Barış Terkoğlu’nun terk ettiği gerçekler

Ülkemizde başta savunma sanayi olmak üzere her alanda millileşme adımları atılırken 9 Şubat günü hepimizi gururlandıran, heyecanlandıran bir proje daha başlatıldı: Milli Uzay Programı.

Ülkemize teknoloji anlamında seviye atlatan bu program hem yabancı basında hem de yerel medyada hala konuşulmaya devam ediliyor. Açıklandıktan hemen sonra Fransız Le Figaro gazetesinin "Erdoğan Türkiye'yi uzay gücü yapmak istiyor" başlıklı haberinde geçen cümleler dikkat çekici. Haberde görüşlerine yer verilen Fransa Ulusal Araştırma Merkezi (CNRS) Araştırmacısı ve uzay politikası uzmanı IsabelleSourbes-Verger’in vurgusu Türkiye’nin vermiş olduğu mücadeleye karşı rahatsızlığı çok güzel özetliyor: "Kesin olan şey, Türkiye'nin Milli Uzay Programı, Batı'nın çığlık atmasına neden olacak".1

Sourbes-Verger’in de söylediği Batı, Türkiye’nin 2014 yılından itibaren atmış olduğu her milli adımın karşısında. Türkiye’nin milli değerlerini hedef alan, FETÖ ve PKK ile mücadelesini yıpratmaya çalışan Atlantik sistemi, tüm bileşenleri ile bir koro halinde atılan her adımda Türkiye’nin karşısında konumlanıyor. Türkiye’nin millileşmesine bu karşı çıkış sadece dışardan değil Türkiye’deki Batıcılar tarafından da sürekli zikrediliyor.

Barış Terkoğlu’nun 11 Şubat günü yazmış olduğu yazı bu bakımdan ibretlerle dolu.2

MİLLETİNİN EMRİNDE OLAN GENÇLİK

Milli Uzay Programı’nın açıklandığı akşamda sosyal medyada dolaşan #ÜlkemAdınaÜzgünüm videosu Barış Terkoğlu’nun en önemli hareket noktasını oluşturuyor. Bu videoyu merkeze alarak yazısını yazan Terkoğlu, o videoya karşı Türk Gençliğinin asıl tavrına gözlerini kapatmayı tercih ediyor. Yayılan bu propaganda Türk gençliğinin geleceğe nasıl baktığını gösteren bir video olmamakla beraber büyük önderimiz Atatürk’ün emaneti olan Cumhuriyet’e sahip çıkacak, onu yüceltecek gençliğe de yakışmıyor. Türk gençliğinin umutsuz olmadığını da bu paylaşımlardan hemen sonra #ÜlkemiÇokSeviyorum paylaşımları ile görüyoruz. Gençliğin sorunları elbette var. Geçmişte de vardı. Peki bizim yapmamız gereken olan sorunlara karşı ümidimiz yitirmek, faturayı Türk Milletine kesmek mi, yoksa kaderimizi milletin kaderi ile birleştirip Türkiye’nin geleceğini kurmak mı? Türk milleti bu soruyu vermiş olduğu mücadele ile cevaplıyor.

Sadece Türkiye’ye karşı olumsuz düşünceleri ifade eden gençlere odaklanan Terkoğlu, bu meselenin ne kadar tehlikeli olduğunu ifade ederken, Milli Uzay Programı konusunda hakkında takip ettikleri de sosyal medya geyiklerinden öteye gitmediğini, bu olayı ciddiye almadığını kitlesine açıkça ifade ediyor.

ÜLKESİNİ YAŞANMAZ BULANLAR, ÜLKELERİNİ 'YAŞANMAZ'LAŞTIRANLARDIR

Beyin göçü her ülkenin olduğu gibi Türkiye’de de olan bir sorun ve bunun birçok sebebi mevcut. Sosyolojik, ekonomik, siyasi her sebep beyin göçü için bir etmen. Barış Terkoğluda beyin göçünü değerlendirirken Türkiye’nin artısıyla eksisiyle mevcut tüm durumlarına gözlerini kapatıyor ve mevcut iktidarı da Alman Nazi göndermesi yaparak otokrat rejim ile suçlayarak tüm sebebinin bu olduğunu vurguluyor.

“Yabancı uydurması değil. Türkiye’nin “kafaları”nın gidişini Türkiye’nin resmi rakamları da doğruluyor. TÜİK’in göç istatistiklerine göre 2017’de Türkiye’den göç eden kişi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 42.5 artarak 253 bin 640’a ulaştı. Aynı verilere göre artış 2018’de de sürdü, 323 bin 918 insan daha ülkesine veda etti.” gibi çarpıtmaları da kendinden çok emin bir şekilde söylüyor.

Evet, Türkiye’den 2017 yılında göçen kişi sayısı 253 bin 640, 2018 yılında ise 323 bin 918. Fakat bu göçen kişilerin hepsi Türk vatandaş değil. Türkiye, uluslararası göç konusunda bir köprü görevi gören bir ülke konumunda. Göç edenlerin birçoğu bir süre Türkiye’ye yerleşmiş ve daha sonrasında göç eden kişilerden oluşuyor. 2018 yılında göç eden 323 bin 918 kişiden 187 bin 178’i yabancı uyruklu kişiler. Yani 2018 yılında 323 bin 918 kişi ülkesine veda etmemiş.

