yaşadıklarımız bu adımların ilk emareleri. 

Bu son derece aydınlatıcı ve yeni bakış açılarının sunulduğu röportajın ardından son yedi gün içinde Batı ittifakı ile Rusya bağlamında yaşanan önemli gelişmelere bir bakalım.

Macron, Scholz ve Donald Tusk

GÜNDEM KORKU ÜZERİNE

Hafta bazı NATO diplomatlarının ABD'nin Donald Trump önderliğinde ittifaktan çekilmesi olasılığına karşı Avrupa'yı hazır olmaya çağırmasıyla başladı. İngiliz Telegraph gazetesine konuşan üç diplomattan ilki, "Avrupa başkentleri bir plan yapmalı ve Trump'ın tehditleri ışığında askeri kapasitelerini yeniden gözden geçirmeli." dedi. Bir diğeri, Trump'ın sözlerinin Avrupa'nın ABD'ye olan "aşırı bağımlılığını" bir kez daha vurguladığını kaydetti. Üçüncüyse durumun belirsizliğinden yakınarak, “Avrupa ülkeleri mevcut askeri planlamalarının güncel olup olmadığını sorgulamalı” şeklinde konuştu.

Telegraph'ın haberinden bir gün sonra Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Trump'ın seçildiği takdirde Ukrayna'ya “tek kuruş bile” vermeyeceğine söz verdiğini ve savaşın böylelikle “sona ereceğini” aktardı. Çığırından çıkmamış bir dünyada “yüreklere su serpmesi” gereken bu açıklama, Avrupalıların Rus paranoyalarını arttırarak silahlanma bahanelerine katkı yaptı.

AVRUPA'DA DAHA ÇOK ASKERİ ÜRETİM

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Batı'nın Ukrayna'da Rusya'yı yenemediği için silah alımlarını “beş kat arttırarak tam militarizasyona” doğru gittiğini boşuna söylemedi. Fakat bu rakamlar dahi yetmemiş olacak ki Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Ukrayna’ya desteği sürdürmek için savunma sanayi ve teknoloji tabanını güçlendirmeleri, üretimi artırmaları gerektiğini belirtti.

Bu konudaki somut gelişmeyse Avrupa Komisyonu'nun açıkladığı, Avrupa Savunma Sanayi Programı (EDIP) oldu. AB bütçesinden 1,5 milyar avroyu daha harekete geçirecek program, Avrupa savunma endüstrisini “hazır duruma getirmeyi” hedefliyor ve tabii ki Kiev'le işbirliğine de göz kırpıyor. Komisyon, Ukrayna'ya sağlanacak desteğin dondurulan Rus devlet varlıklarıyla yapılmasını da önerdi. Malta, Lüksemburg ve Macaristan, Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen'in teklifine karşı çıktı.

Avrupalı liderler Zelensky ile yan yana

BİR ONAY BİR BEKLEME

Öte yandan AB temsilcileri, “Ukraynalılar Rusların Avrupa'ya geçişini engelliyor” diyen Zelenskiy’i üzmeyerek 2024’te Ukrayna'ya askeri yardım sağlamak üzere Avrupa Barış Fonu'na beş milyar avro tahsis edilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Brüksel, şubat ayı sonlarında 2027’ye kadar sağlanmak üzere Kiev’e 50 milyar avroluk bir destek paketi açıklamıştı.

Beyaz Saray da uzun süredir onay bekleyen Ukrayna yardımları için bastırıyor. ABD Başkanı Joe Biden, "Kongre, Ukrayna’ya acil finansman desteği içeren iki partili ulusal güvenlik yasa tasarısını hemen geçirmelidir. Kelimenin tam anlamıyla çok geç olmadan harekete geçmeliyiz. Zira Polonya'nın da bize hatırlattığı üzere Rusya, Ukrayna'da durmayacaktır.” şeklinde konuştu.

VARŞOVA, PARİS'İN PEŞİNDE

Kimi NATO üyeleri savunma harcamalarını yüksek buladursun, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Biden ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmede Amerikalı yetkililere, NATO ülkelerinin savunma harcamalarını “GSYİH'nin yüzde 2'sinden 3'üne çıkarın” dedi. Duda'nın gerekçesi elbette ki Rusya. Toplantıya katılan bir diğer isim Polonya Başbakanı Donald Tusk ise "NATO ortaklarımızdan hiçbirinin antlaşmanın 5. maddesini tehlikeye atmayacağını umuyoruz.” diyerek Donald Trump'ın Atlantik ittifakına yönelik “huzursuz eden” açıklamalarına atıfta bulundu.

Son zamanlarda iyice ön plana çıkmaya başlayan Polonya Başbakanı Tusk, Paris’ten esen rüzgarlara kapıldığını şu sözlerle ifade etti: “Avrupa'da barış ve huzur dönemi sona erdi. Artık savaş öncesi çağı yaşıyoruz.” Varşova'nın Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de Macron'un Rusya girişimlerini “takdir ettiğini” ve NATO birliklerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasının "olasılık dışı" olmadığını belirtti. Hatta Sikorski'ye bakılırsa bazı ittifak üyeleri Ukrayna'ya çoktan asker gönderdi bile.

ABD'DEN BOŞALACAK ALANA HÜCUM

İki hafta kadar önce “Ukrayna'ya asker göndermek ihtimal dışı değil” diyerek Avrupa'yı karıştıran, aynı zamanda özellikle Doğu Avrupa ülkeleriyle birlikte ittifak planları yaparak diğer NATO üyelerini kaygılandıran Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD'nin boşaltmayı planladığı alana hücum ediyor.

Paris’in Dışişleri Bakanı Stéphane Séjourné, bu yönde adımlar atmak üzere Litvanya'daydı. Fransız üst düzey diplomat, burada Baltık ülkeleri ve Ukraynalı mevkidaşlarıyla görüşürken konu kaçınılmaz olarak “Ukrayna'ya geldi.” Dışişleri Bakanı görüşmeden sonra yabancı birliklerin mayın temizleme gibi alanlarda Kiev’e yardım edebileceği fikrini desteklediğini açıkladı. Fransız Bakan ayrıca "önümüzdeki aylar için hiçbir şeyi dışlamıyoruz." diye ekleyerek asker gönderme konusunda açık kapı bırakmayı da ihmal etmedi.

FRANSA'NIN YAYGARACI DESTEKÇİLERİ

Paris'e paralel görüş bildiren Baltık ülkeleri dışişleri bakanlarınınsa Séjourné'yi "kalıpların dışında düşündüğü" için övgüye boğması gözlerden kaçmadı. Anti-Rus yaygaracılığının merkezlerinden Baltık ülkelerinin, Paris'in Ukrayna heveslerini “memnuniyetle” benimsediği gözleniyor. Letonya Cumhurbaşkanı Edgars Rinkēvičs, Batı’nın Rusya için “kırmızı çizgiler çizmekten korkmaması” gerektiğini belirttiği açıklamasında, “Rusya mağlup edilmeli” ifadeleriyle sözlerini noktaladı. Estonya Başbakanı Kaja Kallas ise Ukrayna'ya asker göndermeye hazır olmanın “Rus diktatör Vladimir Putin'e bir sinyal göndereceğini” söyleyerek, Macron'un girişimini destekledi. Kallas, Rusya’nın “arananlar” listesinde yer alıyor.

'İTALYANLAR SAVAŞ İSTEMİYOR'

Paris’in bu hamleleri Varşova ve Baltık başkentlerinde açık destek görse de Roma’dan çatlak sesler yükseldi. İtalyan Savunma Bakanı Guido Crosetto, Fransa ve Polonya'nın Ukrayna'ya asker gönderme konusundaki girişimlerini eleştirerek, Paris ve Varşova'nın tüm NATO üyeleri adına konuşma hakkına sahip olmadığını söyledi. Crosetto bu hamlenin sadece gerilimi tırmandıracağını ve Moskova ile Kiev arasındaki çatışmaları sona erdirmeye yönelik diplomatik çabalara zarar vereceğini de sözlerine ekledi.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani de NATO birliklerinin Ukrayna'ya gitmemesi gerektiğini, böyle bir şeyin 3. Dünya Savaşı'nı çıkarma riski barındırdığını aktardı. Rusya ile savaşta olmadıklarını vurgulayan Tajani, "Biz, Kiev'e her türlü askeri, ekonomik ve teknik araçları veriyoruz ama savaşa gitmek bana hata gibi görünüyor ve İtalyanlar bunu istemiyor." gözleminde bulundu.

Tartışmalara katılan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg benzer bir tutum izleyerek, ittifakın Ukrayna’ya asker gönderme niyetinde olmadığını ve Fransa Cumhurbaşkanı’nın bu tür konuları ittifak üyeleri ile istişare etmesi gerektiğini söyledi.