Özellikle ABD emperyalizmine karşı verilen mücadelelerin çetinleştiği, Türkiye’nin Atlantik sistemini terk edip Avrasya’daki yerini aldığı bu zamanlarda belirli merkezlerde bu göçün tek nedeni mevcut iktidarmış gibi gösteriliyor. Bu tezlerin kaynaklarına baktığımız zaman FETÖ ile mücadele kapsamında Türkiye’den kaçan, FETÖ davalarında açığa alınan, Mehmetçiğin mücadelesine karşı “Barış Bildirisi” adı altında Türk Milletine bayrak açanlar ve Atlantik sisteminin Türkiye ayağını oluşturan Biden tayfası var.

İKTİDARI YIKALIM ÖYLE UÇALIM

Biden tayfası olarak ifade ettiğimiz CHP, İYİP, HDP, FETÖ, PKK ve bu yapıların medya ayağını oluşturan Barış Terkoğlu gibi yazarların hepsinin ortak bir amacı var: İktidarı Yıkalım, ABDhegemonyasına tekrar teslim olalım. Çıkışı burada gören bu tayfa gözünü Türkiye’nin emperyalizme karşı vermiş olduğu mücadeleye, Avrasya’nın yükselişine, ABD’nin her cephede kaybedişine ve ülkemizde gerçekleşen sistem değişikliğine gözlerini kapatıyor. Teröre karşı verilen mücadeleyi faşistçe buluyor, Boğaziçi Üniversitesi’nde gençliğin taleplerine gölge düşüren başta HDP olmak üzere tüm terör gruplarına Türkiye’nin evlatları diyerek sahip çıkıyor. Barış Terkoğlu da yazısında açık bir şekilde Türkiye’nin yönetimini Alman Nazi iktidarı ile özleştirip faşizm ile yönetilen bir ülke konumuna getiriyor. 1930’larda Nazi Almanyasından kaçan bilim insanları ile bugün FETÖ’den arandığı için, Mehmetçiğin teröre karşı mücadelesinin karşısına dikildiği için ceza alan kişileri aynı kefeye koyuyor.

SONUÇ

Gençliğe her alanda dayatılan karamsarlığa karşı, geçmişten aldığımız dersler, önümüzü aydınlatan büyük devrimci pratik var.

Atatürk yıllarca sürgün edilirken “Ülkem Adın Çok Üzgünüm” diyerek mi mücadelesini perçinledi, yoksa onun mücadelesine inanmayanlara karşı “Çöl sanılan bu âlemde saklı, kuvvetli bir hayat vardır ki, o da Türk milletidir” diyerek mi? Ya da yaptığı işlerin faturasını Türk Milletine mi çıkardı, yoksa başarının Türk Milletine ait olduğunu bilerek mi mücadele etti?

“Tarihiyle, tarihin içinde biriktirdiği erdemleriyle Türk Milleti olmasa Atatürk de olmazdı. İstiklal Savaşı, Atatürk olduğu için gerçekleşmedi. Bu millet o İstiklal Savaşı’nı yaptığı için, Atatürk oldu. Türk Milletini Atatürk yaratmadı. Ama Atatürk’ü Türk Milleti yarattı. Atatürk, Türk milletinin tarih sahnesine çıkartan önderliğiyle Atatürk oldu. Burada tarihi yapan esas etken, Türk milletinin gücüdür. Devrimci önder ise, o gücün ateşleyicisi ve önderidir.”4

Yıllarca kumpaslarla zindanlara atılan Genel Başkanımız Doğu Perinçek, Türk Milletine güvenmeseydi o zindanları kimler yıkacaktı? Doğu Perinçek, hapishanede geçen yıllarının faturasını Türk Milletine mi çıkardı, yoksa Türk Milletinin devrimci pratiğine yaslanarak Vatan Savaşı adını verdiğimiz devrim sürecine mi önderlik ediyor?

Vatan Partisi, çözümü ABD’de arayanların, bu milletten bir şey olmaz diyenlerin karşısına Türk Milletini örgütleyerek çıkardığı ve onları her fırsatta alaşağı ettiği için Türk Milleti Vatan Partisi bayrağı altında birleşiyor, her dokunduğumuz genç Vatan Partisi’ne üye oluyor. Türk Milleti zorlukların üzerine Vatan Partisi programı ile gidiyor. Vatan Partisi’nin programı bugün Türkiye’nin her alanda milli atılımlarında, teröre karşı mücadelede kendini gösteriyor. Türk Milleti, ABD emperyalizmine karşı mücadelesinin meyvelerini topluyor, her geçen gün Avrasya’daki onurlu yerini alıyor.

1 - https://www.milliyet.com.tr/dunya/turkiyenin-uzay-hamlesi-avrupa-basininda-yanki-uyandirdi-6428365
2 - https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/fasistler-uzaya-uctu-da-neden-tutunamadi-1812824
3 – Cemil Meriç, Bu Ülke, Ötüken Yayınları, İst. 1974, s.24
4 – Doğu Perinçek, Atatürk Gökten Mi İndi?, Teori, Kasım 2020, s.
Sonraki Haber