'30 DAKİKADA EN AZ 8 BÜYÜK YALAN'

Emmanuel Macron ise saldırgan politikada ısrarcı. Fransa Devlet Başkanı hafta içinde muhalefet lideriyle yaptığı görüşmeden sonra Rus Ordusunun Kiev ya da Odessa'ya ilerlemesi halinde savaşa müdahil olabileceklerini öne sürdü. Perşembe günüyse iyice vites yükselten Macron, Rusya’yı zafer kazanması halinde Ukrayna'da durmayacak bir “düşman” olarak nitelendirerek Avrupalıları "zayıf" olmamaya ve karşılık vermeye hazır olmaya çağırdı. Avrupa'nın kırmızı çizgiler çizmemesinin Kremlin'e zayıflık sinyali vereceğini ve Ukrayna'yı işgal etmeye devam etmesini teşvik edeceğini savunan Macron’a göre Moskova savaşı kazanırsa Batı’nın güvenilirliği sıfıra inecek.

Fransız Vatanseverler Partisi lideri Florian Philippot, Fransa Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını şu cümlelerle yorumladı: "Dün gece sadece 30 dakika içinde, Macron Ukrayna'daki savaş hakkında en az sekiz bariz saçmalık ve büyük yalan söyledi! Manipülasyon, yıkım, özgürlüğün kısıtlanması ve savaşın ölüm tuzağından kaçmak istiyorsak, gerçeği yeniden ortaya koymak çok önemli!" 

FÜZELER İÇİN İLGİNÇ ÇÖZÜM

Almanya ve İngiltere’nin konumuna dair birtakım yeni ipuçları da geliyor. Alman generallerin Kırım’daki Kerç Köprüsü’ne saldırı planlarının sızdırılmasının ardından Taurus füzeleri gündem olmuştu.

İngiliz Dışişleri Bakanı David Cameron, Almanya'nın Kiev'e uzun menzilli Taurus füzelerini vermesini engelleyen "sorunları çözmek" için Londra'nın Berlin ile çalışmaya “hazır olduğunu” söyledi. Bu üstü kapalı ifadelerin ne anlama geldiğini açıklayansa Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock oldu. Baerbock, İngiliz mevkidaşının “Almanya’dan Taurus füzelerini satın alarak Ukrayna’ya İngiliz Storm Shadow füzelerini verme fikrini” masaya getirdiğini belirtti. “Al gülüm ver gülüm” usulünü öngören çözüm önerisi Berlin’in sorumluluğunu hafifletirken Londra’nınkini arttıracak gibi görünüyor. 

ALMANYA'NIN GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ BİR MESELE

Alman Şansölyesi Olaf Scholz ise Federal Meclis’te yaptığı konuşmada, Taurus füzelerini “Ukrayna'ya” vermeyeceklerini söyleyerek, konuya noktayı koydu. Scholz, "Sadece Alman askerlerinin Ukrayna'da konuşlandırılmasıyla bir anlam kazanabilecek uzun menzilli silah sistemlerini vermemiz ve füzelerin operasyonel planlamasını Almanya'da yapmamız söz konusu değildir. Bu, Şansölye olarak aşamayacağım bir sınırdır; o yüzden bu kararı aldım.” şeklinde konuştu.

Scholz ayrıca “Almanya'nın savaşa dahil olmasını önleme sorumluluğuna” sahip olduğunu yineleyerek, “tereddüt ve korkaklık” suçlamalarını reddetti. Şansölye’ye göre “ihtiyatlı” davranmak gerekiyor çünkü bu, “Almanya'nın güvenliği” ile ilgili bir mesele.

ERDOĞAN'I İŞARET ETTİ

Olaf Scholz’un açıklamalarından bir gün önce Berlin'de Ukrayna'ya silah tedarikinin durdurulması ve Rusya ile barış müzakerelerinin başlatılması talebiyle protesto gösterisi yapılması dikkat çekti. Rusça şarkılar eşliğinde dans edip, ellerinde barış güvercinleri taşıyan göstericilerin, "NATO'dan Çık", "Rusya ile Barış" yazılı pankartlar taşıdığı gözlendi.

Almanya Federal Meclisi Üyesi Sahra Wagenknecht de Rusya-Ukrayna savaşına dair Batılı siyasetçilerde nadir görülen gerçekçi bir demeç verdi. Zelenskiy'in müzakere etmeyi reddederek “aptalca” davrandığını söyleyen Wagenknecht'e bakılırsa Ukrayna'nın yenilgisi kaçınılmaz. Alman siyasetçi, Avrupa'da barış görüşmelerinin bir an önce başlamasını isteyen ve arabuluculuğa talip başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak çok sayıda lider olduğunu belirtti.

Diğer yandan Almanya'da 2011 yılında sona erdirilen zorunlu askerlik uygulaması hakkında tartışmalar devam ediyor. Federal Savunma Bakanı Boris Pistorius, mevcut yasama dönemi bitmeden ülkede zorunlu askerliği yeniden uygulamak amacıyla hazırlıklara başlandığını duyurdu. Bu bağlamda, Atina kadınlar için askerlik hizmetini değerlendirmeye alırken, Kopenhag’sa daha radikal bir adımla kadınları zorunlu askerliğe dahil etmeyi ve askerlik süresini uzatmayı planladığını açıkladı. Yakın zaman öncesine kadar kimsenin aklına gelmeyecek bu tip gelişmeler artık Avrupalıları da şaşırtmıyor gibi görünüyor. Mehmet Perinçek’in de belirttiği gibi birkaç istisnanın dışında Avrupa’nın savaşın içine çekilmesine kimse ses çıkartmıyor: “Asıl korkunç olan budur.” 

Şahin nasıl düştü?

Eski ABD askeri istihbarat subayı Scott Ritter, YouTube kanalı AskTheInspector'da yaptığı açıklamada, anti-Rus kampanyasının önde gelen şahinlerinden ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland'ın Beyaz Saray ile Ukrayna politikasına ilişkin “temel anlaşmazlıklar” nedeniyle görevinden “ayrıldığını” söyledi. Ritter şu değerlendirmede bulundu: "Odaya çağrıldı artık durması ya da yapamıyorsa istifa etmesi söylendi. O da istifa etti. Ukrayna konusunda nasıl hareket etmemiz gerektiğine dair vizyonu artık gerçeklikle örtüşmüyor, Biden yönetimi bile bunu anlamaya başladı."

Putin'den değerlendirmeler

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya ile ABD’nin karşı karşıya gelmeyeceğini ancak gerektiğinde askeri ve teknik açıdan nükleer bir savaşa hazır olduklarını söyledi. Putin, Rossiya devlet kanalına verdiği röportajda, Washington'ın Rusya topraklarına birlik göndermeyeceğini ilan ettiğini ancak ABD birliklerinin sadece Rusya değil Ukrayna topraklarında ortaya çıksa bile bunu bir ülkenin diğer ülkenin iç veya dış işlerine güç kullanarak müdahalesi sayacaklarını belirtti.

Ukrayna ile barış müzakerelerini hiçbir zaman reddetmediklerini de vurgulayan Putin, müzakerelere hazır olduklarını ancak “isteklere” dayanarak değil, dünyada gelişen gerçekler ışığında bu görüşmeleri yapmak istediklerini söyledi.

Macron’un, Ukrayna’ya Batılı asker gönderilmesine yönelik ifadelerini değerlendiren Putin, Ukrayna’da uzun süredir Batılı savaşçıların görev yaptığını söyledi.

Putin, yabancı ülkelerin resmi askeri birliklerinin Ukrayna’ya gönderilmesi halinde ise sahadaki durumun değişmeyeceğini, böyle bir adımın sadece bölgedeki tansiyonu artıracağını anlattı.

Elysee Sarayı'nda konuşulmuş

Fransız Le Monde'a göre Batılı birliklerin Ukrayna'ya gönderilmesi fikri, Macron'un Rusya'yı yenmek için tüm seçenekleri masada tutma vaadinden aylar önce, geçen haziran ayında Paris'te gizlice tartışıldı.

Fransız gazetesi perşembe günü, konunun Haziran 2023'te Elysee Sarayı'nda yapılan bir savunma konseyi toplantısında, Kiev'in çok konuşulan karşı saldırısını başlatmasından kısa bir süre sonra gündeme geldiğini yazdı. Fransız Genelkurmay Başkanı Pierre Schill gazeteye verdiği demeçte "Ordunun rolü, Cumhurbaşkanının siyasi-askeri kararına yardımcı olmak için her zaman mümkün olan en fazla sayıda seçeneği hazırlamaktır." dedi.

Aydınlık Avrupa'nın yeni sayısı çıktı. Bize yazın e-postanıza gönderelim: avrupa@aydinlik.com.tr
Sonraki Haber